Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-33

10 Kasım 2023 - 21:41

KEFİL ARAMA
Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan Kredi çıkıktan sonra kefil bulma sorunu ortaya çıktı. Ayrıca kefillerde aranan koşullar şu şekilde sıralanıyordu:

  • Ticaret siciline kayıtlı esnaf olması
  • Devlet memuru olması
İstanbul’da tanıdık bir çevrem olmadığı için kefalet senedi yaptırmak için Gördes’e geldim. Babamla birlikte, Gördes’te de istenen koşullara uyan esnaf ve devlet memuru arayışına giriştik. Alışveriş yaptığımız dükkân sahiplerinden başladık. Durumumuzu anlattık. Fakat hiçbir esnaf kefil olmaya yanaşmadı. Haklılardı. Bizi tanımıyorlardı. Tanımadığı bir kişi, öğrenim için devletten aldığı parayı harcayıp okulda başarısız duruma düşerse veya okulu bırakırsa devlet alacağının peşine düşecek ve kefilden alma yoluna gidecektir. Onun için bizim teklifimiz karşısında duraksıyorlar ve biraz düşündükten sonra kusura bakmayın “kefil olamam” yanıtını veriyorlardı. Hangi esnafa gittiysek olumsuz cevap aldık. Tanıdığımız bir memur da yoktu. Ben de kara kara düşünmeye başladım. Bunca hayalim boşa mı gidecek diye üzülüyordum. Çok sevdiğim üniversite eğitimini bırakmak zorunda mı kalacağım? Kefil bulamazsam tekrar tapu kadastro Genel Müdürlüğü’ne başvurup beni bir yere tayin etmesini mi isteyecektim?
Kafamda oluşan bu soruların yanıtını düşünürken, Babam “Bir de Halıcı Rıfat Bey’e uğrayalım. Annen ona halı dokumuştu” dedi. Kendisine Acemlerin Rıfat deniyordu. Bundan cesaret alarak Rıfat Bey’in dükkanına gittik. Bizi candan karşıladı. Yer gösterdi ve oturmamızı sağladı. Hemen çay söyledi. Sohbete başlandı. Hoş beşten sonra babam Rıfat Bey’e durumumuzu anlatıp kredi almak için kefil olup olamayacağını sordu. Rıfat Bey biraz düşündükten sonra” Kefil olmak, kolay karar verilecek bir durum değildir Mustafa Abi. Kefil olunacak öğrencinin başarı durumuna bir bakmak gerekir” dedi ve” okullardaki notların nasıldı” diye bana sordu. Ben de orta okul son sınıfta iftihara geçtiğimi Kadastro Lisesini de üçüncülükle bitirdiğimi söyledim. Esasen Üniversiteyi okuma hevesim olmasaydı işim de hazırdı. Zaten Babaeski Tapulama Müdürlüğü’ndeki görevimden istifa ederek üniversiteye kaydımı yaptırdığımı belirttim. Eğer işler ters gitse bile çalışma imkânım olacağı için alacağım maaşla kefalet senedi nedeniyle yapacağınız ödemeyi maaşımla size geri ödeyebilirim dedim.
Rıfat Bey babacan tavrıyla bana “Seni tebrik ederim İbrahim. Sen köy koşullarından gelip Gördes’imizde orta okulu, Ankara’da Kadastro Lisesi’ni başarı ile bitirip ekmeğini eline almış birisin. Üstelik bununla yetinmeyip Yıldız’ın Mühendislik Bölümü sınavını kazanmışsın. Bütün bunlardan sonra sana olan güvenim tamdır. Onun için sana seve seve kefil olurum. Hiç tasalanmayın Mustafa abi.” dedi. Bizim de içimiz ferahlamıştı.
Daha sonra Notere giderek kefalet senedini yaptırdık. Rıfat Amca’ya teşekkür edip ellerini öperek vedalaştım. Kefalet senedini Kredi Yurtlar Kurumu’na gönderdim.
TUTUMLU OLMANIN FAYDASI
Babaeski’de çalıştığım dört ay boyunca, daha önce değindiğim gibi maaşımın dışında cumartesi ve Pazar hariç her gün arazi yevmiyesi alıyordum. Yemek ve konaklama ücreti ödemiyordum. Hafta sonu Babaeski’ye gittiğimde lüzumsuz harcama yapmıyordum. Sigara ve alkol alışkanlığım yoktu. Çocukluğumda düğünlerde sini taşıyarak verilen paraları kumbaramda biriktirme alışkanlığından gelen tutumluluk, davranış biçimim olmuştur. Çünkü zaten benim gibi dar geliri bir aileye mensup bir kişinin başka türlü harcama yapmaması gerekir. O nedenle kazandığım parayı, zaruri ihtiyaçlarımın dışında kalanlarını, ilerde önemli bir yerde kullanabilirim diye tasarruf etmeyi düşünürdüm. Zaten bu konuda dilden dile dolaşan bir ata sözümüz de var. “Ak akçe kara gün içindir”. Ne güzel özetlemişler tasarruf gerekliliğini.
Kazanılan paranın nasıl harcanması gerektiği konusunda, Mandıra Filozofu rolü ile ünlenen Müfit Can Saçıntı’dan duyduğum bir söz var” Kültür, Para kazanmak için lazım değil ama harcamak için lazım” diye. Bu sözün başka bir versiyonu da “Para kazanmak zor değil harcamak zor” şeklindedir.
O halde paranın nereye harcandığı, büyük önem arz ediyor. Benim gibi üniversiteyi okumak isteyen birisi için parayı harcamak değil tasarruf etmek çok önemliydi. Onun için ilerde ihtiyacım olacağı için kazandığım parayı biriktirmeliydim. Nitekim öyle yaptım. Bunun faydasını da üniversiteyi kazandıktan sonra Kredi Yurtlar Kurumu’ndan kredi çıkıncaya kadar kimseye muhtaç olmadan, aileme öküzleri, tarlayı, bağı bahçeyi sattırmadan kendi birikimimle karşılayabildim. Eğer böyle yapmayıp nasıl olsa bu parayı her ay kazanıyorum deyip lüzumsuz yere harcasaydım, paranın en gerekli olduğu zamanlarda büyük zorluk çekerdim veya ailemi ekonomik yönden sıkıntıya sokardım. Belki okumaktan vazgeçmek zorunda kalırdım.

Bu yazı 319 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum