Size sıra dışının da dışında, bir hikâye anlatacağım. Azmin, ileri görüşlülüğün, dünyayı, bilimi, teknolojiyi yakından takip etmenin hikâyesi bu. Zeytini keşfetmekle başlayan bu hikâye; bugün ülkemizin yüzünü güldüren, dünyaya açılan bir marka karakterine büründü.
İlhan Sarı, Bursalı bir tekstilci. Yurt dışında da yatırımları var. 2000’li yılların başında, yeni arayışlara girdi. Ülkem adına daha fazla nasıl üretirim kaygısıyla, yeni yatırım seçeneklerini masaya yatırdı. Ve sonunda zeytinde karar kıldı.
Karar kıldığı gün, bir büyük iddiayı ortaya koydu. Zeytini keşfedecek, dünya markası ürünler pazarlayacaktı. Bölgeleri iklim, toprak, nem ve su özelliklerine göre didik didik etti. Sonunda Köprübaşı bölgesinde karar kıldı.
Kınık, Mestanlı, Gündoğdu, Kıranşıh gibi köylerin sınırlarına ulaşan, geniş bir alanda araziler satın aldı. Bu dağların tesviyesi bile başla başına bir işti. Sonra bölgenin şartlarına en uygun fidanı belirledi. Ardından dikimler başladı.
Bugün 5 bin dönümlük bir arazide, 300 bin zeytin ağacına sahip devasa bir potansiyele kavuştu.
Amacı sadece yağ çıkarmak değildi. Klasik usuller onun işi olamazdı.
Dev bir fabrika kurdu. İleri teknolojiye sahip bu fabrikada, bilimsel metotlarla zeytinin keşfi yapılıyor ve üretim gerçekleştiriliyor. Gittim ve gördüm. Hayretimi ve şaşkınlığımı ifade etmeliyim. Ve kendime şöyle seslendim, ‘meğer zeytin neymiş de haberimiz yokmuş.’
Toplanan ürün, sisteme bütünüyle giriyor. Tanesi, yaprakları ve dallarıyla birlikte. Buna hamur deniyor. Sistem, analizi yapılmış bir su ile bu hamuru yıkıyor. Daha sonra birer birer ayırıyor. Yağ, asit oranlarına göre üretiliyor. Yaprakları kurutma sistemine aktarılarak, mamul hale getiriliyor. Sapları ise bir başka işleme tabi tutuluyor.
Mesela, zeytinyağını nerede muhafaza edersiniz. Plastik kaplarda mı? Cam kavanozda mı, Tenekelerde mi? Bunun bile bilimsel açıklamaları var. Her birinin sıkıntılı yönleri var. Yağ ambalajı için en uygunu şişe. Ancak ülkemizde, buna uygun şişe imal edilememiş. İstenilen standarttaki şişeler, yurt dışından geliyor.
Zeytindeki bu organik üretimle, çok sayıda ürün elde ediliyor. Zeytinyağı emsalsiz ve adeta ilaç gibi. Zeytin yaprağından çay üretiyorlar. Faydalarını mı merak ediyorsunuz? Paketlerin üzerine karekod koymuşlar. Okutuyorsunuz, telefonunuza faydalarıyla ilgili bilgi geliyor.
Mesela, zeytin yaprağından üretilen, EKSTRAKT denilen bir ürün var. Viral enfeksiyonlara, bulaşıcı soğuk algınlığına, kireçlenmeye, cilt hastalıklarına, kalp bozukluklarına ve daha pek çok derde deva oluyor.
Bu ürünlerin yanında, ziyadesiyle dikkatimi çeken bir başka ürün var; ÖZÜT
Ekstre şekilde ve küçücük şişelerde. Özellikleri ise müthiş. Hücre tamir edici bir yapısı var. Genelde kanser tedavisinde kullanılıyor.
Kozmetikten ilaca, gıdadan yan sanayiye uzanan geniş bir yelpazede ürün çıkarıyor İlhan Sarı. Türkiye’de marka olan İlhan Sarı ürünleri; eczanelerde, üst düzey marketlerde satılıyor ve büyük rağbet görüyor. Aynı zamanda, ürünler dünyanın dört bir tarafına ihraç ediliyor.
Bir heyetle tesisleri gezdik. Tesislerin ve üretimin başında genç bir isim var: Hasan Mergen. Hem mektepli ve hem alaylı. Yüz binlerce ağacı o denetliyor. Budamanın şekli, sulamanın miktarı, toplamanın usulünü o biliyor. Üretimin bütün bilimsel safhasına hükmediyor. Müthiş bir iş disiplinini hâkim kılmış. Tesisler sıfır hatayla çalışıyor.
Hasan Mergen dünyayı takip ediyor. Gelişmeleri gözlemliyor. Daha iyisini ve daha fazlasını nasıl üretebiliriz sorularının cevaplarını arıyor.
Ülkemiz adına gurur verici bir yatırım bu. Sabırla, inançla, bilgiyle, memleket sevgisiyle yoğrulmuş devasa bir eser.
Zeytini keşfeden, ürünleriyle bir Türkiye ve dünya markası yaratan, kendisiyle hiç tanışmadığım İlhan Sarıya şükranlarımı sunuyorum. Bu hikâyenin isimsiz kahramanı Hasan Mergene, gayretinden ve maharetinden dolayı teşekkür ediyorum…
YORUMLAR