Emine ATAMAN KOÇ

Emine ATAMAN KOÇ

52emineataman@gmail.com

Günlük Yaşamda Halı

30 Aralık 2019 - 10:34

'Gaderli sinek tereyağına gonarmış, pazara gelirmiş. Gadersiz sinek de helvaya gonarmış, köye gidermiş.'
Benim gaderim gadersiz sinek gibi şeerden köye gelin gittim. Hem de on dört yaşında. Annem beni ilkokula bile göndermedi. Altı yaşında halı dokumaya başladım. Arkadaşlarım sek sek oynarken gizlice yanlarına giderdim. Annemin elinde sopa geldiğini görünce ben evin arka kapısından girer tezgahın başına oturur, dayaktan kurtulurdum. Hep halı dokuduk Sonra kocamda halıcılık yaptı Gördes'te.  Halı örnekleri evimizin alt katında duvarda asılı. Ömrüm halı dokumakla geçti. Şimdi artık halının adını bile duymak istemiyorum.' Gülüzar Hanımın hikayesi'
Gördes'te durum böyleymiş. Kıranköy'de de durum farklı değildi. Her ailenin evinin çardağında hal tezgahı var. Kabalık aileler ise iki tezgah kurardı çardaklarına. O dönemlerde 1970-1980'li yıllarda kadar beş altı aile halıcılık yapıyordu. Ben de halı dokumayı kaç yaşımda öğrendiğimi kesin olarak bilmiyorum. Akranlarım da benim gibiydi. Büyüklerimizin yanında halı tezgahının başında yerimizi alırdık. İlk önce örneksiz kısımlara ilmek atmakla başlanırdı.
Birinci aşama, elin alışması, çift düğümün, tek düğümün öğrenilmesiydi. Daha sonra sıra örnekteki desenleri ilmeklerle halıya nakletmeye gelirdi. Çocuk yaştaki dokuyuculara daha çok desensiz kısımların dokumasına izin verilirdi.
Gördes'in bütün köylerinde halı geçim kaynağı idi. Aileler, önemli işlerini halının tüccara teslim gününe göre ayarlardı. Bizim ailede Gördes pazarına yani pazartesi gününe yetişecek halı için yoğun çalışmalar yapılırdı. Bazı haftalar geceleri de tezgah başında saatlerce halı dokurduk.  Pazar gününün halının bütün işlemlerini bitirir satışa hazır hale getirirdik. 
Gazetemizin başyazarı Sayın Ahmet İnce'nin 'Ayva Kokulu Halı' yazısında, Gördes halıcığı hakkında değerli bilgiler vardı. Ayrıca, büyüklerinden dinlediklerini yazması ile bu güzel hikayeyi öğrenmiş olduk.
Dünyada 'Gördes Düğümü' olarak bilinen çift düğümlü halıları dokuyanlar hala yaşıyorlar. Sayıları azalmış olsa da o dönemi bizlere anlatıyorlar. Evlerinde yüklüklerine koydukları halılar farelere yem oluyor, yazgı olarak kullandıkları ise yıpranıyor, ziyan oluyor. Camilerimizde bulunan değerli halıların korunmakta zorluk çekildiği söyleniyor. Halı müzesi için çok geç kalındığını düşünüyorum. Bir an önce geniş kapsamlı halı müzesi hayata geçirilmeli.  Büyük değer taşıyan halılar müze salonlarında sergilenmeli. Gecikmeyelim yıllar çabuk geçiyor.
 Sağlıcakla kalın değerli okurlarım. 

Bu yazı 2167 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum