Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Kınaya Kınaya Kına Olduk!

31 Mayıs 2025 - 18:58 - Güncelleme: 31 Mayıs 2025 - 19:45

            Filistin’de yaşanan ne? Katliam mı, soykırım mı, vahşet mi? Yoksa başka bir şey mi? Çocuk, büyük, küçük, genç, yaşlı demeden insanlar öldürülüyor. O insanların Müslüman ya da bir başka dine mensup olmalarının hiçbir önemi yok. Onlar sadece ve sadece insan. Savaş yok, kavga yok. Ama koyun boğazlar gibi doğranıyorlar.
            Tıpkı Haricilerin katliamlarına denk, bir vahşet bu.
            Şanlı Resul hayattan geçeli, az bir zaman olmuştu. Müslümanlar arasında siyasi ihtilaflar hemen patlak verdi. Sıffinde Müslümanlar birbirini boğazladı. Kavga büyüktü. Ardından Hariciler çıktı ortaya. İhtilafı en gaddar biçimde devam ettirdiler.
            Kimdi Hariciler? Bir sineği öldürmek günahtır diyecek kadar incelikli Müslümanlardı. Ancak Ali mi yoksa Muaviye mi haklı sorgulamasını, katliama dönüştürecek kadar vahşiydiler.
            Ahmet Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet eserinde onlarla ilgili şu olayı anlatır: Nahrevan köprüsünün başında, sahabeden Hubbab ve hamile karısını durdurup sorguya alırlar. İstedikleri cevabı alamayınca, orada Hubabı ve hamile karısını koyun boğazlar gibi doğrarlar.
            İsrail, Filistin’de Haricileri örnek almış. 2 bin yıllık rüyayı gerçeğe dönüştürme yolunda, bu son engeli aşmak üzere. Arkasında dünyanın baş eşkıyası Amerika var. Kimsenin gıkı çıkmıyor. İsrail’e açıkça söylüyor. Doğrayabildiğin kadar doğra, kalanları da başka topraklara sürgüne göndeririz.
            Güya medeni ülkelerden ses çıkmıyor. Tepki gösteren kuruluşlar, cemiyetler cezalandırılıyor, yaptırıma tabi tutuluyor. Filistin demek, insanlık katliamı demek yasak hale getiriliyor. Çünkü yenidünya düzeni dedikleri, bir dünya düzeni var. Menfaate dayalı, çıkara dayalı, insan onurunu iptal eden bir düzen bu.
            Diyeceksiniz ki Müslüman ülkeler ne yapıyor? İtiraz ediyorum. Bence bu dünyada Müslüman ülke yok. Peki, ne var? Sadece Müslümanların yaşadığı ülkeler var. Hepsi o kadar. Müslümanların yaşadığı o ülkelerden ses çıkıyor mu? Çıkmaz, katiyen çıkmaz. Her birerinin kaygısı ve korkusu var. Çünkü her biri yenidünya düzeninde mağlup ve mahcup ve aynı zamanda kaygılı ve korkak.
            Nerede Suudi Arabistan, nerde körfez ülkeleri. Filistin meselesini ağza bile alamazlar. Alırlarsa petro-dolar saltanatları tehlikeye girer. Trump ne yaptı geçtiğimiz günlerde? Körfez ülkelerini bir turladı, trilyon dolarlık haracını toplayıp gitti. Hikâye bu kadar basit.
            Filistin meselesinin tarihi kökenleri var. Mesele derin mi derin. Bunu kaç yazımda yazdım. Kitaplarımda dile getirdim. Müslümanlar asırlarca uyudu. Bugünde uyumaya devam ediyor. Niçin mi? Çünkü Kur’an, Müslümanların hayıtından çıkalı uzun asırlar oldu. Aynı süre içerisinde, Muhammed Aleyhisselamı da bir şekilde tasfiye etti Müslümanlar.
            Filistin meselesinin özünde ve İsrail azgınlığının temelinde, ne var biliyor musunuz? Kur’ana muhalefet ve Muhammed Aleyhisselamın nübüvvetine itiraz var. Hayretler içerisindeyim. Müslümanlar bu muhalefet ve itiraza, asırlarca destek verdi. Bu yüzden hüzünlüyüm.
            Müslümanlar ne yazık ki bu Kur’an gerçeğini ve Muhammedi hakikati bir türlü göremediler. Görmeleri de mümkün değildi. Bu Kitabı üfürük metnine dönüştürdüler. Onu anlaşılmaz, kozmik bir metin haline getirdiler. Allah, ısrarla “aklınızı çalıştırın” dedi. “Aklını işletmeyen bir topluluğun üzerine pislik yağdırırız” diye uyarıda bulundu. Heyhat kimsenin umurunda olmadı.
            Kur’anda geçen ISR kavramını duydunuz mu hiç? Duyamazsınız. Öğrenilip hayata geçirilebilseydi, Müslümanların mücadelesi ve hayatı bugün başka olurdu. Merak ediyorsanız, Al-i İmran suresinin 81-82’nci ayetlerine bir bakın. Sonra aynı surenin 83-84’cü ayetleriyle devam edin. Geniş bilgi için, Biraz Tefekkür isimli kitabımdaki “Isr ve Bir Kudüs” başlıklı makaleye bakabilirsiniz.
            Geriye ne kaldı netice olarak? Sadece ve sadece kınama.
            Ne diyordu dinimiz? Bir haksızlık gördüğünde; önce elinle düzelt. Gücün yetmezse dilinle düzelt. Olmazsa kalben buğzet. En eftali, en kabulü neydi? Elinle düzeltmek. Bugün Müslümanlarda öyle bir el ve öyle bir güç yok.
            Geriye buğzetmek kalıyor. Yani kınıyoruz efendim.
            Mesela ülkemizde ne yapıyoruz? Bol bol toplantılar yapıp kınıyoruz. Hiçbir hükmü ve yaptırımı olmayan kınamalar bunlar. Daha ziyade içe dönük ve ekseriya politik amaçlı kınamalar bunlar.
            Camilerde bir yıldır, Cuma hutbelerinde Filistin var. İnsan katliamı var. Sıkıcı, bıktırıcı ve amacı olmayan bir sürü laf salatası. Dualar desen süslü püslü. Fakat o dualar kabul olmuyor. Sadece bugüne ait değil. Yıllar yılı o dualar havada kalıyor.
            Dualarımız kabul olmuyor diye Müslümanların silkelenmesi lazım değil mi? Ne hüzündür ki onu da yapamıyor.
            Zalim, gaddar, menfaatperest yenidünya düzeninde, Müslümanlara yer yok.
            Aslında en doğrusunu, Nihat Zeybekçi söyledi. Ne dedi Zeybekçi : “İsrail’de çok önemli bağlantıları olan arkadaşlarımız var. Yani, eyvallah İsrail’in Gazze’de Müslümanlara soykırımını bebek katliamını kınıyoruz, eyvallah. Ama İsrail ile ticaret anlaşmamız var. 6 satıp, 1 alıyoruz.”
            Nihat Zeybekçiyi tüm kalbimle kucaklıyor ve tebrik ediyorum. Filistin meselesi; bu kadar sarih, açık ve net olarak ifade edilebilirdi. Yerli yerinde ve harika tespitler.
            O zaman hutbelere devam. Sahte gözyaşlarıyla dualara da devam.
            Özellikle kınamaların ardı arkası kesilmesin. Kesilmesin de zaten.
            Kaygım şu; kınaya kınaya, kıçımıza kına yakar hale gelirsek vay halimize…
            Yazımı Lübnanlı şair, ressam ve felsefeci Halil Cibran’ın dizeleriyle bitiriyorum.

            El Kavmim!
            Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
            Korkarsın kendinden olmayan herkesten ve sen kendinden korkarsın
            Hz. İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın
             Hz. İsa’yı gözünün önünde çarmıha gerseler, başka şeylere ağlarsın
            Gündüzleri Maria Magdelenayı ‘fahişe’ diye taşlar, geceleri koynuna girersin
            Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i, Kur’an’ı bilirsin. Hz. Davut için üzülür ama Golyat’ı tutarsın

            Ey Kavmim!
            Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin
            Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın
            Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın
            Örümcek olsan, Hz. Muhammed’in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin
            Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin
            Hz. Hüseyin’in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın
            Muaviye’ye kızar ama ayaklanmazsın. Ömer’i bıçaklayan ele sen bıçak olursun…

Bu yazı 621 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 6 Yorum
  • İsmail Hakkı SERDAROĞLU
    2 gün önce
    Görünen Hakikat, İnce ince idraklere, idrak edebilmek için sunulmuş. Teşekkür..
  • Hüseyin Tokuç
    2 gün önce
    Sn İnce güzel yazmışsın.İyi çalışmalar,sağlıklar.
  • Mustafa Köse
    4 gün önce
    Yüreğine, kalemine sağlık Ahmet hocam.
  • NİYAZİ BEKTAŞ
    4 gün önce
    Zalimler için yaşasın cehennem ateşi.. Demek yetmiyor.. Özellikle maddi olarak güçlerin birleşmesi zorunluluktur.. ÜÇ Arap Ülkesi TRUMP denilen CANİYE 2.2 trilyon dolar haraç verdi..Bu paranın  Filistin için harcansa gazzede bu insanlık dramı yaşanmaz... Yazınız için tebrik ediyorum Selam ve saygılarımla..
  • Mehmet Dilbaz, Bayat Köyü, Gördes /MANİSA
    4 gün önce
    Saygıdeğer Hocam, Ağabeyim, her zamanki gibi çok yerinde ve değerli tespitler, çok güzel örnekler. Kalemine, yüreğine sağlık.
  • Ahmet GÜZEL
    4 gün önce
    Teşekkürler yine çok doğru, çok güzel anlatım.