İsrail oğullarının tarihte kurmuş olduğu İbrani Devleti’ne son verip Yahudileri yurtlarından kovan, birçoğunu katledip geride kalanları da esarete mahkûm eden Babil Devleti, bir Arap devletidir.
M.Ö. 586 yılında Kuzey İsrail Krallığında yaşayan on Yahudi kabilesi ve Güney Yahuda Krallığı’nda bulunan iki Yahudi kabilesi olmak üzere Yahudilerin tamamı Babil’e sürüldüler.
Babiller Sami ırkından olup bugünkü Arapların atalarıdır. İsrail oğulları da Sami ırkındandır, yani Araplarla aynı ırktan.
Babiller (Araplar) tarafından yurtlarından sürgün edilen Yahudilerin imdadına İran (Pers) kralı Kiros yetişti. Babillerle büyük bir meydan savaşı yaparak yendi ve Babil devletine son vererek, bir ferman yayınlayıp esaret altında bulunan İsrail oğullarının tamamını serbest bırakıp ülkelerine gönderdi ve yıkılan mabetlerini yeniden yaptırdı.
İran kökenli Perslerin, İsrail oğulları ile hiçbir yakınlıkları yoktur; ne ırkî ne de dinî. Persler, ayrı bir ırk olan Fars ırkına mensup olup ateşperesttirler.
İlk Çağ’da yaşanan bu olaylarda görüldüğü gibi; aynı ırktan Arap Babiller tarafından zulme uğrayıp yurtlarından kovulan İsrail oğulları, Fars ırkına mensup İranlı Persler tarafından kurtarılıp hürriyetlerine kavuşturulmuşlardır.
Perslerin yani İranlıların İsrail oğullarına yaptıkları bu büyük iyilik unutulur mu?..
Yine İlk Çağ’da 200’lü yıllarda İsrail oğulları, bu defa Romalılar ve daha sonra 400’lü yıllarda Hristiyanlar tarafından ülkelerinden kovuldular.
Orta Çağ’da 600’lü yıllarda Ortadoğu’da kalan son İsrail kabileleri de yine ırkdaşları Araplar tarafından yenilip yurtlarından kovuldular ve dünyanın dört tarafına yayıldılar.
İngiltere’ye yerleşen Yahudiler büyük bir ayrımcılıkla karşılaştılar. 1218’de Kral III. Henry, Yahudilerin bilinmesi için bir işaret rozeti takmalarını emreden bir ferman çıkardı ve ağır vergiler koydu. 1260’larda çıkan Baronlar Savaşı’nda 500 Yahudi öldürüldü. 1275 yılında çıkarılan bir kanunla, Yahudilerin faizli borç vermeleri yasaklandı. 1282’de tüm sinagoglar kapatıldı. 1287’de Kral Edward Yahudilerin tüm mülklerine el koydu ve sınır dışı edilmeleri için Sürgün Fermanı çıkardı. İngiltere’den kovulan Yahudiler İskoçya, Fransa, Hollanda ve Polonya gibi ülkelere göç ettiler.
Yeniçağ başlarında; Avrupa’nın çeşitli yerlerinde yaşayan Yahudiler, 1492’de İspanya’da, daha sonra 1497’te de Portekiz’de zulme ve katliama maruz kaldılar.
Evlenerek İspanyol birliğini kuran Kastilya Kraliçesi İzabella ile Argonya Kralı Ferdinand, İspanya’daki Endülüs hakimiyetine son verip yarımadaya hâkim olabilmek için burada yaşayan Yahudileri de kovmak için her türlü zulmü gösterip katliama başlayınca bu sefer de İsrail oğullarının imdadına Osmanlı Devleti yetişti. Devrin padişahı II. Bayezid, ünlü Türk denizciler Kemal Reis ve Burak Reis’i göndererek İspanya’da katliamdan kaçan Yahudileri gemilerine alıp Türk ülkesine; Selanik, İzmir, İstanbul gibi en güzel şehirlere getirip yerleşmelerini sağladılar.
Türk ve Müslüman bir devlet olan Osmanlı Devleti, kendi kurucu ve aslî unsuru olan Türklere sağlayamadığı imkânları Yahudilere sağladı. Osmanlı ülkesinde geniş imkânlar içinde en güzel yerlerde rahat bir hayat yaşayan Yahudiler giderek çok zenginleşip ticarette çok etkin bir duruma geldiler.
Avrupalı Hristiyanların, İsrail oğullarına yaptıkları insanlık dışı katliam ve zulümlere karşı Osmanlı Türk Devleti’nin ve Türk denizcilerinin yaptıkları bu büyük iyilik unutulur mu?..
Yakın Çağ’da, 1937-1938 yılları. Yine Avrupa’da bu defa Almanya’dayız: Adolf Hitler diye bir diktatör türemiş, terör estiriyor. Türlü bahanelerle muhaliflerini tutuklayıp hapse attırıyor, Almanya’yı sonu belli olmayan karanlık bir maceraya sürüklüyor. Yahudileri kafaya takmış, esir kampları, fırınlar ve akla hayale gelmedik katliamlarla İsrail oğullarını sadece Almanya’dan değil Avrupa’dan söküp atmak istiyor. Yahudiler çaresiz, tutunacak bir dal, sığınacak bir yurt arıyorlar. Onlara yine bir Türk lider: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk sahip çıkıyor. Atatürk’ün kabulüyle, akın akın geliyorlar Türkiye’ye ve yine en güzel şehirlerimize yerleşiyorlar. Akrabaları, ırkdaşları Araplar ise yine tarihteki gibi onlara düşman; bulsalar bir kaşık suda boğacaklar!
Hitlerin, yani Avrupa’nın en büyük devleti Almanya’nın kovup sürdüğü İsrail oğullarının bu zor gününde onlara kucak açan Atatürk ve Türk Milleti’nin yaptıkları unutulur mu?..
Ama unutuldu. Yahudi unutur. Ahde vefası yoktur. İsrail devletini ilk tanıyan Müslüman devlet olmasına rağmen Türkiye bugün Siyonist- Haçlı ittifakının taarruzu altındadır.
Yalnız Türkiye mi? İsrail oğullarını Arapların zulmünden kurtarıp tekrar ülkelerine dönmelerini sağlayan Kiros’un ülkesi İran da Siyonist- Haçlı ittifakının yoğun taarruzu altındadır.
Ne yazık ki din kardeşi bildiğimiz Araplar da bu ittifakın içinde yerlerini almışlardır.
Yahudi İsrail, tarihte kendisine her türlü zulmü reva görüp yurtlarından sürgün eden Haçlılar ve Araplarla bir olup, büyük minnet ve vefa borcu olan Türk ve Farslara karşı en acımasız silahlarla saldırmakta ve asker sivil ayırımı gözetmeksizin katliamlarına devam etmektedir.
Arapların, aynı dine inandıkları Filistin ve Gazze’de İsrail’in yaptığı zulüm ve katliamlara karşı ilgisiz ve sessiz kalmaları ve hatta destekler bir tutum içinde bulunmaları, Filistinlilerin acaba ayrı bir ırktan mı geldiği düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. Filistinliler kendilerini Arap kabul ettikleri halde, tarihi kaynaklarda Filistinlilerin antik çağda Girit adasından Filistin topraklarına gelip yerleşen ege kökenli bir kavim oldukları belirtilmektedir. Arapların bu tutumu göstermektedir ki, din birliğinden ziyade ırkî yakınlık ön plandadır. Gizli bir İsrail- Arap ittifakı mı var? Sorusunu akla getirmektedir. İsrail- Arap ittifakı ırkçı bir ittifaktır. Biz Araplara Müslüman kardeş gözüyle bakarken onlar ırkdaşları Yahudilerle bir olup Filistin ve Gazze’deki insanlık dışı katliamlara sessiz kaldıkları gibi Türkiye ve İran’a karşı düşmanca bir tavır içindedirler. Yeni Dünya Düzeni içinde yer alan Büyük Ortadoğu Projesi’nde İngiltere ve ABD’nin yanında, birlikte hareket eden sadık müttefiktirler.
Tarihlerinde hiç ırkçılık yapmamış olan biz Türkler ise bugün ırkçılık ve ayrımcılık yapmakla suçlanıyoruz.
“Kendi ırkçılıklarını muhafaza edip, bizim milliyetçiliğimizi hoş görmeyenler, bizi millî intihara sevk etmek isteyenlerdir.” diyor büyük romancımız Peyami Safa.
Tarihî kaynaklarda Yunanlıların da Araplarla aynı kökten geldikleri belirtildiğinden, Türkiye üzerinde emelleri olan İsrail ve Yunanistan’ın da birleşip ittifak kurarak Türkiye’ye karşı ortak tatbikat yapmalarına şaşmamak gerekir.
YORUMLAR