İsmail AYBEY

İsmail AYBEY

ismailaybey45@gmail.com

Kravatını Beline Takan Adam: Serdengeçti

13 Kasım 2015 - 13:11

Tarihimizin tozlu sayfaları, inancı uğruna türlü zorluklara katlanan, çekmediği çile kalmayan dava adamlarıyla doludur. Necip Fazıl, Nazım Hikmet, İskilipli Atıf Hoca, Bediüzzaman Said Nursi bunlardan bazılarıdır. Osman Yüksel SERDENGEÇTİ de bunlardan birisidir. Onun da ömrü başta saydıklarım gibi hapislerde çile ve zorluklarla geçmiştir.
            Toplam 33 sayı yayınlanan, birçok sayısı siyasi irade tarafından toplattırılan 'Serdengeçti' dergisini çıkartmış, dergideki yazılarından dolayı okuyucuları onu Serdengeçti olarak tanımlamışlar ve bu sebepten kendisi de sonradan Serdengeçti soyadını almıştır.
            Hayatı hakkında bilgi vermek yerine, onun hazır cevaplıklarıyla dolu anılarından bir demet sunmak istiyorum.
            Böylelikle 10 Kasım 1983 tarihinde vefat eden ve aynı zamanda şair olan SERDENGEÇTİ'yi rahmetle anmış olalım.
Osman Yüksel SERDENGEÇTİ, milletvekilliği yaptığı dönemde kravat takmadığı için çok sayıda uyarı almıştır. Uyarıları dikkate almayınca genel kurula girişi yasaklanmıştır. Bu kez beline bağladığı kravat ile içeri girmiş, yakasına takması gerektiğini söyleyenlere ise, 'kanunda nereye takılacağı belli değil, istediğim gibi takarım' cevabını vermiştir.
Hasta olup, hastaneye yattığı vakit Alparslan Türkeş ziyaretine gider. Hastalığının adı Parkinson'dur. Titreme tutar devamlı. Türkeş'e: 'Bak Türkeş, senin en sadık müridin benim. Sen, ‘Ey Türk titre ve kendine dön.' dedin, bende titremeye başladım" demiş.
Necip Fazıl, Nazım Hikmet ve Osman Yüksel Serdengeçti aynı koğuşta yatmaktadır. Necip Fazıl dertlidir; bir oraya, bir buraya volta atar; sigara üstüne sigara yakar. Serdengeçti gayet neşelidir. Nazım ise her rast geldiğine komünizmi anlatır, durur. Bir gün yine Nazım karşısındakine komünizmi anlatırken Serdengeçti yanına yaklaşıp der ki, "Üstat, bu komünizm nedir?" Nazım kendinden gayet emin bir şekilde "Elini sol cebime at." der. Serdengeçti hemen atar. Nazım der ki "Ne buldun?" "İki tane yirmi beş kuruş." der Serdengeçti. Nazım "Birini al." der. Serdengeçti alır. Nazım gururla "İşte komünizm bu." cevabını verir. Bir gün Nazım'a elli lira gelir. Serdengeçti sormadan hemen elini Nazım'ın cebine atar ve yarısını almak ister. Nazım hemen müdahale eder: "Hop, hop. Ne oluyor?" der. Serdengeçti, "Üstat, yarısı benim değil miydi?" deyince Nazım, "O kadar da uzun boylu değil." karşılığını verince Serdengeçti taşı gediğine koyar, "İşte, komünizm dedikleri yirmi beş kuruşluk bir şeymiş."
Osman Yüksel'in Milletvekili olduğu yıllardır. Bir gün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve 'bu meclistekilerin yarısı eşektir' der ve iner kürsüden. Bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. Arkadaşlarının da ricası üzerine tekrar kürsüye çıkar ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler: Bu meclistekilerin yarısı eşek değildir.'
VEDA
Artık iş kalmadı yarenler bizde
Tökezliyor olduk yazıda düzde
Şairdik, hatiptik, yazardık sözde
 
Ekmeği yemeğe ağızda diş yok
Dedik ya efendim bizlerde iş yok
 
Sağ yanım titriyor, sol yanım tutmaz
Nabzım tekler durur, muntazam atmaz
Ayağım bir türlü ileri gitmez
 
Ağzım her an kuru, gözümde yaş yok
Artık bundan böyle bizlerde iş yok
 
Bir secdeye varsam başım dolanır
Ne yesem ne içsem, midem bulanır
Bütün dertler birbirine ulanır
 
Yuvamız da bomboş uçacak kuş yok
Hayra yorulacak hayal yok, düş yok
 
Yakını uzağı seçemez oldum
Bir ufak hendeği geçemez oldum
Bir bardak soğuk su içemez oldum
 
Tatlılarda bile lezzet yok, tat yok
Benim bu halime takacak ad yok
 
İki adım atsam durmaz düşerim
Eski hallerime şimdi şaşarım
Allah'ım ben böyle nasıl yaşarım
 
Kendimi kollayacak gövdede baş yok
Bağrıma basacak evlat yok, eş yok
 
Yaşıtlarım birer birer ölüyor
Yeşil yaprak kara toprak oluyor
Azrail de başucumda soluyor
 
Üstüme dikmeye ağaç yok, taş yok
Arkamdan vermeye yemek yok ,aş yok...
Osman Yüksel SERDENGEÇTİ
 

Bu yazı 1766 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum