Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Yıldırım Kemal!

03 Eylül 2025 - 17:37 - Güncelleme: 03 Eylül 2025 - 17:57

            1898 yılında İzmir’de doğdu. Emekli bir asker olan, Nüfus müdürü Ali Askeri Bey’in oğludur. İstanbul Yüksek Baytarlık Mektebinden mezun oldu. 1917’de Yedek Subay Talimgâhına girdi. Yedek subay olarak, askerliğe ilk adımını attı.
            Yunan İzmir’i işgal edince, tüm sevdiklerini geride bırakarak Kuva-yı Milliye’ye katıldı. İzmir, Manisa, Akhisar, Aydın, Balıkesir ve Bursa çevresinde çete reisliği yaptı. Daha sonra süvari teğmeni rütbesiyle, 57. Tümende görev aldı. Denizli, Çal, Çivril muharebelerinde sürati ve ataklığı ile dikkat çekti.
            İnönü, Eskişehir, Sakarya muharebelerinde bendini aşan sel gibiydi. Fizik kurallarını hiçe sayan, yüreğindeki vatan sevgisi tarif edilemeyen bir enerjiydi o. Bu muharebelerde, aynı gün üç ayrı yere baskınlar düzenledi. Bu yüzden kendisine “YILDIRIM” lakabı verildi.
            Büyük Taarruza saatler kala, bağlı bulunduğu Konya Ilgındaki Süvari Kolordusu harekete geçmişti. Ancak Yıldırım Kemal aralarında yoktu. Neden mi? Çünkü ağır hastaydı ve Konya’daki Askeri hastanede yatıyordu.
            Büyük taarruzun başlayacağını ve bağlı olduğu birliğin cepheye hareket ettiğini öğrenince, hasta yatağında delirecek gibi oldu. Zaman ve mekân durmuştu. Hastalık hiçbir şeydi onun için. Dipdiri kalktı yatağından ve hastaneden kaçtı.
            Yayan Afyon’a yetişemezdi. Bir köylünün atına talip oldu. Ancak cebinde parası yoktu. Köylüye; at bedeli karşılığı senet imzalayarak, hızla yola çıktı. Yıldırım Kemal, yıldırımlar çaktırarak 26 Ağustosa yetişmeyi başardı.
            Süvari Kolordu Komutanı Fahrettin (Altay) paşa, onu görünce şaşırdı. “Senin hastanede olman lazımdı” dedi. Yunanı İzmir’e sürmemizi benden esirgeyemezsin diye cevap verdi Yıldırım Kemal.
            26 Ağustos günü, Türk Ordusu büyük bir başarı elde etmişti. 27 Ağustos günü için, ciddi bir pürüz vardı. Afyon Küçükköy tren istasyonu Yunanlıların elindeydi. Savaşın gidişatında hayati bir öneme sahipti. Düşmana İzmir’den gelen ikmal ve lojistiğin en önemli noktasıydı. Ayrıca Yunan ordusunun, Uşak tarafından asker aktarabileceği bir konumdaydı.
            Ve 26 Ağustos günü sadece Büyük Taarruzun değil, aynı zamanda bir milletin kaderini tayin edecek bu hikâye, Küçükköy Tren istasyonunda düğümlenip kalmıştı. Küçükköy düşmeden, Büyük Taarruz başarılı olamazdı.
            Fahrettin Altay Paşa, bu tarihi ve asil görevi, oğlu gibi sevdiği Teğmen Yıldırım Kemale verdi. Yıldırım Kemal’in yüreğinde yıldırımlar çakıyordu. 14 asır önce Çin sarayını 40 çeriyle basıp, Türk milletini bağımsızlığına kavuşturan KÜRŞAD gibiydi.
            Yıldırım Kemale verilen görevin bir süresi vardı. Sabaha varmadan Küçükköy düşecekti.
            Önce telgraf hatları kesildi. Yıldırım Kemal ve askerleri, gök gürültüsünü andıran haykırışlarıyla, gece yarısı Yunan birliklerinin arasına daldı. Göğüs göğüse çarpıştılar. Saatlerce vuruştular. Sonunda, istenilen saatte Küçükköyü Yunanın elinden söküp aldılar.
            27 Ağustos sabahı Küçüçükköy tren istasyonu düşmüş, Yunan çaresizlik içinde geri çekilmişti. Eğer Yıldırım Kemal ve yiğitleri, 5–6 saat gecikmiş olsalardı, savaşın seyri bambaşka bir mecraya doğru sürüklenebilirdi.
            Hasta yatağından kalkıp gelen; bir serdengeçti, bir fedai, bir KÜRŞAD sadece savaşın değil, bir milletin kaderini de Küçükköy baskınıyla değiştirmeyi başarmıştı. Toprağın bağrına düştüğünde, henüz 20 yaşındaydı.
            Yıldırım Kemal, orada 27 yiğidiyle birlikte şehit düştü. Kimler mi onlar?
            Keskinli Ali, Amasyalı Kasım, Kayserili Hacı, Vanlı Mehmet, Beyşehirli Ali, Keçiborlulu Mehmet, Sungurlulu Osman, Taşköprülü Süleyman, Bolvadinli Ahmet, Aziziyeli Ali, Aynekli Şaban, Çankırılı Bayram, Çankırılı Ömer, Geyveli Mustafa, Sungurlulu Beşir, Niğdeli Ömer, Taşköprülü Ömer, Koçhisarlı Murat, Mihalliçli Mustafa, Çankırılı Ahmet, Çerkeşli Mustafa, Yozgatlı Abdurrahman, Kayserili Sadık, Konyalı Hasan, Muğlalı Osman, Beyşehirli Mehmet, Keskinli Mehmet..
            Yiğitler, Yıldırım Kemal (Küçükköy) şehitliğinde yatıyor. Hepsini rahmetle ve minnetle yadediyorum. Manevi hatıraları önünde saygıyla ve tazimle eğiliyorum.
            Sonra da düşünüyorum. Yıldırım Kemal ve nicesinin hikâyesi Amerikalıların elinde olsaydı, nice filmler yaparlardı. Milli Mücadelenin sıra dışı hikâyelerini bugün çocuklarımıza öğretebildik mi? Okullarda ders konusu yapabildik mi?

Bu yazı 375 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 3 Yorum
  • Necat adalı
    6 saat önce
    Mekanları cennet olsun sehitlikleri kabul görsün kalemine sağlık
  • Mehmet Bayyurt
    6 saat önce
    Allah bu başarıda emeği geçen er'in den komutanına Atamız da dahil hepsinden razı olsun.
  • EROL ADAR
    6 saat önce
    Mekanları cennet olsun.Kahramanlarımızı hakkıyla tanıtamadık.Bu bizim eksikliğimiz,kıymet bilmezliğimiz.