Eylül ayı geldi, yaz tatili bitti öğrenciler ve öğretmenler için. Okul başladı yani. Ben okula her gün yürüyerek gidiyorum. Yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Otobüsle gitsem hemen hemen bu kadar süre içinde okula ulaşırım galiba. Çünkü durağa çıkacaksın, otobüsü bekleyeceksin, sanırım sabah trafiğiyle birlikte yaklaşık 10-15 dakika içinde okula geleceğim. Sonuçta yürüsem de otobüse binsem de süre değişmeyecek. En fazla 5 dakikalık bir fark olur. Bir ara kemiklerimde ağrılar olmuştu. O zamanlar doktora gittiğimde, Doktor,“Hoca Hanım ya spor yapın ya da düzenli yürüyün.” demişti. İşte biraz da bu yüzden her gün okula yürüyerek gidip geliyorum.
Yürümek gerçekten çok güzel bir eylem. İnsanı rahatlatıyor. Ben yürürken bir şeyler düşünüyorum, kafama taktığım bir konu varsa çözümler buluyorum. Ve her sabah işlerine giden insanları, okullarına giden küçük, büyük öğrencileri, otomobilleri, bisikletlileri, sabah yiyecek arayan kedileri, hâlâ uyuyan köpekleri, yeni açmış çiçekleri, sokakları temizleyen görevlileri ve daha birçok şeyi görüyorum. Tanıdıklarımla selamlaşıyorum, iyi dileklerde bulunuyorum. Geçen yıl işte böyle gidip gelirken, yani sabah okula giderken hiç tanımadığım biriyle selamlaşmaya daha sonra da ayaküstü birkaç cümle konuşmaya başladık. Yolumun üzerinde okul servisi bekleyen bir kız çocuğuna eşlik ediyordu selamlaştığım kişi. Kızın annesi diye düşünmüştüm ama değilmiş. Vaktiyle yani kız küçükken anne baba çalıştığı için kıza bakmış. Şimdi kız ilkokula gidiyor. Kıza bakmıyor ama sabahları okula geçiriyor. Hem de her sabah. Ne güzel bir davranış! Bizim kadınla selamlaşma sebebimiz tabii ki bu değil. Servis bekledikleri noktada, her sabah kedilere mama getirip onları doyurmasıydı. Kediler o kadar alışmıştı ki kadına, geldiklerinde hepsi toplaşıyor, mamalarının servis edilmesini bekliyor, bacakları arasında dolanıyorlardı. Kadın sevgi dolu sözlerle servis gelinceye kadar hem kedileri besliyor hem kıza eşlik ediyordu. İşte bizim selamlaşıp konuşmamız böyle başladı. İsim falan öğrenme yok. “Günaydın!” ile başlayan selamlaşmalar “Kediler çok tatlı, size alıştı, dün yoktunuz sizi bekledi kediler, iyi günler, bu sabah hava biraz soğudu, bak bu kara kedi çok sırnaşık, sarı olan ise çok açıkgöz…” gibi konuşmalar… Her sabah kendiliğinden başlayan olağan doğallıkla devam eden konuşmalar…
Bu yıl maalesef görmüyorum onları. Sanırım kızın okulu bitti ya da okula servisle gitmiyor artık. Ben, her sabah onları gördüğümde mutlu oluyordum. Birbirimizi hiç tanımıyorduk ama aynı toplumun bir parçasıydık ve birbirimize selam vermekten korkmuyorduk. Henüz yeni başladı okul, evet ama bu yıl sanki sokaklar daha sessiz ve daha bir ilgisiz. Kimse kimseye bakmıyor. Biri yere düşse bile kimse bakmıyor, ilgilenmiyor. Herkes korkuyor başına bir şey gelecek diye. Önceden biz toplum olarak hiç böyle değildik. Birbirimize güvenirdik. Herkes birbirine sevgiyle bakar, selam vermese bile tebessüm ederdi. Bilmiyorum, belki de bana öyle geliyor. Hâlbuki toplum dediğimiz birbirimize dokunabildiğimiz, birbirimizi fark ettiğimiz sürece anlamlıdır. Duyarlılık, var olduğumuzu görmekle başlar. Bu anlattığım bazılarına tuhaf gelebilir. Ne yani hiç tanımadığımız kişilerle neden selamlaşıp konuşacağız, ne gerek var diye. Üstelik ortalıkta kötü insanlar o kadar çok ki ben nereden bilebilirim iyi bir insan mı yoksa kötü mü? Evet, böyle düşünülebilir ama toplum olarak birbirimizi görmeliyiz. Artık insanlar birbirlerinden çok uzaklaştı. Göz göze gelmek sanki sorumluluk yükleyecekmiş gibi kaçınılan bir eylem olmuş. Oysa insanın insana ihtiyacı vardır. Birbirimizi dinlemeye, anlamaya, elimizden geleni yapmaya ihtiyacımız var hatta olmalı. Toplum olarak belki de yeniden başlamalıyız. Bir selamla, bir tebessümle… Sokakta düşeni kaldırarak, zorda olanı fark ederek, yardım ederek, bir başkasının acısını kalbimizde duyarak. Hiçbir şey olmasa bile birbirimize dostça bakabilmeliyiz. Çünkü toplum yalnız aynı dili konuşmakla değil aynı duyguları hissetmekle oluşur.
Ve işte belki toplum olarak birbirimizi anlamamız, birbirimize yeniden baktığımız gün başlayacak. Kim bilir?
YORUMLAR