Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Nerede Mizah Nerede Nükte

23 Temmuz 2025 - 20:04 - Güncelleme: 24 Temmuz 2025 - 10:50

            Söz vardır, insanı vezir eder. Söz vardır, insanı rezil eder. Söz ağzından çıkmadığı sürece sana, çıktığı andan itibaren başkasına ait olur. Halkımızın bu güzel deyişleri, aslında söz söylemenin bir sanat olduğunu gösterir. En girift, en zor konuları ifade etmede, mizah ve nükte olmazsa olmazdır.
            Toplum olarak, bu konuda zengin bir hazineye sahibiz. Asırlarca Nasrettin Hoca fıkraları, İncili Çavuş hikâyeleri, Behlüldane kıssaları, Kadı Karakuşi kararları dilden dile söylenip gelmiştir. Toplum böylesi bir zenginliğe sahipken, siyasetçi sınıfının sert ve haşin, ölçüsüz ve galat söylemleri hepimizi hayrete düşürüyor. Aynı zamanda kaygılandırıyor.
            Tehdit, şantaj, hakaret, küfür ve nicesi siyasetçilerin lisanında ruhumuzu yaralıyor, aklımızı acıtıyor. Neden bu hale geldik, niçin böyleyiz sorularının cevabını bulabilmek için, mutlaka akademik çalışmalar gerekiyor.
            Siyasetçilerin üslubu, bence toplumun psiko-sosyal düzeyinin önemli bir göstergesidir. Bunu anlatmak istiyorum.
            Mizah ve nüktenin batıda karşılığı; “Hümor.” Hümor hissi; güldürebilmek, tebessüm edebilmek, düşündürebilmek. Bir Çin atasözü ne kadar anlamlıdır: “Gülümsemesini bilmeyen, dükkân açmasın.”
            Anglo-Amerikan kültürde, siyasetçiler asla vazgeçilmez değildir. Bu gerçeklik, Bir mezarlığın kapısına şöyle yazılmış: “Bu mezarlık, hayattayken dünyanın ancak kendileri dümendeyken, yürüyeceğine inanan insanlarla doludur. Onlar bu dünyayı çoktan terk ettiler. Fakat dünya hala yürümeye devam ediyor.”
            Bu kültürde, kimler mizah ve nükteden yoksundur. Şöyle denmiştir; “Bir insanın kendini vazgeçilmez görmesinin ilk işareti, kibirdir ki batının tahammül edemeyeceği insanların başında, kibirli politikacılar gelir.”
            Richard Brinsley Sheridan, 18 yy İngiliz siyasetçi. Siyasi tarihin kaydettiği en büyük hatip. Rakipsiz bir mizahçı ve nüktedan. İngiliz Wigt Partisinin ateşli bir üyesi. Zaman zaman partisinin kararlarına, karşı çıkan bir adam.
            Partisi iktidarda iken, beğenmediği bir kanun teklifini meclise getirdi. Sheridan buna karşıydı. Mecliste şöyle konuştu: “Çaresizlik içinde bunaldıklarından ne yapacağını bilmeyen insanların, kafalarını zaman zaman duvara vurduklarını işitmiştim. Ama kafalarını duvara vurmak için, onların özel bir duvar inşa ettiklerini de ilk defa görüyorum.”
            Yıl 1810, Wigt Partisi, basınla ilgili yasa tasarısını meclise getirdi. Sheridan, bu yasa tasarısını görünce küplere bindi. Mecliste şu ateşli konuşmayı yaptı: “Dejenere bir Lordlar Kamarası onların olsun, Sefil bir Avam Kamarası onların olsun. Dalkavuk bir mahkeme onların olsun. Müstebit bir hükümdar onların olsun.
            Siz bana, zincire vurulmamış bir basın verin, yeter. Ben o zaman, İngiliz vatandaşlarının hürriyetlerine kıl kadar dahi tecavüz edilemeyeceğini onlara göstereyim..”
            Keçecizade Fuad Paşa, Tarihimizin yetiştirdiği müstesna bir devlet adamı. 2. Abdülaziz döneminin en önemli ismi. Nükte, hiciv ve mizahta bugüne kadar ikinci bir örneği çıkmadı.
            Sultan Abdülaziz’in 40 günlük Avrupa seyahatinde, Hariciye nazırıydı. Fuad Paşa, Avrupalıların da takdir ettiği bir devlet adamıydı. Fransa başvekili, bizim heyete şakayla karışık şöyle bir teklifte bulundu; “Süveyş kanalını bir açalım. Girit’i Yunana verelim. Kudüs’te Katoliklere ait kutsal yerlerin idaresini biz alalım..”
            Fransa başbakanı Montauban, bu teklifi yaptıktan sonra, gerekçesini şöyle sıraladı; “Yorgun omuzlarınızdan bu illetleri atınız. Devletinizin ne kadar zayıfladığı bütün dünyaca biliniyor..”
            Bu aşağılamaya kim cevap verir? Elbette Fuad Paşa; “Haşmetmeab! Siz bendenize, Türkiye’den başka bir devlet gösterebilir misiniz ki üç yüz senedir dışarıdan sizlerin, içeriden bizlerin devamlı tahribine, mukavemet edebilmiş olsun. Evet, üç yüz senedir siz dışarıdan, biz içeriden bu devleti yıkamadık, hatta sarsamadık.”
            Fuad Paşa bir ara, Rus Çarı 1. Nikola ile Petersburg’ta beraber olur. Çar, onun ne kadar hazır cevap ve nüktedan olduğunu iyi bilmektedir. Sohbet esnasında, kendisine şöyle takılır; “ Fuad Paşa! Peygamberiniz miraç’ta gökyüzüne, acaba hangi merdivenle çıkmıştı”
            Fuad Paşa istifini bozmaz, anında cevabını verir; “Hangi merdivenle olacak? İsa’nın çıkarken, geride bıraktığı merdivenle…”
            Mizah ve nüktenin son yüzyılda bizdeki ustaları; Şair Eşref, Neyzen Tevfik, Rıza Tevfik, ölümsüz hatıralar bırakmışlardır. Mesela Rıza Tevfik’in şu mısraları, ne kadar nükte doludur:
            Feylosof Rızayım dinsiz anlama
            Dini ben öğrettim kendi babama
            Her ipte oynadım cambazım amma
            Sırat köprüsünden geçemem hocam.
            Neyzen Tevfik’in içkiyle başı beladadır. Onu, ünlü hekim Prof. Dr. Mazhar Osman hoca tedavi eder. Sonra bir daha içmeyeceğine dair söz alır. Bir zaman geçer, Neyzen içkiye tekrar başlar. Mazhar hocayla karşılaşırlar. Hoca kendisine, hani içmeyecektin deyince, Neyzen şu karşılığı verir; “Ne yapalım hocam! Bulunca içiyoruz. Bulamayınca ant içiyoruz..”
            Demokrat Parti- Cumhuriyet Halk Parti çekişmesinin zirvede olduğu 50’li yıllardı. Gerginlikler had safhadaydı. Demokratlar bir dedikodu çıkardı. İsmet Paşanın ağzından hiç Allah lafzı çıkmıyor.
            Mecliste görüşmeler vardı. İsmet İnönü kürsüde konuşurken, Demokrat milletvekilleri ısrarla ‘Allah de, Allah de” diye bağırmaya başladı. Bu tempo, konuşmanın sonuna kadar devam etti. İnönü istifini bozmadan, konuşmasını bitirdi. Kürsüden inerken, milletvekillerine dönerek elini kaldırdı ve şöyle seslendi: “Allahaısmarladık, Allahaısmarladık..”
            Mustafa Kemal, İngiliz işgali altındaki İstanbul’da 6 ay kaldı. İçine sindiremiyor, fırsat kolluyordu. Haydarpaşa’da İngiliz donanmasının hareketlerini görünce, şöyle seslendi yanındakilere; “Geldikleri gibi giderler..”
            Üstat Cemil Meriç şöyle diyor; “Kelam haysiyettir.”
            Bugün kelam yaralı, kelam darbelidir. Nasıl mizahtan, nasıl nükteden bahsedeceksiniz?
            Ülkenin ekonomisi, eğitimi, tarımı, sosyal hayatı nasıl diye merak ediyorsanız, siyasetçilerin üslubuna bakıp cevap bulabilirsiniz..

Bu yazı 575 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Ahmet GÜZEL
    6 gün önce
    Zamanımız siyasetinde üslup çirkinliğin ötesinde hal aldı. Devletadamına yakışmayan sözler havada uçuşuyor. Halbuki; o kızdığımız yıllarda siyasiler özellikle Demirel ve Erbakan aş kan okadar nüktedandılardı ki . Her iki yazınızda çok güzel zamanım dar olduğu için iki yazınızdan uzun uzadıya yorum yazamıyorum. Kaleminize sağlık değerli arkadaşım. Güzel yazılarınızı beğenerek okuduğumu bilmenizi isterim. Teşekkürler tokattan selamlar sevgiler saygılar