Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Defter

27 Nisan 2023 - 18:22 - Güncelleme: 27 Nisan 2023 - 18:24

Bir asrı geçmiş,  bir ticari geleneğimiz var bu şehirde. Yaşananları, yaşanmışlıkları bugüne kadar kaleme aldım hep. Her birinin paha biçilmez kıymeti var benim için. Çoğu ibretlik bir vesika, birçoğu da esaslı bir belge.
            Size bir defterden bahsetmek istiyorum. Tam 70 yıllık bir defter bu. Manifaturacılık yıllarından kalma, tarihi bir eser gibi sakladığım kalın bir defter. Eskilerin diliyle ‘Zimam Defteri”. Yani alacaklı defteri.
            Ben o hikâyenin, en az 50 yılında babamla beraber oldum. İlkokul mezunu bir ticaret erbabının rakamları, yazısı bir harikaydı. Hele iş prensipleri, hiçbir kitapta yazmıyordu. Günlük alış verişlerde yevmiye defteri tutulur, akşama hane ismi açılarak zimam defterine geçirilirdi. Bir kuruşluk yanlışlığın bile hesabı kitabı yapılırdı.
            O yıllarda, genelde alış verişler tütün parasınaydı. Peşin işler seyrek olurdu. Bu yüzden zimam defterinin varlığı kadar, kalitesi de büyük önem taşırdı. Müşteriler köylere göre tasnif edilir, zimam defterinde hane açılırdı.
            Her hesap hanesine, alacaklar gün, ay ve tarih atılarak işlenirdi. Ödemelerde aynı şekilde yapılırdı. Bu hatası olmayan, büyük bir titizlikle işlenen bir hesap cetveliydi. Hak ve hukuk geçmesin diye, özenle işlenmiş bir cetveldi.
            Her hanenin listesinde, öyle bir başlık vardı ki geçmiş zamanın çok şeyini anlatırdı. Neydi biliyor musunuz: “Elden” Yani ödünç para. Her hanede sıkça rastlardım o ibareye. Elden 100TL, elden 500TL. Ödenmişse eğer, yine aynı şekilde işlenirdi deftere. Elden 100TL ödeme…
            Bu durum sadece bizim için geçerli değildi. O yılların köklü esnafları da aynı şekilde çalışırdı.
            Piyasada müthiş bir güven ortamı vardı. Özellikle köylü müşteriler, bağlantı kurduğu esnafla, müthiş bir iktisadi rabıta oluştururdu. Para ihtiyacı olduğunda, esnafına gider ödünç para alırdı. Yani ‘elden” Çoğunlukla oğlunu ya da kızını gönderir, babam şu kadar para istiyor diyen gençlere, bir selamla elden para verilirdi.
            Tütün parası alınır, halı parası olur, müşteri fazlasını o esnafa teslim ederdi. Ne zaman ihtiyacı oldu, ihtiyacı kadar kendisine takdim edilirdi. Bazı müşterilerimiz, babamın yüzüne söylerdi: “Burası bankadan daha sağlam.”
            Evet o yıllarda sadece biz değil, Gördes’te “bankadan sağlam” çok sayıda esnaf ve tüccar vardı.
            Bu “elden” para hikâyesinin hakikatini, yıllar sonra ancak kavrayabildim.
            O yıllarda köylü, çiftçi, esnaf ve tüccar arasında müthiş bir dayanışma ve güven ortamı vardı. Sıkıştığında herkes birbirinin işini görüyordu. İşin ilginç tarafı, kimse faizden bahsetmiyor, faizin adı bile geçmiyordu.
            Sonra o yapı, yavaş yavaş bozulmaya başladı. Çiftçi, köylü, esnaf krediye alıştırıldı. Kredi faiz demekti. “Elden” devri paramparça oldu. Ne çiftçinin iki yakası bir araya geldi, ne esnaf ve tüccarın.
            50 yıldan fazladır, faiz zehrine alıştırılan toplum; emeğin ve üretimin büyük bölümünü faize harcar hale geldi. Sağlıklı ekonominin, temel göstergelerinden olan “tasarruf oranı” yerle bir oldu.
            Maziye iç geçirerek, “elden” devrinin azametine bakıyorum. Bir de günümüz ekonomisinin içler acısı haline. Demek ki hiçbir olumsuz durum, sebepsiz değilmiş.
            Her bir hanesi, “elden” hesaplarla dolu 70 yıllık o defteri, tarihi bir vesika olarak saklıyorum. Yeni nesillere, bir ibret vesikası gibi göstermek için saklıyorum..

Bu yazı 570 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum