Yavuz Temel

Yavuz Temel

yavuztemel@windowslive.com

Enver Paşa ve Libya Üzerine

26 Nisan 2021 - 18:39

Libya özellikle son zamanlarda ülkemizin çok yakından izlediği ve adından söz edilen ülkelerden biridir. Kimileri Türk tarihini sadece 1923 Cumhuriyet Türkiye’sinden bu yana kabul ettikleri ve öyle sandıkları için Libya ve diğer gönül coğrafyamızda ki ülkelere karşı bigâne bir tutum içine girseler de, Libya’nın kaderi ile Türkiye’nin kaderi hiçbir zaman birbirinden ayrı tutulmadı.
Libya Osmanlı idaresine girdiği andan elimizden çıktığı 1912’ye kadar Osmanlı idarecileri tarafından yönetildi. Nitekim Libya’nın elimizden çıkışı da, Ortadoğu ve Hicaz’daki gibi Arap isyanlarının neticesi değil, İtalya’nın Libya’ya askeri işgali neticesinde olmuştur. İttihat Terakki iktidarının Libya’daki yerel halkı silahlandırıp kendisine karşı tahrik ettiğini iddia eden İtalya bu durumu bahane ederek Trablus ve Bingazi şehirlerinin kendisine terk edilmesini Osmanlı’dan talep etmiştir. Osmanlı ise bu talebe ancak protesto ile karşılık verebilmiştir. Çünkü devlet zayıflamış ve savaşacak bir gücü kendisinde görememektedir. Fakat Libya’dan da vazgeçmeye niyetleri yoktur.
       Gizli yollarla Türk subaylarını Libya’ya gönüllülük esasına göre gönderilmesi kararlaştırılır. Bu gönüllüler arasında kimler yoktur ki; Enver Paşa, Hafız Hakkı Paşa, Fethi Bey ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olacak fakat o yıllarda genç bir subay olan Mustafa Kemal Paşa da aynı saiklerle Libya’ya doğru harekete geçmişlerdi. Burada şunu ifade etmek istiyorum. Bugün Libya meselesi gündeme geldiğinde banane Libya’dan bize ne Suriye’den şeklinde cümleler kuran ve Türkiye’yi Anadolu kıtasına hapsetmek suretiyle etliye sütlüye karışmayan bir ülke olarak tasavvur edenler bilsinler ki, bu ülkenin banisi ve büyük kumandanı Gazi Mustafa Kemal Paşa dahi o süreçte Libya için mücadele etmiş ölümleri göze almış, İtalyanları kıyı şeridinden içeri adım attırmamak başarısında pay sahibi olmuştur.
      Konumuz başlığında görüldüğü gibi Enver Paşa bu sürecin öncülerinden biridir. Özellikle İtalyan saldırısı karşısında Libya’daki yerel güçleri milli bir güç haline getirmesi, aşiretleri aynı milli ülkü ve duygu etrafında birleştirmesi Enver Paşa başta olmak üzere Türk subaylarının büyük bir başarıdır. Kalplerinde vatan aşkı ve sevdası olan bu idealist subaylar Libya topraklarının bir karışını dahi İtalyanlara feda etmemeye hazırdırlar. Özellikle bölgedeki Sünusilerle irtibata geçen Enver Paşa, onları İtalyan işgaline karşı örgütlemiştir. Devletin direkt olarak İtalya’ya karşı pozisyon alamaması ve bazı Türk subaylar eliyle gizlice direnişi örgütlemesi bu yolla olmuştur. Nitekim İtalyanlara karşı başlayan mukavemet ve müdafaa sonraki yıllarda bütün bölgeyi içine alacak bir direnişe dönüşecektir.
       Türkiye, Libya’dan kolay vazgeçmemiştir. Hatta İtalyanların başarısızlığı her an pes etmeleri ile sonuçlanacakken Balkan Savaşının patlak vermesi ve Trablusgarp hattında bulunan subayların zaman içinde Balkan cephesine çağrılması, direnişin zayıflatmış ve Osmanlı ile İtalya arasında Uşi Anlaşması imzalanarak bölge elimizden çıkmıştır. Fakat Libyalı dostlarımız ile münasebetlerimiz hiçbir zaman inkıtaa uğramamıştır.
      Şeyh Sünusi daha sonra Millî Mücadele sürecinde karşımıza çıkacak ve Milli Mücadelenin içerisinde bulunmanın her Müslümana farz olduğunu ilan ederek kırılmak istenen milli ruha hayat verecektir. Bugün Libya bize ne kadar yakın? Libya’da bizim ne işimiz var? Şeklinde sorularla akılları bulandırmaya çalışanlara şunu söylemek istiyorum. Vatan dediğimiz coğrafya Edirne’den Kars’a toprak parçası değildir. Manisa ne kadar Türk ise Halep o kadar Türk değil midir? Halep’i yok mu sayacağız? Trablusgarp, Bingazi gibi Libya şehirleri Türk vatanın birer parçası değil midir? Orada Türkler meskun değil miydi? Eski Ulusal Hükumet Başkanı Serrac’ın aslen Manisa’lı olduğunu haberlerde okuduğunuzda ne hissettiniz?
      Türkler dünyanın dört bir yanına yayılmış ve milli varlıklarını muhafaza etmiş nadir milletlerdendir. Bizim olmadığımız yer yoktur. Bayrağımızın dalgalanmadığı yerlerde bile biz Türk olarak izzet ve ihtiram görürken bayrağımızın asırlar boyunca dalgalandığı Libya’da niye isbat-ı vücut etmeyeceğiz? Orada nice Türk aşiretleri var. Önümüzde ki yıllarda bizler de Libya üzerinden bir takım girişimlerde bulunacağız. Oralarda olmak zorundayız. Biz evinin içine kapanıp dış dünya ile özellikle gönül coğrafyamız ile ilişkisini koparan bir millet olamayız.
     Amacımız Osmanlı’yı diriltmek değil, gayemiz Türkiye’yi büyütmek ve geliştirmektir. Bunun için gerekirse Enverce ileriye atılırız, Allah, Vatan, Namus ve İttihat diyerek bizi bekleyen, yolumuzu gözleyen nice mazlumlara yar oluruz, yaren oluruz. Köroğlu aşiretinin beylerine selam olsun. Libya’daki Türk dostu Müslüman kardeşlerimize selam olsun. Allah Türk’ü korusun. Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun.

Bu yazı 836 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum