Eylül SEYHAN

Eylül SEYHAN

seyhanminciye@gmail.com

Sosyal Roller

11 Eylül 2025 - 10:55 - Güncelleme: 11 Eylül 2025 - 10:57

Öncelikle bir sosyallikten bahsedecek olursak; insan ilişkilerine değinmek gerekir. İnsan sosyal bir varlıktır, kendi varlığını sunmak, kanıtlamak ister. Özellikle ötelenen insanlar bu iç güdüye daha fazla sahiptir.
Hayatın ilk yıllarında dahi bir bebekte de sosyallik gözlemlemek mümkün. Nasıl mı ? Örneğin; 6 aylık bir bebeği düşünün; kalabalığa çıkmak dışarıda insanları gözlemlemek ister. Hareket eden şeylere ilgisi vardır. Bir ambulans arabası geçmeye görsün, onu gözleriyle takip eder, gülümser ve çığırmaya başlar. Bu bir “bebek dili”dir. Etrafı tanımaya çalışır, nesneleri ağzına götürerek ısırır. Zevk alma, doyuma ulaşma,  gereksinimlerini ifade etme ve giderme yolu ağızdır; tüm gereksinimlerini ve doyumlarını emme işlevi ile belirtir ve giderir. Anne memesi bebeğin dış dünya ile ilgili ilişkisini sağlayan tek yoldur denilebilir. Bu nedenle bebekler her şeyi ağzına alarak tanımaya çalışırlar. Bu döneme biz çocuk gelişim uzmanları “oral dönem” denmektedir. 
Sonrasında 3-4 yaşında bir bebeği gözlemlediğimizde sevilme iç güdüsü, oyun oynama ve oyunda arabaları sürerken ağızlarıyla çıkan sesi taklit etme (seslendirme) ve ya kız çocukları için bebeklerini konuşturma evresi vardır. Daha sonra 5-7 yaş okul öncesi ve okul çağı dönemi, akranları tanıma, aile denen kurum dışında başka dünyaya açılan sistemsel yapıya katılarak, okula giderek diğer çocukları (akranlarını) tanıma ve sosyalleşme evresi (arakadaş edinme, iletişim-bağ kurma) hayata açılan ilk kapı okul sıralarında başlamıştır.
Gelelim rollerimize: ailede sadece çocuk olarak var olurken sonrasında artık öğrenci kimliği de sosyal bir rol hâline gelmiştir. Okulun belli kuralları, tertibi vardır. Öğretmen-öğrenci ilişkisi, öğrenci-öğrenci ilişkisi; sınıf dışında öğretmen-öğretmen ilişkisi, müdür-öğretmen ilişkisi ve müdür yardımcısı-müdür ilişkisi. Aslında büyük resme baktığımızda Bir bürokrasiden bahsedebiliriz.
Okul hayatı bu şekilde süre gelir. Ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık derken hayatta hepimizin sosyal kimlikleri yani rolleri vardır. Bir öğretmen düşünün; evde anne, okulda öğretmen, akademik camiada yazar veya şair hatta bir otobüse bindiğinde kısa vadeli olarak yolcu. Demek ki rollerimizde de kısa vadeli ve uzun vadeli roller mümkün. Tıpkı öğrencilere bir şeyleri öğretirken, kısa vadeli ve uzun vadeli amaçlar planladığımız gibi. Hayatta aslında rollerimizi de biz planlıyoruz. Nerede ve nasıl bir kimliğe bürünmek istiyorsun ? Sen kimsin veya kimler ? Bu soruyu kendine hiç sordun mu arkadaşım? Çoğu insan bu basit soruyu kendine hiç sormaz, aklına gelmez. Oysa sormaya yeltenmiş kişi sadece nerelerde, hangi statüde veya kimlikte olduğunu farketmez; aynı zamandan nerelerde, hangi statüde olmak istediğine de karar verir.
O role bürünmek için gerekli araştırmaları yapar, o donanımı kazanmaya çalışır, zamanından feragat eder yani burada roller konusunda hedefler de ediniriz aslında. Hatta bizi hayatta tutan, moral- motivasyon s ağlayan başarma arzusudur. Bir kere bir şeyleri başarmış insan artık durmaz.
            Başarı ağıza sürülen bal gibidir.
Sosyal rollerde başarı olduğu gibi bir de başarısızlıkta var tabi. Nasıl mı ? Hiç bir amacı, hedefi, hayali olmayan, kendini keşfedememiş kişilerin varlığından söz ediyorum. Ne yazık ki bu tarz insanlar etrafımızda fazlaca var. Çoğu kez onlara yardım etmeye çalıştım, kendilerini keşfetme, amaçlarını bulma konusunda. Mentor olmaya çalıştım ama bazıları var ki kıskançlıktan öteye gidemedikleri için kendilerini keşfedemezler. Gelişime kapalıdırlar. Tek dertleri o veya bu, elaleme göre şekil alırlar, sosyal ortamlarda oyunculuk yaparlar, role girerler. Fakat o rolü kısa vadeli olarak kullanırlar. Çıkarları uğruna gelişememiş insan hele ki bir de kıskançsa onay almak uğruna taklit eder.
Olgun ve gelişime açık olan insan ise onay almaya ihtiyaç duymaz. O her zaman otantiktir, kendi doğasındadır ve çevre ile olan ilişkilerinde samimidir. Tavrı, oturması, konuşması, jest ve mimikleri ile kendini var eder ve yansıtır. Bazı insanlar bu olgun insanı örnek alır ve başarısını kutlar, yanında olur. Dolayısı ile bu başarılı insan, içten olan insanın kendini bulmasında yardımcı olur, ona mentoru olur. Ona burada gerçek bir birliktelik ve varoluş vardır. İşleri sıcacık yapar bu samimiyet, o olgunluk onları zirvelere taşır. Sıcacık bir mutluluk var burada. Arkadaşlık veya kardeşlik ilişkilerinde ortaya çıkan nadir durum ne yazık ki. Çünkü üzülerek söylüyorum bunu başaran az insan vardır. Etrafımızda kendisini keşfedememiş o kadar fazla insan var ki, bunun hıncını kendini keşfetmiş insandan alırlar. Olamamışlık hâli ve olmamaya direnme hâli vardır diğerlerinde. Tek dertleri o veya bu. O ne yapmış, bu nereye gitmiş, mahalle ağzı ile konuşurlar. Çatışmayı severler, çatışma çıkararak bundan zevk alırlar. Egolarını beslediklerini düşünürler. Başarılı insanı kendi seviyelerine düşürmeye çalışırlar. Ama toplumda da bunu sanki yapmıyomuşcasına rol keserler. İyiliğin kıyafetini giyerler, yanıltıcıdırlar. Gerçek gözle bakanlar onları ayırt ederler, edemiyorlar diye üzülmeyin, onların yanında olanların da onlardan pek bir farkı yoktur. Çıkarları onları birleştirir, biz bu noktada ayrışarak doğru noktaya atış yaparız. Çünkü zirve sessiz ve aşamalıdır. Can Yücel  bu noktada : " Hepimiz zirveye çıkmak isteriz ama asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır." demiş. Bunları yaşadıysak başarıyoruz demektir. Matematiğin formülü olduğu gibi sosyal rollerde de bizim formülümüz bu insanlar. En büyük kanıtımız, iyi ki varlar.
Bu anlamda nasıl var olacağına karar vermek senin elindedir arkadaşım! Ya sen, sen olursun ya da taklit edersin. Taklit etmek hoş bir şey değil. Başarılı bir insanın yaptığı gibi ilgi alanını ve yeteneklerini keşfederek, mutlu olacağın noktayı keşfedip, zamanını ona ayırmalısın ki, sen de başarı olma yolunda adımını atabilesin. Her başarılı işin ve insanın arkasında; sevgi- saygı, iyi niyet ve faydalı bir birey olma ve sonucunda değer üretme- değer katma amacı vardır. Amaç edinelim veya amaçlarımızı gözden geçirelim. Kendini keşfederek ilgi alanını, yeteneklerini öğrenebilirsin.
Sevgi ile…

Bu yazı 156 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum