Reklamı Geç
Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-20

08 Eylül 2023 - 17:38 - Güncelleme: 08 Eylül 2023 - 17:39

SINAV MARATONU
Maliye Meslek Lisesi’nin Sözlü Sınavı ve Babamla Karşılaşma
Maliye Meslek Lisesinin sözlü sınava gitmek için gerekli hazırlıklarımı yaptım. Birkaç gün sonra tekrar Gördes’ten Akhisar’a oradan da Otobüsle Ankara’ya hareket ettim. Sınavdan bir gün önceden Ankara’ya vardım. Maliye Meslek Lisesini buldum. Maliye okulu Ulus Meydanının yanındaydı. Çünkü sınav orada yapılacaktı. Okula yakın bir yerde otel bulup orada konakladım. Gördes’ten sınava gelen bir sınıf arkadaşım da yoktu.
 Sınav sabahı kalktım. Giyinip Ulus’ta bulunan Maliye Meslek Lisesi’nin olduğu yere gittim. Fen lisesi sınavına kahvaltı yapmadan girmiş ve sınav esnasında baygınlık geçirdiğimi daha önce anlatmıştım. Bundan dolayı sınava aç karnına girmenin ağır bedelini yaşayarak öğrenmiş olduğumdan, sınav öncesi kahvaltımı yapmayı ihmal etmiyordum.  Bir börekçiden aldığım böreği hem yiyor hem de okulun önünde ileri geri yürüyor ve sözlü sınavın nasıl olacağı konusunda hayal kuruyordum. Sorulacak soruların bildiğim yerlerden gelmesini arzu ediyordum. Ben bu düşünceler içinde iken birden babamı karşımda gördüm. O an kendi kendime ben rüya mı görüyorum acaba diye bir tereddüt geçirdim. Babamın köyde işlerin başında olması gerekirken Ankara Ulus Meydanında benim karşımda duruyor olması beni çok şaşırttı. Bu şaşkınlık içinde birbirimize sarıldık. Ne olduğunu sordum.
- Oğlum, sen Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi sınavını kazanmışsın. Onun için geldim.
-  Çok sevindim baba
– Kadastro Lisesinin ikinci sınavı olmadığından bir hafta içinde kefalet senedini tamamlayıp oraya senin kaydını yaptırmamız gerekiyormuş. Zaman kaybetmeden oraya gitmeliyiz.
- O zaman ben Maliye Lisesi sınav komisyonuna gidip haber vereyim.
- Tamam oğlum, ben seni burada bekliyeyim.
Ben babamdan ayrılarak sınavın yapıldığı binaya gidip, sınav komisyonuna durumu anlatarak sınava girmeyeceğimi bildirdim.  Oradan ayrıldım. Babamla buluştum.
 Kadastro Lisesine Gidiş
Babamla birlikte, Ulus’tan Tapu ve kadastro Lisesi’nin bulunduğu Demirtepe’ye gitmek için  Kızılay’a giden otobüse binip yola çıktık. Otobüste babamla konuşmaya devam ettim.
– Baba Kadastro Lisesi haberi ne zaman geldi?
Sen Ankara’ya yola çıktığın gün Kadastro Lisesi Müdürlüğü’nden bir yazı geldi.
Sonra ne yaptın?
–  Biliyorsun benim okumam seri değil yazıları zor okuyorum. Kendim okusam bazı kavramları bilmediğim için mektubun içeriğinin ne olduğunu anlayamam ve yanlış hareket edebilirim diye düşündüm. Böyle bir duruma düşmemek için en doğru kararı, orta okul müdürü bana söyleyebilir diye onun makamına gittim ve Kadastro Lisesinden gelen yazıyı Müdür Ahmet Kaya Uzer’e takdim ettim. Müdür bey yazıyı aldı okudu ve bana:
 Mustafa amca, tebrik ederim oğlun Tapu ve Kadastro Meslek Lisesini kazanmış. Bir hafta içinde kefalet senedini yaptırıp çocuğun okula kaydedilmesi gerekiyormuş. Zaten İbrahim orta okulu iftihara geçerek diplomasını alan çalışkan terbiyeli öğrencilerimizden biriydi. Çocuk nerede?
Çocuk, Maliye Meslek Lisesi’nin sözlü sınavına girmek için Ankara’ya gitti. “Dedim ve aramızda şu konuşma geçti”:
–  Mustafa amca, sen zaman kaybetme hemen yarın yola çık Çocuğu bul ve kaydını Kadastro Lisesine yaptırt.
 – Peki müdür bey. Teşekkür ederim. Sağ olun
 Mustafa amca sana şimdiden hayırlı yolculuk. İbrahim’e benden selam söyle
Peki müdür bey,
Diyerek oradan ayrıldım.
Eve gelir gelmez hemen ertesi gün yola çıkacak şekilde hazırlıklarımı tamamladım. Para bulup buluşturdum.
 – sonra ne yaptın baba?
Ertesi gün gün boyu yolda geçti. Akşam saatlerinde Ankara’ya geldim. Konaklamak için Ulus civarında bir otele girdim ve görevlilere bu gece otelinizde kalmak istiyorum yeriniz var mı? dedim. Görevli beni tepeden tırnağa süzdükten sonra “Amca bu otel lüks bir oteldir ve pahalıdır. Bu kadar pahalı bir otelde kalmana gerek yok. Sana uygun daha ucuz oteller var onlardan birinde kalabilirsin” dedi. Ben de kendilerine teşekkür ederek oradan ayrıldım başka bir otel bulup orada kaldım. Sabahleyin kalkıp buluştuğumuz yere geldim.
 – Baba çok teşekkür ederim. Benim için birçok zahmetlere katlanmışsın. Senin hakkını ödeyemem.
– Ne zahmeti oğlum? Sen buralarda sınavları kazanacaksın da ben biraz yol kahrı çeksem ne olur? Hepsi senin için helal olsun.
 – Çok sağ ol baba.
Bu esnada da otobüs Kızılay Meydanı’na gelmişti.
Tapu Kadastro Meslek Lisesi Müdürü ile Görüşme
Burada otobüsten indik. Kadastro Lisesi’nin yerini sora sora yolumuza devam ettik. Nihayet Demirtepe’de bulunan Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi’ni bize gösterdiler. Babamla birlikte, o tarihte Afganistan büyükelçiliğinin karşısında yer alan birisi silindirik diğeri düzgün çokgen tasarımlı sarı renge boyalı iki kulesi olan okulun yol seviyesindeki giriş kapısına geldik. Afganistan Konsolosluğu ve Tapu Kadastro Meslek Lisesi arasından gelişli gidişli Kızılay meydanına doğru bir yol geçiyordu. Yine bu yolu dik yönde kesen başka bir yol okul duvarı boyunca devam ediyordu. Yani okul bahçesinin iki duvarı iki ana yola dayanıyordu. Okulun bahçesi yüksek duvarlarla çevrilmiş ve duvarlar yollara dayanıyordu. Yol seviyesindeki giriş kapısından yaklaşık 2m yukarıdaki okul bahçesinin düzlüğüne merdivenle çıktık. Bahçede genişçe bir gölgelik oluşturan kamelya bulunmaktaydı. Okulun dar bir bahçesi vardı. Zemin betondu. Bu bahçede, üç yıl boyunca ölçü aletlerinin kullanılması, beden eğitimi, teneffüs dinlenceleri, arkadaşlarla gezinti gibi aktiviteleri yerine getirecektik.  Tapu Kadastro Lisesi’nin diğer tarafları apartmanlarla çevrili idi.
Merdivenlerle çıktıktan sonraki düzlükte sağımızda olan okul binasının giriş basamaklarına yöneldik ve altı yedi basamaklı merdivenleri çıkıp binanın içine girdik. Kapıdaki görevliye müdür beyle görüşmek istediğimizi söyledik. Bereket müdür bey yerindeymiş. Görevli hemen içeri girip durumu müdür beye söyledi. Müdür bey bizi bekletmeden içeri aldı. Yer gösterdi ve oturmamızı sağladı. Müdür bey daha sonraları tarih dersimize de girecek olan Mustafa Turna idi. Tarih bilgisi derin, hitabeti çok kuvvetliydi.
Durumumuzu kendisine özetledim. Kadastro Lisesi’ne yatılı olarak kaydolmak istediğimi bildirdim. Müdür bey bizi şöyle bir süzdükten sonra, “evladım adın ne senin” dedi. Adımın İbrahim Koç olduğunu söyledim. Önündeki listeyi inceledikten sonra, babama yönelerek
“Mustafa Bey oğlunuz okulumuzu 22. Sırada kazanmış, çocuğu buraya getirmekle çok iyi yaptınız. Sizi tebrik ederim. Bu mesleğin kazancı iyidir. Maaşının yanı sıra arazi yevmiyesi de vardır. Ayrıca çocuk başarılı olursa burayı bitirdikten sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Harita Mühendisliği Bölümüne de girip mühendis de olabilir. Lisemizin avantajları çoktur.” dedi.
 Ben de müdür beyi dinledikçe, içim içime sığmıyor ve seviniyorum. Amacım orta okuldan sonra eğitimimi sürdürecek herhangi bir okul olsun da nasıl olursa olsun beklentisinde iken, müdür beyin avantajlarını öve öve bitiremediği bir okulu başardığım için kendime olan özgüvenim daha da arttı. Çalışmalarımın, gayretlerimin, koşuşturmalarımın boşa gitmediğini, annemin, babamın emeklerinin karşılığını onlara göstermiş olmamın mutluluğunu yaşamağa başladım. Bilinçli, programlı çalışmanın hedefe varmak için kaçınılmaz olduğunu yaşayarak görmüş oldum. Ayrıca, sevgili dedeciğimin “Mustafa siz bu çocuğa boşuna masraf yapıyorsunuz, şimdi her yere torpille giriliyor, torpilsiz hiçbir yere girilmiyor. Onun için bu çocuğun önüne al birkaç keçi, koyun onları gütsün” sözleri kulaklarımda çınlıyor ve dedemin kaygılarının da gereksiz olduğunu ispat edebileceğim için de sevinçliydim. Umarım layık olanlar her zaman kazanırlar! Düşünceleri beynimin içinden yıldırım gibi geldi geçti.
Babam,
– Verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederim müdür bey. Bizi aydınlattınız. Ancak hemen kayıt için kefalet senedi gerekiyormuş. Zamanımız yok. Bize gönderdiğiniz resmi yazıdaki tarihe kadar kefil bulup kefalet senedini yetiştiremezsek yardımcı olurumsunuz?
 – Mustafa kardeş, o konuyu sen bana bırak, sen bu konuda hiç endişelenme senedi ne zaman getirirseniz kaydı o zaman yaparız.
Hatta o sırada müdür beyin yanında okulun edebiyat hocalarından birisi vardı. O hocaya dönüp adıyla hitap ederek:
Hocam siz de Manisalısınız bu öğrencimiz ve babası da Manisalı bunlara kefil olur musunuz” dedi. İsmini hatırlayamadığım hoca biraz düşündükten sonra “Kusura bakmayın, bu hemşerilerim çok iyi insanlar olabilir ama ben kendilerini ilk defa görüyorum. O nedenle kefil olamam. Üzgünüm” dedi.
Bunun üzerine müdür bey bize dönerek;
“Dediğim gibi, Mustafa kardeş şimdi salimen memleketinize gidin, kefalet senedini yaptırın, hazırlıklarınızı yapın ve buraya geldikten sonra kaydınızı yaparız. Hiç endişelenmeyiniz. Çocuğu da başka bir okula da kayıt yaptırmayın.”
Diyerek içimizi rahatlatıp bizi uğurladı. Bizim de kefalet senedini belli bir tarihe yetiştirme telaşemiz olmadan babamla birlikte okuldan ayrılarak doğruca Otobüs garajına hareket ettik. Bilet alıp Otobüse binip memleketimize döndük.

Bu yazı 398 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum