Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-102

31 Ağustos 2024 - 13:00 - Güncelleme: 31 Ağustos 2024 - 13:01

DİKİLİTAŞ’TAKİ EVİMİZDE YAŞAM
Dikilitaştaki bu evi almak suretiyle, eşimin ve benim iş yerlerimize yakın bir eve kavuşmuş olduk. Böylece işe ve eve ulaşma sorunu ortadan kalkmış oluyordu. Kooperatif tarafından yapılan evimiz Küçükbakkalköy’deydi ve içinde oturulabilecek hale gelmişti. Fakat iş yerime 25 km uzaklıktaydı.
Küçükbakkalköy ve iş yeri arasında yolda geçecek olan ulaşım zamanını, daha kaliteli kullanabilir hale geldik. İş yerime yürüyerek gidip gelebiliyordum. Eşim beş dakikada grubu ile buluşabiliyordu. Ayrıca evin bulunduğu yerin kültür merkezlerine yakın olması nedeniyle, sinema ve tiyatro gibi etkinliklere de rahatça gidebiliyorduk.
Kayın biraderim Abbas Ataman, Kapadokya’da otel işletmesine rağmen, rehberlik mesleğini sürdürüyordu. Rehberliği çok severdi. Turunun İstanbul ayağında, grubu otele yerleştirdikten sonra gelip bizde kalırdı. Ben kendisine “Patron” diye hitap ederdim. Bize geldiği günlerde evdeki kişi sayısına göre lahmacun ve künefe siparişini de vermiş olurdu. Parasını bize ödetmez kendisi öderdi.
Sofra kurulur, hazirun sofra etrafında yerini alır. Siparişler ve ekleri sofraya konulduktan sonra hep birlikte yemeğe başlanırdı. Bu sofra, uzun zamandır birbirini görmeyenlerin hasretlerini giderdiği, hâl hatır sorulduğu, esprilerin yapıldığı ve sohbetin adım adım derinleşmek üzere kulaç atmaya başlandığına şahit olurdu. Patron, eşime “köylü” bana da asistanlığımdan itibaren “doçent” diye hitap ederdi.
Sofrada ele alınan konular saymakla bitmezdi. Belediye ile yaşadıkları sorunlar, otel işletmesindeki sorunlar, Yemek verdiği turist gruplarının bağlı olduğu acentenin, ücretlerini zamanında vermemesi, bu nedenle grupların yemek ücretlerini peşin olarak alma yoluna gitmeleri, bazı otellerin, grupları kendilerine çekmek için geceleme ücretlerini indirmeleri, farklı tur acentelerinin birbirleri ile rekabetleri nedeniyle kırılan fiyatlar sonucu turist gruplarına verilen hizmetin kalitesinin düşmesi, bazı yöre otellerinde sigortasız işçi çalıştırılması yüzünden sigortalı işçi çalıştıran oteller aleyhine haksızlıkların ortaya çıkması,  otellerin turist gruplarına verdiği yemeklerin zayıflığı, turistlerin tur sırasındaki sorularının çokluğu, ülkenin eğitim ve ekonomik sorunları, iç ve dış sorunlar, tur esnasında karşılaşılan sorunlar ve bunların nasıl halledildiği vb. gibi konular  sohbet konuları olurdu.
Böylece sofra beyin fırtınası arenası haline gelir ve karşılıklı görüşler ifade edilirdi. Herkes, kendini sohbetin sürükleyici ahengine kaptırdığı için, yemeğin ne zaman bittiği ve zamanın nasıl geçtiği anlaşılmazdı. Patronun her İstanbul’a gelişinde bu görüşme ve sohbetler yapılırdı.
Köyden ziyaretimize gelen başta annem ve babam olmak üzere hemşerilerimizi bu evde ağırlama imkânı bulduk. Eşimin, hemen hemen bütün sene boyunca, hava alanında 30-40 kişilik Japon grubu karşılaması ile başlayan tur çalışması, genelde İstanbul, Ankara, Kapadokya, Konya, Denizli, Pamukkale, İzmir, Bergama, Truva, Çanakkale ve tekrar İstanbul olmak üzere devam ederdi. Her bir şehirde konaklamalı olarak kalınırdı. Daha sonra İstanbul’dan grup memleketlerine uğurlanırdı. Bazen de turlar Karadeniz, Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerini kapsayacak şekilde düzenlenirdi. Bu turlar genelde bir haftalık veya iki haftalık olurdu. Tur boyunca ev işleri ile birlikte yemek ve bulaşık konusunda becerilerimi geliştirdiğimi söyleyebilirim.
Yazmış ve yayınlamış olduğum altı adet ders kitabımdan ilk dört tanesi Dikilitaş’taki evde hazırlanmıştır. Bu kitaplar sayesinde üniversitedeki farklı bölümlerdeki öğrencilerime derli toplu ders verme olanağı elde etmiş oldum. Bu bölümler, kendi bölümüm olan harita mühendisliği, inşaat mühendisliği, çevre mühendisliği ve mimarlık bölümleridir.

Bu yazı 182 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum