Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının önemli akımlarından Hicarcıların son temsilcilerinden Yavuz Bülent Bakiler’i 28 Eyül 2025 tarihinde ebediyete uğurladık. Kendisi hem şair hem yazar hem avukat hem siyasetçi hem kültür adamı hem de bürokrat olan çok yönlü bir şahsiyetti. Entellektüel bir yazar olarak dil ve kültür meseleleri üzerine çok yoğunlaşmış ve orijinal tespitler yapmıştır.
Aslen Azerbaycan göçmeni bir ailenin çocuğu olan Yavuz Bülent Bâkiler 23 Nisan 1936 tarihinde Sivas’ta doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Sivas, Gaziantep ve Malatya'da tamamladı. 1960 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra kısa bir süre Yeni İstanbul gazetesinde çalıştı. TRT Ankara Radyosu Merkez Program Dairesi Başkanlığı'nda raportör olarak çalışırken çeşitli kültür programları hazırladı ve sundu.
1969-1975 yılları arasında Sivas'ta avukatlık yaptı. 1975-1976 yılları arasında Başbakanlık Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı'nda hukuk müşavirliği yapan ve 1976-1979 yılları arasında Ankara Televizyonu'nda çalıştıktan sonra 1979-1980 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görevlendirildi. 12 Eylül Darbesi'nin ardından müşavir kadrosuna atandı ve 1992'ye kadar bu bakanlıktaki hizmetini sürdürdü. İki yıl da Başbakanlık müşaviri olarak görev yaptıktan sonra 1994'te emekli oldu. Çeşitli gazate ve dergilerde edebî, eleştirel, kültürel, siyasî ve fikrî yazılar kalem aldı. Onun ilk şiirlerinde kendini gösteren halk şiiri özellikleri vardır. Yine yazdığı ilk şiirlerinde Sivas’a duyduğu sevgi ve sahiplenme ön plana çıkmakla birlikte, ana baba sevgisi, aşk, gurbet ve ölüm temaları da vardır.
Yavuz Bülent Bakiler’in şiirinde aşk; hasret ve edep kavramları ile birleşir. Onun anlattığı aşk, Divan şiiri geleneğinin aşk temsilini andırdığı söylenebilir. 1953 yılında lise ikinci sınıftayken kendisinin çıkardığı Malatya Lisesi dergisinde Sır isimli şiiri çıkar. Aynı yıllarda Türk Sanatı adlı dergide de şiirlerini yayımlayan Bakiler, ulusal edebiyat camiasına da girişmiş olur. Yüksek tahsili esnasında Ankara’daki sanat hayatına dâhil olan Bakiler, ilk şiir kitabı olan Yalnızlık’ı 1962 yılında bastırır. Bu şiir kitabında sevgi, özlem, hasret, kahramanlık, dini ve Turan ülküsü, temaları dikkatleri çeker. Bu eserde taşralı bir Türk gencinin büyük şehirlerdeki yalnızlık hisleri hâkimdir. 1963 yılından sonra kaleme aldığı şiirleri ise 1973 yılında Hisar Yayınları arasında çıkan Duvak adlı şiir kitabında yer alır. Bu şiir kitabında sosyal ve toplumsal meseleler tematik yapıda ön plandadır. . Üçüncü şiir kitabı olan Seninle 1987’de Türk Edebiyatı Vakfı yayınlarından çıkar. Bakiler, bütün şiirlerini ise Harman isimli eserinde toplamıştır.
Şiirde şekilden ziyade muhteva ve öze bağlı kalan Bakiler, hem hece vezninde hem de serbest vezinde şiirler yazmıştır. Onun şiirlerindeki duyuşları, bir bakıma onun dünyayı algılama biçimini yansıtır. Dışa dönük bir kişiliğe sahip olan şair, toplumun bizatihi kendisini önemser. Topluma dönük sanat telakkisini benimser. Anadolu Türklüğünü önceleyen Bakiler, Anadolu kültürünü kendi sanatına en büyük kaynak teşkil edici bir nüve olarak algılamıştır. Şehir–köy arasındaki kültürel farkı bir sanatkâr kaygısıyla gözlemleyen Bakiler, taşranın günlük yaşamına, sosyo-ekonomik zorluklarına dair şiirler de yazmıştır.
İslâm dinine olan aidiyetini kültürel fonla beslemiştir. Kısa süreli seyahatleriyle kendisini Türk dünyasına açan Bakiler, Türk kültür coğrafyasının şümullü dünyasında kendini konumlar. Çocukluk yıllarında okuduğu Büyük Doğu dergileri sebebiyle Necip Fazıl’dan oldukça etkilenir. Ayrıca Arif Nihat Asya ile yaptığı şiir istişareleri ve Asya’nın şiirleri, onun şiirine yön vermiştir.
Yavuz Bülent Bakiler’in içinde bulunduğu edebi topluluk “Hisarcılar” olarak anılır. Orhan Veli ve arkadaşlarının 1940 sonrası başlattığı Garip akımına karşı çıkan bir grup şair, şiirlerini Çınaraltı Dergisi‘nde yayımladılar. Daha sonra 1950 yılında çıkmaya başlayan Hisardergisi etrafında toplandılar. Bu nedenle topluluğun adı Hicarcılar olarak anılmaya başlandı.
Hisarcıların ana özelliği hece ölçüsüne ve edebiyatın klasik değerlerine sıcak bakmasıdır. Garip şiirine ilk tepkiyi ortaya koyan bu topluluğa göre başka ulusları taklit ederek ulusal bir sanat oluşturulamaz. Yeni bir sanat oluşturmak için mutlaka eskisini reddetmek gerekmez. Yenilik eskisinin içinden doğmalıdır. Sanat ideolojinin baskısı altında olmamalı, belli bir dünya görüşünün propagandasını yapmamalıdır. Şiir dili öztürkçeci ve tasfiyeci olmamalıdır. Yaşayan dil kullanılmalıdır. Bu düşünceleri ile Hisar şairlerini Memleketçi şiirin takipçisi olarak değerlendirilebiliriz. Geleneği reddeden Garip Akımına ve ideolojik şiire yönelen Nazım Hikmet‘e karşı çıkmışlardır.
Milliyetçi ve muhafazakar bir dünya görüşüne sahip olan Yavuz Bülent Bakiler, günümüz tabiriyle yerli ve milli bir şairdir. Edebiyatımızda sade bir dil ile de ne kadar güzel, imgeli ve sanatlı şiirler yazılabileceğini bize göstermiştir. Geçtiğimz aylarda vefat eden büyük yazar ve şair Yavuz Bülent Bakiler’e Rabbimden rahmet ailesine, sevenler ve edebiyat camiasına baş sağlığı diliyorum. Bakiler’den miras olarak bize kelimelerle kurduğu köprüler, şiirlerinde sakladığı sevdalar ve Türk dünyasına duyduğu derin aşk kaldı diyebiliriz vesselam.


YORUMLAR