Yazımın başlığı, çok sevdiğimiz eski Gördes türküsünden bir mısra. 2024 yılının temmuz ayında, elli yıl sonra ilçemizde bir araya geldiğimiz Gördes Ortaokulu mezunları buluşmamızda, bağlama üstadımız Ali Zeren gönüllerimizi şenlendiren müzik konserine bu türküyle başlamıştı...
“Bir incecik yolum da gider Gördes’e efem
Siğim siğim kanım damlar mor fese
Öldüğümü duyurmayın herkese efem
Dalgın uykulardan uyanamadım
Top zülüflü yarden ayrılamadım...”
Belediye başkanımız İbrahim Büke ile, ilçemizin kültür tarihine katkıda bulunacak çalışmaları, özellikle Eski Gördes’le ilgili ciddi çalışmalar yapan Vakıflar Şube Müdürlüğünden emekli, Manisa ve ilçelerine ait vakıfların bilgi hazinesi, bu alanın nadir kaynaklarından Nurullah Ertuğrul hocamın “Eski Gördes” adlı eserini görüşmek üzere 30 Nisan 2025 Çarşamba gününe randevulaşmıştık. Belediye başkanının önemli bir işi sebebiyle buluşma 7 Mayıs 2025 Çarşamba günü gerçekleşti.
Heyetimizde; Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği başkanı, emekli Yargıtay üyesi Ali Suat Ertosun, Eğitime Katkı Derneği yönetim kurulu üyesi, naht sanatçısı Hasan Kabadağ, Eğitime Katkı Derneği başkanı, MCBÜ Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Sami İlker ile araştırmacı-yazar ve tarih danışmanı Erkan Akbalık bulunuyordu.
Saat 09.00’daki randevumuza yetişmek için sabahın erken saatlerinde hareket ettik. Akhisar asfaltından ayrılıp Gördes’e doğru ilerlemeye başladığımızda, yol çalışmalarının durduğunu gördük. İçimiz burkuldu doğrusu. Yarım asırlık hikâyesi olan ve bir türlü tamamlanamayan yol, ilçemizin kaderi oldu adeta... Henüz çalışmanın başlamadığı bölümlerin durumu da içler acısı...
Yazımı hazırlarken Gördes Gazetesi internet sitesinde, geçen yıl çok güzel başlayan yol çalışması için, “Karayollarından Yol Açıklaması Bekliyoruz” başlıklı haberini okudum. (1) 2025 yılında bitirilmesi planlanan çalışmada, mayıs ayının ortasına gelindiği halde bir gelişme olmadığını ifade ediliyor. Yol hikâyemiz bitmeyecek galiba...
Görenez Ovası, Hanpaşa ve Pekmezci duraklarında yaşadığımız hatıralar, 1980’li yıllara kadar çilesini çektiğimiz, tozunu yuttuğumuz yollar, otobüslerimizin verdiği molalar, açlığımızı yatıştırdığımız sade yağlı ekmekler, küplerden içtiğimiz su ve ayranlar, taze çaylar ile bu hatıralara olan özlemimiz sohbetimizin öznesi olunca “yol hikâyemizi” bir süreliğine unutuyoruz.
Doğup büyüdüğümüz topraklara girerken her zamanki gibi heyecanlanıyorum. Çam ormanlarının arasından ilerleyip, güzel bahar bir gününde ilçemize “merhaba” diyoruz.
Çocukluğumuzda millî bayramları kutladığımız geniş tören alanını, Kaymakamlık ile paylaşan, iki katlı belediye binamıza girerek başkan İbrahim Büke’yi ziyaret ediyoruz. Arkadaşlarımız tebriklerini ve başarı dileklerini iletiyor.
Manisa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Çevre Derneği başkanı Ali Suat Ertosun, tarih miraslarımızla çok yakından ilgileniyor. Koruma, yaşatma ve tescil edilecek eserleri belirleme, gerektiğinde adlî ve idarî davalar açma konusunda çok büyük gayreti, hizmetleri var. Tarihi yapıların ve eserlerin hamisi konumunda.
İlçemiz mevcut yerine taşındığında, Yeni Şehir Cami Derneği tarafından 1950’li yılların başında yaptırılan Ulu Cami’nin “1.Sınıf Korunması Gereken Kültür Varlığı” özelliği bir süre önce (2016) kaldırılmıştı.(2) Ali Suat Ertosun bey, camimizin tekrar eski statüsüne kavuşması için yapılan çalışmaları, açılan idarî dava safahatını anlattı. İlçemizle ilgili çevre sorunları, su kaynakları, maden faaliyetlerinin olası tesirleri hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu.
Tarih miraslarımız, zamanın ruhunu ve değerlerini yansıtması, geleceğe taşıması bakımından çok önemli. Mezunu olduğumuz Gördes Ortaokulu binasını, ilçe hamamını bugünlere taşıyamadık. Dünyanın en fazla turist çeken ülkelerinden biri olan İspanya’ya yaptığımız gezide, tarihi dokunun nasıl korunduğunu, değer verildiğini gördüm, hayran kaldım.
Prof. Dr. Süleyman Sami İlker hocam da, Nurullah Ertuğrul beyin “Eski Gördes” isimli eseriyle ilgili bilgi verdi. Resmî veri ve kaynaklara dayalı, orijinal fotoğraflar kullanılarak oluşturulan eser başvuru ve kaynak kitap olma özelliği taşıyor. Konuyu değerlendireceklerini söyleyen İbrahim Büke’nin, Gördes’in tarih ve kültür hafızasına hakim olduğunu gördüm. Sosyal medya ve gazetelerden yapılan çalışmaları takip ediyor, insanlarımız için yapılan samimi gayretleri görüyoruz.
Belediyelerin arkalarında bırakacakları yegane miraslardan birisi de ilçemizle ilgili kitaplar, incelemeler, araştırmalar, film, video vb. kültürel eserler ve çalışmalardır. Her yıl, imkânlar çerçevesinde kitap ve benzeri çalışmalar seçici kurul marifetiyle değerlendirilerek kültür hayatımıza kazandırılmalı, eğitim gören çocuklarımız teşvik edilip özendirilmeli. Gençlerimiz, akademi dünyamızın değerli mensupları, bürokratlarımız ve edebiyatımızın kıymetli kalemleriyle buluşturulmalı, kendine güven duygusu ve motivasyonları geliştirilmeli.
Arkadaşlarımızla Ulu Cami’ye geçiyoruz. Çocukluk yıllarımızın en ihtişamlı camisine yaklaşınca; sıcak bir ağustos ayında merhum Cevdet Tunçay dedem için okutulan mevlidi ve Gülümser (İnce) halamın misafirlerimiz için yaptığı buz gibi çam fıstıklı şerbeti hatırlıyorum. Dışarıdan bakınca, kesme taştan yapılan duvarların güzelliği, kubbesi, içeride merhum Dr. Yümni Gediz’in yaptığı muhteşem ahşap kapı dikkatimizi çekiyor.
Çarşıdan geçerek, Gördes Kültür ve Doğa Derneği başkanı Emine Ataman Koç’la buluşmak üzere, aynı zamanda Gördes Gazetesi idarehanesi de olan İnceler Mobilya’ya gidiyoruz. Arkadaşlarımız, Emine hanımla tanışıyor, hoş ve güzel bir sohbet başlıyor. Aramızda, Manisa Anemon Dağcılık Spor Kulübü mensupları da var. Başkanlığını emekli MEB müfettişi Ömer Bülbül hocamın yaptığı bu kulüp, üyeleriyle beraber belirli aralıklarla ilçelerimiz başta olmak üzere kültür gezileri düzenliyor. Mayıs ayının sonuna doğru Gördes’e yapmayı planladıkları gezi ve doğa yürüyüşü parkuru üzerine değerlendirmeler yapıldı. İlçemizin tanıtılmasına katkıda bulunacak bu etkinliğe, Belediye başkanımız İbrahim Büke her türlü desteği vereceklerini belirtti.
Emine Ataman Koç rehberliğinde muhtemel yürüyüş güzergâhlarından birisine, eski yolu takip ederek Kıranköy’e hareket ediyoruz. Ormanın içinde ilerlemek, yeşilin binbir tonunu görmek, kuş seslerinde baharı yakalamak ve tabiatı dinlemek hepimize iyi geliyor... Arkadaşlarımız yürüyüş için, mesafeyi ve yol şartlarını uygun buluyor...
Daha önce de birkaç defa gittiğim anıt çınar ağacının olduğu vadiye götürüyor bizi Emine Hanım. Yaklaşık 850 yaşındaki çınar ağacı tescillenmiş. Yarılmış gövdesi daha fazla zarar görmesin diye tel örgüyle korumaya alınmış.
Tarihi içinde barındıran, gölgesindekilere kol kanat geren ulu çınar, gördüğünüzde bir kez daha bakma arzusu duyduğunuz köy/çoban çeşmesi ile karşı karşıya... Anıt çınarla çeşmeyi, dede ve genç torununa benzetiyorum... Kim bilir neler anlatıyorlardır birbirlerine...
Emine hanım, yaptırdığı çeşmenin görünen yüzlerini, doğayla uyumlu renkleri kullanarak harika desenlerle bezeyip, önüne faklı meyve fidanları dikmiş. Büyüsün, serpilsin, meyveye dursun da kurt-kuş, gelen geçen yesin diye...
Geleneksel Kıranköy Uçurtma Şenliği’nin yapıldığı tepeye çıktığımızda, etrafı seyretmek, esen rüzgârı bedenimizde hissetmek büyük bir zevk veriyor bize.
Köyün dar sokaklarından geçerken şahit olduğumuz sakinlik ve dinginlik, birbirlerine yaslanmış birkaç katlı evler, onları tamamlayan fırınlar, sebze fideleri için hazırlanan bahçeler birkaç saatliğine huzur atmosferine götürüyor bizi. Büyük şehrin karmaşasından sonra gördüğümüz bu masumiyet ve tabiilik, içtenlik rahatlatıyor insanı.
Gördes’e döndüğümüzde, Emine hanımın 101 Evler semtindeki ikâmetgânı da görüyor, ön yüzü klasik halı desenleriyle süslenmiş evinin bahçesini geziyor, eşi İbrahim Koç’a merhaba deyip vedalaşıyoruz.
Süleyman Sami İlker hocamın evinde vereceğimiz yarım saatlik mola için mahallemize gidiyoruz. Geçerken Mustafa Zeybek amcanın evinin köşesindeki dibek taşı gözüme çarpıyor. Kaldırıma yapılan dolgular yüzünden neredeyse kaybolup gitmiş... Dikkatli bakmayınca göremiyorsunuz bile. Yeni Gördes kadar yaşlı bu dibek taşını bir kaide üstüne alıp, iki paragraflık açıklama notuyla geleceğe taşıyıp korusak ne güzel olur... İlçemizde bu dibek taşlarından kaç tane kaldı bilmiyorum...
Çocukluğumuzda buğdayı döven büyüklerimizin yaptığı bu işi meraklı meraklı seyreder, buğdayı suyla tavlamaları, dibek taşının kenarındaki buğday kabuklarını üfleyip temizlemeleri, tokmağın dibekle buluştuğu anda çıkardıkları “...hıııh” sesi dikkatimizi çekerdi.
Biz Nakıpağa Mahallesi’nin çocuklarıyız. Şen şakrak güzel günleri hatırlarken, arkadaşlarımızın isimleri hafızamdan geçiyor bir bir.. Celal, Hüseyin, Ahmet, Nami, Mehmet, Hicran, Fatma, Servet, Selami, Yusuf, Veysel...
Mahallemizi geride bırakırken yeni rotamız Kalemoğlu Köyü yakınlarındaki Meta Nikel Kobalt A.Ş.’nin maden sahası oluyor. Kurulduğu tarihten beri faaliyetleri hakkındaki haberleri gazete ve sosyal medyadan takip ettiğim şirketin tesisini ve maden alanını, işlenmiş koyu renkli toprak tepelerini, büyük bir alana yapılan atık havuzunu görüyoruz. Umarım, toprağımızda ve su havzalarımızda atıklarla ilgili hayatî bir sıkıntı yaşanmaz. Kısa bir süre önce faaliyetlerine ara veren işletme, çalışan 700 işçiye, ücretsiz izin ya da iş sözleşmelerini feshederek ayrılma seçeneği sunmuş. (3)
Hepimiz huzurluyuz... Güzel bir mayıs gününe sığdırdığımız bahar tadında ziyaretlerin ve hatıraların heyecanıyla Manisa’ya dönüyoruz...
1- https://www.gazetegordes.com/karayollarindan-yol-aciklamasi-bekliyoruz/3736/
2- https://www.gazetegordes.com/gordes-halkinin-dikkatine-ulu-cami-kultur-varligi-degilmis/1057/
3- https://www.gazetegordes.com/meta-nikel-isci-cikartiyor/3534/
YORUMLAR