Reklam
Reklam
İsmail AYBEY

İsmail AYBEY

ismailaybey45@gmail.com

Aşkta Üçüncü Şahıslara Yer Yoktur!

12 Ekim 2020 - 11:26

Türk Edebiyatının 'Yedi Güzel Adam'ını anlatan dizinin bir sahnesinde, Rasim Özdenören'e hocası soruyor: Sen Attila İlhan'ın 'Üçüncü Şahsın Şiiri'ni bilir misin? 'Bilirim' diyor o da. Oku o zaman diyor hocası. Başlıyor okumaya:
 'Gözlerin gözlerime değincefelâketim olurdu ağlardımbeni sevmiyordun bilirdimbir sevdiğin vardı duyardımçöp gibi bir oğlan ipincehayırsızın biriydi fikrimcene vakit karşımda görsemöldüreceğimden korkardımfelâketim olurdu ağlardım'' 
               Sonra hocası, 'Burada üçüncü şahıs kim?' diye soruyor. Şiirde bahsedilen çöp
oğlan mı, şair mi? Rasim Özdenören de 'şair' diyor. Hocası da, 'Demek ki neymiş, aşk dışarıdan müdahale kabul etmezmiş. Aşk da üçüncü şahıslara yer yok.' diyor.
               ***
               Edebiyat tarihine baktığımız zaman, karşılıksız aşk şiirlerinin ne kadar fazla olduğunu görürüz. Sezai Karakoç'un Mona Roza şiiri, Abdurrahim Karakoç'un Mihriban'ı. Nihal Atsız'ın Geri Gelen Mektub'u ve akla gelmeyen niceleri'
               Belki yaşanmışlıktan olsa gerek, bu şiirler yürek yakar, kalbi deler geçer. Her okuyanda derin duygular bırakır. Şairler yaşadığı acıları, hatta yaşamadıklarını bile iyi yansıtır okuyucuya.
               Attila İlhan'ın 'Üçüncü Şahsın Şiiri'nde geçen, sevdiği kadının başka bir erkeği sevmesine duyduğu nefreti anlatan, 'ne vakit karşımda görsem, öldüreceğimden korkardım' diyecek kadar yaşadığı aşk var mıdır?
               Attilla İlhan, Yağmur Kaçamağı adlı şiir kitabında, Üçüncü Şahsın Şiiri ile ilgili yaptığı açıklamada şunları yazıyor:
               'O yıllarda, Maçka dolaylarında n. adında bir kız yaşardı. İnce, tüy gibi, kısacık saçlı, son derece modern bir kız. Yanılmıyorsam Güzel Sanatlar Akademisine gidiyordu. Tesadüf bu ya, Marsilya yolculuklarımdan birinde, aynı vapurdaydık. Napoli'ye kadar beraber gittik. O, orada indi. Bir türlü yaklaşmak fırsatını bulamadım. Ne yalan söylemeli, bu siluet beni çok etkilemiştir. Siluet diyorum çünkü kişi olarak onu tanımadım; ama galiba uzaktan ‘sevdim'. Üçüncü Şahsın Şiiri bunun kanıtıdır.'
               Görüldüğü gibi şair, 'hele seni kollarına aldı mı, felaketim olurdu ağlardım' diyecek kadar bir aşk hikayesi yaşayarak yazmamış bu şiiri. Hatta gördüğü kızın sevgilisinin olup olmadığını bile bilmiyor. Peki sevdiği kızın yanında gördüğü erkeği öldüreceğinden korkacak kadar nefret etmesi neyin nesidir? Bu da şairin hayal gücünün zenginliğidir.
               Cemal Süreya'nın 'Sizin Hiç Babanız Öldü Mü?' şiirini hatırlarsınız: 'Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum'' diye yürek yakan, babası hayatta olmayanların yüreğini dağlayan şiiri yazdığında babasının yaşıyor olduğunu biliyor muydunuz?
               Bir olayı yaşamışçasına yansıtabilmek, şairin başarısıdır. Bu şiirde de Attila İlhan bunu çok iyi yansıtmıştır.
               Söz fazla uzatmanın bir gereği yoktur sevgili okur. Aşkta seven vardır bir de sevilen. Platonik aşkların, uğruna şiirler yazılan karşılıksız aşkların ne yazana ne yazılana faydası vardır. Hocanın dediği gibi aşkta üçüncü kişilere yer yoktur.
               Şiirin devamıyla bitirelim yazımızı. Sağlıcakla kalın.
 
'ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
 
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım.'

Bu yazı 16268 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum