Hüseyin TUNÇAY

Hüseyin TUNÇAY

htuncay45@gmail.com

Ömür Biter Ödev Bitmez!

02 Mart 2016 - 16:36

İlkokul öğretmeni Mehmet Emin Bey, matematik dersinde paralarımızı tanıtır. Çeşitlerini anlatır, görsellerden faydalanıp öğrencilerin getirdiği kâğıt ve madeni paralar incelenir. Liranın kuruşa, kuruşun liraya çevrilmesiyle ilgili alıştırmalar yapar. Konunun daha iyi anlaşılması için ödev olarak birkaç problem verir.
                  Öğretmenimiz, ertesi gün ödevleri kontrol ederken bir velisinin notuyla karşılaşır: 'Bir daha böyle ödev verme!' Çocuğu ile birlikte problemi çözemeyen velimiz öğretmenimize ödev için gerekli rehberliği(!) yapıp, demokratik(!) görüşünü ifade etmiştir.
                  Diğer öğrencilerin rahatlıkla çözdüğü problem sınıfça tekrar edilip, çözümü deftere yazılır. Ve öğretmenimiz, notu yazan velimize cevaben bir cümle yazar: 'Problem bu şekilde çözülür.' Tarih,ad- soyad ve imza...'
                  Bu ve benzeri olayları hep yaşadık.
                  Geçen yarıyıl tatilinde de 'ödev' krizi oldu. Kendimizce tartıştık, çözümler sunduk, hatta ödev veren öğretmenlerimiz için yüksek düzeyde 'hafiyecilik' yapıp, 'buldum buldum' avazıyla basına üç-beş günlük malzeme yardımında bile bulunduk.
                  Yine öğretmen arkadaşlarımız 'durumdan vazife çıkaranların' şikayetine maruz kalacak ,onca denetici  de zamanını bu işin soruşturmasına  harcayacak.
                 OECD ülkeleri arasında (2012 yılı 15 yaş grubu) yapılan araştırmaya göre bir haftada ödeve ayrılan süreler şöyle: Çin (13,8 saat), Rusya (9,7 saat), İtalya (8,7 saat), ABD (6,1 saat), Türkiye (4,2 saat), Finlandiya (2,8 saat) ayırıyor. İlginç bir veri de şöyle: Ekonomik düzeyi iyi olan ailelerin çocukları ödeve ortalama 1.6 saat daha fazla zaman ayırıyor. Tartışılan konunun böyle bir gerçekliği var.
                Ben ödevin lüzumlu olduğuna inanıyorum. Fakat sınırları olmalı ve belirlenen amaca hizmet etmeli. Ödev; yapılan çalışmaları pekiştirmeyi ve kalıcı hale getirmeyi, konuya hazırlanmayı, istenilen alanda derinlemesine bilgi sahibi olmayı, incelemeyi, araştırmayı verilecek grup ödevleriyle işbirliği ve koordinasyon ile yardımlaşma ve dayanışmayı, ekip ruhu ile çalışabilmeyi amaç edinmelidir.
               Özellikle ilkokul birinci sınıfta çocuklarımızı bezdirecek ödevden kaçınmalıdır. Cümle, kelime, hece ve ses tekrarlarında asla 'şu kadar sayfa yazın' denmemeli. Tekrarlar sınırlandırılmalıdır. El ve bilek kasları yorulduğu için ödevini yaparken gözyaşlarıyla ıslattığı defteri öğretmenine gösteren öğrencinin 'ödev' hakkında olumlu düşünmesi beklenemez.
               Ödevler; öğrencilerin seviyesine, ekonomik, sosyal ve psikolojik durumlarına, çevre imkânlarına uygun, eğlendirici, yaratıcı ve monotonluktan uzak olmalı.
               Öğretmen arkadaşlarımızın yarıyıl tatilinde ödev vermesinin altında yatan gerçek; bilgilerin unutulması, düzenli tekrarların yapılmayışı, pekiştirilmemesi, öğrenci, sınıf ve okul üzerindeki baskı ve sınav endişesidir. Uzun tatillerde öğrencinin dinlenmesi esas olmakla beraber, kısa ve belli aralıklarla tekrarlar, okumalar yapılmalıdır. Öğrencilerimiz düzenli tekrarı, araştırmayı ve incelemeyi alışkanlık haline getirdikleri ölçüde 'ödev' ile ilgili sıkıntılarımız ortadan kalkacak, ödeve ayrılan süre azalacaktır.
                Yarıyıl ve yaz tatillerinde verilecek inceleme ve araştırma ödevleri öğrencilerimizin dikkatini çekmekte, bu tür çalışmaları severek yapmaktadır. Bir öğretim yılında, okuttuğum dördüncü sınıf öğrencileriyle yarıyıl tatilinde yapacağımız çalışmayı birlikte kararlaştırdık. Her öğrenci, ilimizin ilçelerini, tarihi ve turistik dokusunu, sosyal, kültürel, ekonomik durumuyla ilgili bir yönünü inceleyecekti. Ertesi günü öğrencilerimden bir teklif daha geldi: 'Biz ilgi duyduğumuz bir konuyu daha araştırmak istiyoruz.' Ben hem memnun oldum hem de hayretler içinde kaldım. Çünkü ilgi alanları oldukça geniş ve ilginçti; mumyalar, piramitler, tsünami, Mevlâna, Yunus Emre, otomobil rallileri, dünyaca ünlü ilim insanları ve futbolcular.. .Tatil dönüşünde; belirlediğimiz formatta emek harcanarak hazırlanan çalışmaları değerlendirdik. Gördükleri taktir ve teşekkür, aldıkları karşılık, ödevlerin sergilenmesi ve çalışmalarının önemsenmesi öğrencilerimi çok mutlu etti. Herkes memnundu. Artık onlar, tatil gelmeden araştırma ve inceleme konularını belirliyorlardı.                
              Ödevlerde, anne ve babaların tutumu da çok önemli. İnternette dolaşan bir tablo var: Anne elinde kalem, önünde defter halı üzerinde çocuğunun ödevini yapıyor. Memnuniyeti her halinden belli çocuğu ise annesine yaslanmış televizyondaki çizgi filmi izliyor. İroni bir yana, ebeveynler çocuklarına sadece rehberlik etmeli, onlara gerekli imkân ve ortamı hazırlamalıdır. Yoksa sorumluluk sahibi yapamadığımız çocuklarımızın ödevlerini ve işlerini ömür boyu biz yapmak zorunda kalırız.
              Bilgiyi kalıcı hale getirecek, öğrencilerimize yeni ufuklar açacak, hayata hazırlayacak ve bizi yaşadığımız çağ ile buluşturacak, seviyelerine uygun iyi planlanmış ödevlere 'evet'...

Bu yazı 1461 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum