Reklamı Geç
Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-28

23 Ekim 2023 - 09:04 - Güncelleme: 23 Ekim 2023 - 09:04

BABAM İNSANCIL DÜŞÜNCELERİNİN KURBANI OLUYOR
Annemle babam kardeşimi, iyileştirmek için İzmir’e doktora götürmeye karar verdiler. Tarla ve ev işlerini kardeşim Ayşe ve bana emanet ederek, Mehmet’i yanlarına alıp İzmir’e gittiler. Tarla damımızdan Gördes-Akhisar yoluna yaklaşık 3-4 km bir mesafeyi eşekle kat ederek gittik. Ben onları yolda otobüse bindirdikten sonra tekrar geri döndüm. Biz gene mutat tarla işlerimize kendimizi kaptırarak akşamın nasıl olduğunu anlamadık. Akşam olunca otobüsün gelme saatinde ben tekrar yolcuları almak için yola karşılamaya gittim. Akşam gölgeler iyice uzamaya başlarken annem ve babam geldiler. Hallerinden günün yorgunluğu anlaşılıyordu. Ayrıca moralleri çok bozuktu. Ben bu hallerini hiç beğenmedim. Ne olduğunu sorularımla anlamaya çalıştım.
Babamın ve annemin anlattığına göre İzmir’e iyi bir yolculukla ulaşmışlar. Gidecekleri doktorun muayenehanesini bularak sıraya girip beklemeye başlamışlar. Bu bekleme esnasında bir kişi babama yaklaşarak babamla annemin halini hatırını sormuş güler yüz göstermiş.  Kardeşimin hastalığına benzer kendisinin de bir hastası olduğunu ve bu doktorun iyileştirdiğini söylemiş. Hiç üzülmemelerini evvel Allah doktorun bu hastalığı kolayca iyileştireceğini söyleyerek bizimkilere moral vermiş. Daha sonra babama, sıra size gelene kadar gidip şu kahvede bir çay içelim teklifinde bulunmuş. Babam da annemi kuyrukta bırakarak kahveye gitmişler.
Kahvede adam babamla samimiyeti biraz daha ilerlettikten sonra “Amca bana biraz ödünç para verebilir misin? Birisine acil ödeme yapmam gerekiyor. Bir başkasından da alacağım var. Ben ondan parayı alıp hemen sana getiririm “demiş. Babam da hemen cüzdanını çıkarıp kardeşimin tedavisi için getirdikleri parayı ilk kez o gün görmüş olduğu bu adama vermiş.
Adam babama “Amca hiç merak etme ben, sen çayını bitirmeden gelip paranı veririm” demiş. Oradan ayrılıp gitmiş. Gidiş o gidiş. Babam çayını bitirmiş. İkinci bir çay daha istemiş onu da bitirmiş. Ne gelen var ne giden. Zaman geçtikçe babam kendi kendine “vah çarpıldım” demeye başlamış ama iş işten geçmiş. Hemen hasta kuyruğunda bekleyen anneme gelerek durumu anlatmış. Çok üzülmüşler ama elden bir şey gelmiyor. Ayni olayı doktorun yardımcılarına anlatmışlar. Onlar da karakola haber vermelerini söylemiş. Babam hasta ile ilgileneceğine karakola giderek ihbarda bulunmuş. Babama sabıkalı yankesicilerin fotoğraflarını göstermişler. Bu gösterilen fotoğraflarda kendisini dolandıran hırsıza benzer birini görüp görmediğini sorup buraya yazmayı ve yine yanında memlekete dönmek için para kalıp kalmadığını, eğer kalmadıysa nasıl para bulup köye döndüğünü öğrenip hikâyeyi tamamlamak isterdim. Ama maalesef bu durumu kendilerine soramadan 2016 yılı temmuz ve ağustos aylarında vefat ettiler. Burada ben kendimi sorumlu tutuyorum. Babam veya annemle ben İzmir’e niçin gitmedim diye hep düşünmüşümdür.  Mehmet kardeşim maalesef 1982 yılında bu hayata veda etti.
Yaz aylarında ailemle birlikte olmaktan çok mutluydum. Fakat şimdi yaz tatilinde köye geleceğime “keşke mesleğimle ilgili bir işte staj yapsaydım bilgi birikimim daha farklı olurdu” diye düşünüyorum. Gençlere tatillerde meslekleri ile ilgili işlerde çalışmalarını tavsiye ederim.
KADASTRO LİSESİNDE İKİNCİ YIL
Talihsiz İzmir dönüşünden sonra yine tarla işleri devam etti. Ben her türlü işte aileme destek oldum. Çiftçiler o yıllarda her türlü tahılın ekimini yaparlar. Ayrıca tütün de dikilirdi. Bu ekim dikim işleri birbirinden farklı uzaklıktaki tarlalarda yapılırdı. Bu tarlaların ara mesafeleri 1-3 km arasında değişirdi. Yapılacak işlerin ayrı yerlerde olması çalışma verimini düşürüyordu. Keşke bütün işler tek bir yerde yapılabilseydi.1) Ben bu işlerin tümünde çalışarak yaz tatilini tamamladım ve Tekrar okuluma döndüm ve ikinci sınıfa başladım.
Her öğrenci sınavlara girerken, mutlaka o sınavdan en iyi notu almak ister. Bu her dersin sınavı için geçerlidir. Ben de ayni duygular ve amaçla sınavlara girer bazan yüksek not bazan düşük notlar alırdım. Fakat Trigonometri dersimiz için yapılan hem birinci dönem
 hem de ikinci dönemde yapılan sınavların hepsinden on üzerinden on almıştım. Böyle olmasının en büyük etkeni birinci sınıftaki trigonometri hocamızın dersi sevdirmesi ve Gazi Eğitim Enstitüsü yayınlarından bir kitabın elimize geçmesini sağlamasıydı. O kitaptaki alıştırmaların hepsini çözmüştüm. Bu benim aklımda kalan unutamadığım bir hatıradır.
 Meslek derslerimizden birisi Topoğrafya (Ölçme Bilgisi) dersi idi. Bu ders her üç sınıfta da okutulurdu. Mesleğin esasını teşkil eden bir ders idi. Hocamız Yük. Müh. Nadir Akgül idi. Ders esnasında yeri geldiğinde bizim sınıfımızın kavrama düzeyini överdi. Kendisi başka liselere derse de gidiyordu. Onlarla bizim sınıfı karşılaştırıp bu sonucu çıkardığını söylerdi.
    Hafta içi yoğun ders çalışmaları ve ödevlerin yapılması ile günler geçiyordu. Hafta sonu geldiğinde arkadaşlarımızla kararlaştırdığımız programı uygulardık. Bunun için pantolon ve gömleklerimizi ütüler ve giyime hazır hale getirirdik. Dışarı çıkarken ütülü kıyafetlerimizle çıkardık.  En çok yaptığımız etkinlik sinemaya gitmekti. Tiyatro ve hamama gitme aktivitesi de hafta sonunu bekleyen heveslerimizdendi. O nedenle hafta sonunu iple çekerdik. Okul dışına çıktığımızda akşam okula mutlaka okul yönetiminin belirlediği saatte geri dönme zorunluluğu vardı. Eğer bu belirlenen saatte okula giriş sağlanmazsa disiplin yönetmeliği devreye girerdi. Arkadaşlarımızla bu kurallara titizlikle uyardık.
    O yıllarda Hintli aktör Rajkapor’un “Sangam” adlı bir filmi Gölbaşı Sineması’nda oynadı. Bu sinema binası bizim okulun önünden geçen anayolun üzerinde yaklaşık bir km uzaklıktaydı. Ben bu filmi çok sevmiş ve beş defa izlemiştim Benzer şekilde Senede Bir Gün, Çalıkuşu ve Kartal Tibet -Danyal Topatan’ın rol aldığı birçok sinema filmini izlemiştik. Amerikan menşeli kovboy filmleri de izlediğimiz filmlerdendi.
    Yatılı okulların öğrencilere kazandırdığı bir diğer olumlu taraf ise ömür boyu unutulamayacak arkadaşlıklardır. Çünkü üç yıl boyunca aynı sınıfta, ders uygulamaları için oluşturulan gruplarda, yemek hanede, yatakhanede, sınavda, sinemada, tiyatroda, gezilerde v.s gibi yerlerde bir arada olup acı tatlı anılar biriktirilmiş olması arkadaşlıkları pekiştiren olaylardır. Bu şekilde kazanılan arkadaşlıklar, dostluklar insanların parayla ölçülemeyen en değerli zenginliğidir. Yatılı okul vesilesiyle çok değerli arkadaşlar kazandığıma inanıyorum. Zaman zaman birbirimizi arar hâl hatır sorarız.
Kadastro Lisesi ikinci sınıfını da hem derslerimi çalışıp iyi notlar alarak hem de arkadaşlıklarımı geliştirerek iyi dostluklar kazanarak daha donanımlı bir öğrenci olarak üçüncü sınıfa geçerek memleketime döndüm. 

  1. YTÜ ve bazı üniversitelerde arazilerin birleştirilme işlemi “toplulaştırma” adı altında okutulmaktadır. Türkiye ve Dünya’da bu uygulamanın yapıldığı yerler bulunmaktadır.

Bu yazı 269 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum