Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

ssamiilker@gmail.com

Bir Tren Yolculuğu

27 Kasım 2022 - 14:24 - Güncelleme: 27 Kasım 2022 - 14:27

     Heyecan iki gün önceden başladı torun için. Hatta bizim için de. Anne baba rızası ile misafirimiz olan hanımefendiye nenesi (babaanne) bir sürpriz hazırladı. Günübirlik Salihli'ye kadar, İzmir Alaşehir ekspresi ile gidip gelecektik.
     Kendimi Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki fakirliğe, hastalıklara inat; idealist öğretmen, hekim ve idarecilerin şose yollarda, günlerce süren, araba, tren, hayvan sırtı veya yaya olarak yaptıkları yolculuklardaki yolcular gibi hissettim. Ömer Seyfettin, Şuküfe Nihal, Halide Edip Adıvar, Nihal Yeğenobalı, Falih Rıfkı Atay, Refik Halit Karay, Peyami Safa, Tarık Buğra eserlerindeki manzaralar, tasvirler, gözlemler canlandı iç dünyamda.
     Amaçsız bir yolculuk değildi seyahatimiz. Arabamızı Manisa garına bıraktık. Torunumuzu ilk kez trenle tanıştırıp, kısa da olsa bir tecrübe yaşatacaktık. Metrolar dışında, şehirlerarası tren seyahati yapmayalı epey zaman olmuştu benim için de. Uçan kuşlar, keçiler, hayvanlar hep ilgisini çekti. Arada yorulduğu da oldu. Nenesine Kırmızı Başlıklı Kız kitabını üç dört kez okuttu. Artık kendisi de ezberden kitabı okumaya başladı diyebiliriz. Oyuncakların arasına konan çocuk kitaplarının çocuklara heves verdiğini biliyoruz.
Bekleyiş de heyecanlı, seyahat de renkli geçti. Birer kahve ısmarladık eşimle Manisa garında. Garsonun nezaketi ve kahveyi sunuşu hoşumuza gitti. Buraya tekrar kahve içmeye gelinir dedik. Garsona bir Ömer Seyfettin eseri vermemiz, onu hem şaşırttı, hem de mutlu etti.
     Hemen her yerleşim yerinde durduk. Tren temiz, sessiz; geçtiğimiz yerler, yolcular gibi orta ve alt iktisadi ve kültürel kesimlerden. Ancak, yerlere sigara izmariti atma dışında, insanlar birbirine saygılı, ölçülü. Yol boyunca gördüğümüz evler, yerleşim alanları, İzmir havalimanına metro ile gider gelirken gördüğümüz gecekonduvari manzaralardan pek farklı değil. Kendi kendime dedim; trenler -belki hızlı tren hariç- fakir ve orta kesime hitap ediyor ve o tür semtlerden de geçiyor hep. Metrolar ise, şehirlerin daha güzide yerlerinde ve yer altında.
      Aşağı Çobanisa, Turgutlu, Urganlı, Ahmetli, Sart derken bir saatten daha kısa zamanda Salihli garına ulaştık. Salihli garındaki binaların aslına yakın korunması, hatta şehir adı levhasının (garın ilk zamanındaki gibi) eski harflerle de korunmuş olması ve ulu çınarların varlığı hoşumuza gitti. Film seti hissi veriyor insana. Sebil çeşmenin bile anıt tarzı olması, oraya saygı duyulması hissini uyandırıyor. Yürüyerek -bazen torun kucakta- şehrin içine biraz giriyoruz. Bir buçuk saat sonraki dönüş trenini hesaba katarak fazla uzaklaşmıyoruz.
       Cengiz Aytmatov'un Gün Olur Asra Bedel romanındaki, "Trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi..." sözü, İzmir Alaşehir hattında her gün, pek çok insanımız için sağlık, eğitim, maişet uğrunda yaşanıyor.

Bu yazı 586 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum