Reklam
Reklam
Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER

ssamiilker@gmail.com

Gençlerle İlginç Bir Diyalog

11 Mart 2022 - 14:41

Kar kış sebebiyle uçuşlar iptal oldu. Trabzon'daki Göz toplantısı Nisan sonuna ertelendi. Bu bir fırsattır deyip, aldığım iki günlük izni iptal ettirmedim. Fen Edebiyatta gençlerle "Hasta Etmeyen Beslenme" sohbetinden sonra, İzmir'deki oğlumun işyerine 7 (yedi) yıl sonra ilk kez gitmeye (gidebilmeye) karar veriyorum. Muradiye yerleşkemizin içinde gençler el kaldırıyor, bizi alır mısınız, diye. Yavaşlayıp soruyorum, nereye? İzmir, cevabı üzerine, buyurun diyor, kemerleri bağlatıyorum.
Biri uzun saç ve sakalıyla bir Sanat tarihi öğrencisi; diğeri, makina mühendisliği öğrencisi. İkisinin adı da Ali. Sanat tarihi okuyan Ali konuşkan. Benim memleketimi, işimi merak ediyor. Cevaplıyorum.
      Menemen'e doğru ilerlerken buralar Pozantı yoluna çok benziyor sözünden sonra Adanalı olduğunu öğreniyorum. Adana doğma büyümeliyim ama, Türk değilim diyor. İlgimi çekiyor, ama ne yorum yapabilirim ki. Dedeleri Almanmış. 1.Dünya savaşında savaştan kaçarak Anadolu'ya gelmişler. Burası (biz) da savaşa katılınca kalmışlar Adana'da. Adları Türkçe, dinleri İslâm olmuş falan vs. İlginç tabii ki. Olabilir diyorum.
      Siz hiç yurt dışında bulundunuz mu, diyor. Kısa sürelerle İngiltere bulundum, diyorum. Tahmin ettim zaten. Kılık kıyafetiniz, konuşma ve davranışınızla, bir İngiliz beyefendisine benziyorsunuz. Yutkunuyorum. Ama ben bir Türküm. Evet, tabii ki diyor.
Herhalde kast ettiğiniz "medeniyet, medenilik olmalı" diyorum. Evet, evet diyor genç Sanat tarihi öğrencisi. Biliyor olmalısınız; medine şehir, medenilik/medeniyet şehirli olmak, şehir kültürü demek. Şehirde bir arada yaşayan insanların ölçüleri, kuralları olur. Bunları bilmek ve uygulamak da medenilik. Kibar da bir insan Ali. Evet evet, unuttuğum bir konuyu hatırlamış oldum, diyor.
      Sohbet böyle devam ederken, Karşıyaka'ya doğru radyoyu açmak aklıma geliyor. TRT Türkü. Kısa haberlerden sonra, bir güzel türkü. Türküleri severim diyorum. Ali de ben de severim deyip, son türkünün hikâyesi ile ilgili tarihi bir hatırayı bir çırpıda anlatıveriyor. Yine şaşırıyorum. Alman dedenin torunları Türkleşmiş, türkülerin hikâyesini bile öğrenmişler.
     İlk arabama bindiklerinde, size inerken kitap hediye edeyim demiştim. Çok seviniriz, okumayı da severiz demişlerdi Aliler. Sahile yürünerek varılacak bir yerde arabamı durdurdum. Arabamdaki Altıncı Koğuş (Çehov), bir hikâye kitabı (O.Çeviksoy),  Türkçe Reçete (Ö.Seyfettin) ile Cemile (C.Aytmatov) kitaplarından birer tane ikisine de uzatınca, ikisi de pek sevindiler. Arka koltukta oturan, yol boyunca hiç konuşmayan mühendis adayı Ali'nin bile gözleri parlıyordu. Kitabın birinin ilk sayfasını açmış, imzalamamı istiyor. İkisine de, birer kitabı küçük not yazarak imzalıyorum.
Tıp fakültesine uğrarsanız, daha başka kitaplar da hediye ederim diyorum. Konuşkan Ali, mutlaka geleceğim. Ben iyiliği karşılıksız bırakmam, diyor. İyilikler karşılıksız olmalı Ali. Aksi, ticaret olur. Beklerim, deyip vedalaşıyoruz. Gezmek için geldikleri İzmir sokaklarından sahile doğru gözden kayboluyorlar.

Bu yazı 915 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum