Dr.İpek EROĞLU

Dr.İpek EROĞLU

Gördes Toplum Sağlığı Merkezi
ipekeroglu98@gmail.com

ESAT Otistik Özellikleri Erken Tarama Testi

18 Nisan 2024 - 09:38 - Güncelleme: 18 Nisan 2024 - 09:41

12 ile 48 ay arasındaki çocuğunuzun diğer çocuklardan farklı bir şekilde geliştiği hissine kapılıyor musunuz? Çocuğunuzun otizmli olup olmadığını öğrenmek ister misiniz? Ve yardım aramanız gerekip gerekmediğini belirlemek zor mu geliyor? ESAT testi size bu soruları cevaplamanıza yardımcı olacaktır.
ESAT 'Otistik Özellikleri Erken Tarama' anlamına gelir. Test, ebeveynlerin ve uzmanların etkileşim, iletişim, oyun ve duyusal işleme alanlarında sorunları tanımasına yardımcı olur. 12 aydan küçük veya 48 aydan büyük çocuklar için sonuçlar güvenilir değildir. Test, 'evet' veya 'hayır' ile cevaplayabileceğiniz 14 sorudan oluşur. Güvenilir sonuçlar için testi, aile hekiminiz, çocuk doktorunuz ya da çocuk ruh sağlığı uzmanı bir hekim ile tekrar gözden geçirmek önemlidir.
1) Çocuğunuz farklı türden oyuncaklara veya nesnelere ilgi duyuyor mu?
Çocuğunuzun neyle oynadığını kontrol edin. Örneğin: ses çıkaran oyuncaklar, bloklar, şekil ayırmacılar, toplar, bebekler, kalemler, çiftlik hayvanları, arabalar  gibi oyuncaklar. Bu şekilde çeşitli ve farklı mı? Yoksa çocuğunuz her zaman aynı nesneleri mi seçiyor? (örneğin sadece vinçleri seviyor) ya da yeni bir oyuncak sunulduğunda olumsuz bir tepki mi veriyor? Çocuğunuzun baskın olan bazı ilgi alanları mı var? Örneğin, çocuğunuz: sürekli olarak düğme veya tekerlek arıyor. Uzun süre elektrikli ev aletleri gibi elektrikli süpürgeler, vantilatörler veya çamaşır makineleri ile ilgileniyor. Bu şekilde ise cevap hayırdır.
2) Çocuğunuz oyuncaklar veya nesnelerle farklı şekillerde oynar mı?
Çocuğunuzun oyuncaklar veya nesnelerle yaptığı her şeyi kontrol edin. Eğer çoğunlukla farklı şekillerde oynadığını düşünüyorsanız cevap evettir.
Çocuğunuz nesnelerle her zaman aynı şeyi yapar; çok fazla düzenleme yapar ve bunu kesmek zordur. Örneğin, aynı nesneleri bir araya getirme veya sürekli bir şeyleri sıraya koyma; sürekli bir şeyleri döndürmek veya çevirmek istiyor; aynı eylemleri tekrar tekrar yapıyor, örneğin şeyleri açıp kapama, veya içini dışına çevirme; oyunda hissettiği, kokladığı, tadına baktığı, gördüğü veya duyduğu şeylere çok odaklanıyor. Örneğin, oyuncakları düşürüp sesinin neye benzediğini duymak için veya rüzgâr gülünü sürekli çevirerek bakmak için. Bu şekilde ise cevap hayırdır.
3) Çocuğunuzun duygularını ifade etmesi duruma ve ana uygun mu?
Çocuğunuzun ağladığı, güldüğü veya öfkeli davrandığı nedenleri veya durumları kontrol edin. Örneğin: Çocuğunuz kendini incittiği için ağlar, istediği ayakkabıyı giymesine izin verilmediği için öfkelenir. Eğer çocuğunuzun duygularının genellikle duruma uygun olduğunu düşünüyorsanız, cevap evettir.
Duygunun nedeni düzenli olarak kolayca tanımlanamaz (örneğin, çocuğunuzun hiçbir belirgin nedeni yokken ağladığı veya güldüğü gibi); duygu, duruma uygun değildir (örneğin, çocuğunuz kendisine veya başka bir kişiye zarar verildiğinde güler); çocuğunuz duygularını ifade etme şekli öngörülemezdir (örneğin, aynı şey hakkında bir kez ağlayan veya gülen, ancak bir sonraki seferde yapmayan); duygunun yoğunluğu dikkat çekicidir (çocuğunuz beklediğinizden çok daha yoğun tepki verir) Bu şekilde ise cevap hayırdır.
4) Çocuğunuz (duyusal) uyarıcılara normal tepki veriyor mu?
Uyaran örnekleri şunlardır: ışık açıldığında veya güneş parlak bir şekilde parladığında; suyun (duş/banyo) sıcaklığı veya dışarının sıcaklığı; araba, motosiklet, matkap, çamaşır makinesi, ağlayan bebekler veya öksüren insanlar gibi çevredeki sesler; dokunulduğunda/sarıldığında verdiği tepkiler gibi. Duyusal uyaranlara verilen tepkiler genellikle duruma uygun ise cevap evettir.
Çocuğunuzun uyaranlara verdiği tepki sınırlı veya yavaş ise bu duruma 'hiposensitif' denir. Örneğin, çocuğunuz soğuğa, sıcağa veya acıya karşı dikkate değer bir duyarsızlığa sahiptir. Veya seslere sınırlı/yavaş tepki verir (sağırdır gibi görünür); ya da çocuğunuz uyaranlara ciddi bir tepki verir nuna 'hipersensitif' denir. Örneğin, çocuğunuz seslere ciddi bir tepki verir, saat veya kaloriferin tik tak sesine çok dikkat eder veya daha yüksek seslere kulaklarını elleriyle kapatır, giysilerdeki etiketlere veya çorapların dikiş yerlerine karşı hassastır, ışığa veya dokunuşa hassasiyetle tepki verir. Duyusal uyaranlara verilen tepkiler bu şekilde ise cevap hayırdır.

5) Çocuğunuzun yüzünden kolayca hislerini anlayabiliyor musunuz?
Çocuğunuzun yüzünden hangi duyguları anlayabildiğinize bir bakın. Mesela neşeli, kızgın, korkmuş, üzgün gibi açık seçik duyguların yanı sıra, gururlu, yaramaz, heyecanlı ya da hayal kırıklığı gibi daha karmaşık duyguları da gözlemleyin. Ama şunu unutmayın: Çocuğunuzun duygularını gerçekten yüz ifadesinden mi yoksa davranışından mı anlayabildiğinizi düşünün. Mesela çocuğunuz coşkulu olsa bile, yüz ifadesi aynı kalabilir. Eğer çocuğunuzun duygularını (sadece davranışlarından çıkarılmış değil) yüzünden kolayca okuyabildiğinizi düşünüyorsanız, cevap evettir.
Bir baskın yüz ifadesi vardır (örneğin, çoğunlukla tarafsız / sönük bir ifade); yüz ifadesi çok belirgin değildir. Örneğin: çocuğunuzun dondurmayı çok sevdiğini biliyorsunuz ancak yüzüne sevinç yansımıyor ya da çocuğunuzun yüz ifadesi vücut diline uymuyor. Örneğin, çocuğunuzun öfkeli bir şekilde kollarını ve bacaklarını salladığını görürsünüz, ancak yüzü tarafsız kalır. Bu şekilde ise cevap hayırdır.
6) Çocuğunuzla göz teması kurmak kolay mı?
Sizinle konuştuğunda ya da bir şey sorduğunda, size bir şeyler söylemek istediğinde size bir şey göstermek veya vermek istediğinde. birlikte oyun oynarken gibi durumlarda çocuğunuzla kolayca göz teması kurabileceğinizi düşünüyorsanız, cevap evettir.
Çocuğunuz göz temasından kaçınıyor; sık sık göz teması kurmuyor, örneğin öğrenilmiş durumlarda veya gıdık oyunlarında yapıyor, ancak daha özgür, spontane durumlarda yapmıyor; ya da göz teması kuruyor, ancak genellikle beklediğiniz zamanlarda değil. Örneğin, siz onunla konuştuğunuzda veya bir şey verdiğinizde göz teması kurmuyor. Kaçamak göz teması kuruyor (sadece çok kısa süre bakıyor); göz temasını çok uzun süre koruyor ve sanki sizi tamamen görmezden geliyormuş gibi bakmaya devam ediyor; göz temasında çok kendi kendine karar veriyor. Bir şey istediğinde size bakıyor, ancak diğer zamanlarda gözünü yakalamak zor oluyor; tanıdığı insanlarla göz teması kuruyor, ancak diğerleriyle kurmuyor. Bu şekilde ise cevap hayırdır.
7) Çocuğunuz bir süredir yalnız kaldıysa, dikkat çekmeye çalışır mı?

Eğer bir an için müsait değilseniz, çocuğunuz sizin dikkatinizi çekmeye çalışıyor mu kontrol edin. Örneğin, telefonla konuşuyorsanız, başka biriyle konuşuyorsanız, yemek pişiriyorsanız veya evde bir işle uğraşıyorsanız. Yoksa çocuğunuz sizin yokluğunuzu neredeyse fark etmeden yaptığı şeye devam mı ediyor? Cevap evet ise, çocuğunuzun düzenli olarak dikkat istediğini veya nerede olduğunuzu kontrol ettiğini düşünüyor olmalısınız. Çocuğunuz bunu yapış şekil duruma ve yaşına uygun demektir.
Cevap hayır ise, çocuğunuz bir an için yokluğunuzu veya müsait olmadığınızı fark etmiyor; dikkat çekmek için sizi nadiren arar veya bulmaya çalışır. Örneğin, çocuğunuz nadiren; yaptığı veya beğendiği bir şeyi size göstermek için yanınıza gelir.
8) Çocuğunuz sürekli aynı hareketleri yapıyor mu?
Çocuğunuzun sıklıkla kesintiye uğraması zor tekrarlayan hareketler yapıp yapmadığını kontrol edin. Çocuğunuz düzenli olarak tüm vücudunu veya üst vücudunu ileri geri hareket ettirir (sallanma); düzenli olarak başını yere, duvara veya yatağa vurur; odasında aynı turu yürür veya odada ileri geri yürür; birçok dönüş hareketi yapar (dönüp durur); kol veya ellerini tekrarlayan bir şekilde çırpar veya hareket ettirir; sık sık parmaklarıyla dikkat çeken hareketler yapar. Bu şekilde ise cevap evettir.
9) Çocuğunuz kendi isteğiyle başka birine nesne verir mi veya bir şey gösterir mi?
Çocuğunuz kendi isteğiyle size bazen hangi tür nesneleri verir veya gösterir, kontrol edin. Buradaki önemli nokta, bir şey vererek ve/veya göstererek çocuğunuzun bir deneyimini veya sevincini başka biriyle paylaşma niyetinde olmasıdır. Bu nedenle, söz konusu nesneye iyi bir şekilde dikkat etmenizi gerçekten ister.
Çocuğunuz sizinle gördüğü şeyleri paylaşır. Örneğin, gördüğü uçağı veya kediyi gösterir. Bunu yaparken, tepkinizi bekler. Size en sevdiği oyuncaklarını verir ve tepkinizi bekler, bir kule yapar veya bir resim çizer ve onu övmenizi bekler.Bu şekilde ise cevap evettir.
Verme veya gösterme nadiren veya hiç olmuyorsa; size oyuncaklar veya nesneler veriyor ancak onlara tepki vermenizi beklemiyorsa; gördüğü şeyi gösteriyor ancak gerçekten deneyimini sizin tepkinizi bekleyerek paylaşmıyorsa cevap hayırdır.
10) Çocuğunuz diğer çocuklar ve/veya yetişkinlere ilgi gösteriyor mu?
Genellikle dört yaşın altındaki çocuklar henüz gerçekten birlikte oynamazlar. Ancak, küçük çocukların yetişkinleri veya diğer çocukları sevdiklerini fark edebilirsiniz. Örneğin, çünkü onlar diğerlerinin yaptığına bakar; başkalarına yakın mesafede oynar; başkaları bir şey söylediğinde oyunlarına müdahale eder; diğerlerini taklit eder. Yetişkin eşliğinde olsun veya olmasın, işbirlikçi okul öncesi oyunları oynarken eğlenir. Kendi kendilerine oynayabilecekleri oyunlar şunları içerebilir: birbirlerini kovalamak, "halka yapma" oyunu ve birlikte dans etmek. Genel olarak, (küçük) çocuklar genellikle bilindik insanlara, bilinmeyen yetişkinlere / çocuklara göre daha fazla ilgi gösterirler. Eğer çocuğunuzun diğer insanlara açıkça ilgi gösterdiğini düşünüyorsanız, cevap evettir.
Çocuğunuz yalnız oynamayı tercih ediyor; sosyal çevrenin farkında gibi görünmüyor; toplulukta rahat değil; diğer çocukların veya yetişkinlerin oyunlarına ilgi göstermiyor gibi görünüyor; birlikte oynamaktan zevk almıyor; tanıdık veya yabancı insanlar arasında ayrım yapmıyor ve (çok) kolayca yabancılara yaklaşıyor. Bu şekilde ise cevap hayırdır.
11)Çocuğunuz doğrudan size veya başkalarına gülüyor veya gülümsüyor mu?
Çocuğunuzun hangi durumlarda doğrudan diğer insanlara gülümsediğini veya güldüğünü kontrol edin. Örneğin, merhaba veya güle güle demek, birlikte oyun oynarken veya sohbet ederken veya başka bir kişinin gülümsemesine cevap olarak. Ayrıca doğrudan bir gülümseme için ne kadar çaba gerektiğini de düşünün. Gülümsemesi kolayca oluşturulabiliyorsa, farklı durumlarda ortaya çıkıyorsa, farklı (tanıdık) insanlara yönlendirilebiliyorsa cevap evettir.
Çocuğunuz eğlenir ve güler, ancak bu gülme sıklıkla diğer kişiye yönlendirmez. Örneğin, çocuğunuz bir oyun sırasında gülümsüyor, ancak diğer kişiye bakarak sevinci paylaşmıyor. Yönlendirilmiş gülme, ancak çok sınırlı sayıda durumda ortaya çıkıyor. Örneğin, sadece gıdıklama veya sallanma gibi oyunlarda. Bu şekilde ise cevap hayırdır.
12) Çocuğunuz kucaklanmayı sever mi?
Çocuğunuzun (tanıdık insanlarla) kucaklanmaktan hoşlanıp hoşlanmadığını kontrol edin. Bu yaparken, kucaklama girişimi hem sizden hem de çocuğunuzdan gelebilir. Ayrıca, kucaklamanın doğal ve hoş hissettirip hissettirmediğini de düşünün. Çocuğunuzun kucaklanmaktan hoşlandığını, girişimin hem sizden hem de çocuğunuzdan gelebileceğini, kucaklamanın hoş ve doğal hissettirdiğini düşünüyorsanız cevap evettir.
Çocuğunuz tanıdık insanlar tarafından kucaklanmaktan hoşlanmıyor; yalnızca kendi girişimi kaynaklıysa kucaklaşıyor; kucaklama biraz 'sert' veya 'mekanik' hissettiriyor; kucağınıza oturduğunda gerçekten rahatlamıyor ( vücudu rahat değil). Bu gibi durumlar oluşuyorsa cevap hayırıdır.
13) Çocuğunuz başkalarıyla sosyal oyunlar oynamaktan hoşlanıyor mu?
Çocuğunuzun hangi kooperatif oyunları sevdiğini kontrol edin. Örneğin: at binme oyunu oynamak, sürekli şaşırtmaca oyunu (ce-ee gibi), jestlerle şarkı söylemek (örneğin: 'Mutluysan ellerini çırp' veya ‘Anneni seviyorsan alkışla’).Eğer çocuğunuzun bu tür kooperatif oyunlardan keyif aldığını ve gerçekten mutluluğu paylaştığını açıkça görebiliyorsanız ve çocuğunuz size bakıp birbirinize gülümsüyorsanız, cevap evettir.
Çocuğunuz şarkı söylediğinizde veya onu gıdıkladığınızda güler, ancak 'sosyal' oyunun keyfini çıkarmaz. Yani, dokunmadan veya şarkıdan hoşlanır, ancak diğer kişiyle mutluluğu paylaşmaz. Örneğin, doğrudan diğer kişiye bakarak ve gülümseyerek bunu göstermez. Bu gibi durumlar oluşuyorsa cevap hayırıdır.
14) Çocuğunuza sözlü olarak hitap edildiğinde tepki veriyor mu?
Çocuğunuza hangi durumlarda konuştuğunuzu kontrol edin. Örneğin, üstünü değiştirirken, onu yıkarken, yemek zamanlarında veya çocuğunuzla oynarken konuştuğunuz durumlar. Bu durumlarda çocuğunuz tepki veriyor mu? Eğer çocuğunuz size konuştuğunuzda açıkça tepki veriyorsa, örneğin size bakıp sizi dinliyorsa, size doğrudan gülümseyerek, size mırıldanarak veya kelimelerle sohbet ederek, cevap evettir.
Çocuğunuza söylediklerinizin gerçekten ulaşmadığı veya gecikmeli ulaştığı görülüyor ise genellikle size konuştuğunuzda herhangi bir tepki vermiyor ise bazen iyi duysa da sıklıkla sağırmış gibi görünüyor ise cevap hayırdır.
Bu 14 soruluk testte 8.soru hariç hayır cevapları otizm spektrum bozukluğuna işaret eder. Bilimsel araştırmalar, üç veya üzerinde hayır cevabı olan çocukların büyük çoğunluğunun gelişimsel bir bozukluğa sahip olduğunu göstermiştir. Örneğin, otizm spektrum bozukluğu (OSB), gelişimsel gecikmeleri, dil-konuşma problemleri, dikkat ve davranış problemleri olan çocuklar da ESAT testinde yüksek puan alabilirler.
Test çocuğunuz için bu şekilde sonuçlanırsa mutlaka bir çocuk ruh sağlığı uzmana başvurun, otizm tedavi edilebilir bir hastalıktır erken tanı ile tamamen normal bir gelişim mümkün. Hiç kimse çocuğuna böyle bir hastalığı kondurmak istemez ancak günümüzde otizm tek taraflı iletişim aletleri olan tv,tablet,telefon gibi araçlara erken yaşlardan itibaren çocukların maruz kalması sonucu iyice yaygınlaşmış durumda. Ebeveynler olarak bilinçli olup sağlıklı bir çocuk yetiştirmek sizin sorumluluğunuzda, bu sebeple duygusal değil mantıklı kararlar vermek ve gerektiği zaman uzman desteği almak yerinde bir karar olacaktır. Sağlıklı günler dilerim.

Bu yazı 154 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum