Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

ssamiilker@gmail.com

"Su Hayrı Yapın Yavrum"

21 Ağustos 2022 - 18:11 - Güncelleme: 21 Ağustos 2022 - 18:14

Telefonuma, bir arkadaşını gezdirmek üzere götürdüğü gölette çektirdikleri resimlerini göndermiş. "Beni de oraya götürür müsün" diye not yazdım karşılık olarak. Birkaç saat sonra telefon etti. Çarşıdaki Engelliler Derneğinin bulunduğu parkta çay içelim, gelir misin abi, dedi. Ben de hay hay dedim. Yarım saat sonra buluştuk Ali'yle.
Söze, “Bugün Engelliler Derneği başkanıysam, bu şehire bir şeyler yapabildiysem bunu size, Gazeteci Ahmet ile Halıcı Mehmet ağabeylere borçluyum” dedi. Tabii ki şaşırdım. “Estağfurullah hayırdır, ne yapmışım ben” dedim. “Bana ortaokulda okurken şu kitabı vermiştiniz tarlada. Kayınbabanızın tarlasının yanında, biz de tütün yapıyorduk. Siz de üniversitede idiniz. O kitabı okudum, hayatımda bir dönüm noktası oldu.” Kitabın adını söyleyince, hemen hatırladım. Kültür Bakanlığı yayınları içinde çıkan, Ünver Oral'a ait bir çocuk/genç romanıydı. Bir çırpıda kitabı özetleyiverdi. Ben konusunu hatırlamıyordum, unutmuşum. Konu ilginçmiş gerçekten ve çok etkilenmiş. Ondan sonra şu şu şu kitapları da okudum, diyor Ali. 1970'lı yılardan söz ediyoruz.
Bayram ya da yaz tatiline gelirken, cebimdeki paranın çoğuna Kültür Bakanlığının zaten ucuz olan, bir de öğrenci ve öğretmenlere ilâve indirim yapılan kitaplarından çokca alır, memleketimde arkadaşlarıma, isteyenlere aldığım fiyattan verirdim. Harcadığım para bana döner, arkadaşlarım da ucuz ve güzel kitaplara sahip olmuş olurlardı.
Ali sözüne heyecanla, istekle devam ediyor: “Liseyi bitirdim, iş arıyorum, gazeteci Ahmet ağabeye gittim. O da, İstanbul'da öğrenci henüz, tatile gelmiş. Bana, gel Mehmet ağabeye gidelim, belki sana iş verebilir, dedi. Gittik. O yıllarda, el dokuması halı imalatı halâ güçlü Gördes'te. Mehmet ağabey, gel hemen işe başla dedi. Kök boya ile halı ipi boyama, halı yıkama, kırkma, temizleme. Her türlüsünden halı işi yani. Tam yirmibeş yıl. Sigortalı.”
Bir kız evlâdı engelli olduğundan, ilçedeki Engelliler Derneği kurucularından ve o zamandan beri de başkanı. Birçok ciddi projeye imza atarak, il düzeyinde en başarılı derneklerden biri olmuşlar. Özellikle proje ve dernek ilişkilerinde ilçe kaymakamıyla bile çözüm için sözünü fikrini çekinmeden söyleyen, ikna için uğraşan bir kişilik. Halen otuza yakın engelli insanın, bu dernek aracılığı ile iş sahibi olduklarını öğreniyorum kendisinden.
Yıl 2008. İşyerinde halıcı Mehmet ağabeye, köyleri -1907'de Yunt dağlarından gelen yörüklerce kurulmuş- Karayağcı yolunda, birleşen iki derenin üzerine bir set yapılsa, ne güzel gölet olur, der. Onun teşviki ile hemen DSİ'ye bir mektup yazar Ali. Birkaç ay sonra bir telefon alır. Arayan DSİ'den bir mühendistir. Oradaysanız yarın Gördes'e geleceğiz, bize rehberlik eder misiniz, şeklindedir söylenen. O da kabul eder.
Gel zaman git zaman. Mektup projeye dönüşür. Biraz gecikse de tamamlanıp su tutar. İçine sazan yavruları bırakılır. Üçbin dönüm sulanacak araziye borular döşenir. Geçen yılki büyük orman yangınında, bu göletten dört yangın helikopterinin iki dakikada bir, seri su alışlarıyla, yangın söndürülür. Gölete, gerekçesini yazarak "Ali Demir" adının verilmesini talep eden dilekçeme, DSİ'den buraya "Karayağcı göleti" adını verdiklerini, ilke olarak şahıs adı verilmediğini ifade eden bir cevap aldım geçmiş yıllarda. Ama benim gönlümdeki adı, talep ettiğim şekildedir.
Ali, ninesinin (babaanne/ebe) "Çeşme yaptırın, kuyu kazdırın, su hayrı yapın yavrum" deyişini ve sözünü hiç unutmadığını da ifade ediyor sohbetin sonlarında. Tarlaların sulanacak olması, yangın söndürme suyu, hatta avlanan üç dört kiloluk sazan balıkları. İçimden, tohum saç, karşılığı güzel söz ve mutluluk olarak yarım asır sonra gelsin, diyorum.

Bu yazı 594 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum