“Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasında şöyle bir soru sordular:
“Geçti istemem gelmeni. Yokluğunda buldum seni. Bırak vehmimde gölgeni. Gelme artık neye yarar.” şeklinde biten Necip Fazıl’a ait şiirin başlığı nedir?
Tabi ki yarışmacı bilemedi ve jokere bağlandı. Bilememesini eleştirmek için yazmıyorum. O kadar bilinmesi kolay, 5 yaşındaki çocuğun bileceği soruları bile bilemediklerini görünce bu sorunun bilinmemesi normal diye düşünüyorum. Şiire, edebiyata ilgisi yoksa duymaması, bilmemesi normaldir. Yazma sebebim bu şiirin beni gençlik yıllarıma götürmesi.
Necip Fazıl’ı biraz tanıyanlar, Onun “Beklenen” şiirini ezbere bilir. Kısa da olması hasebiyle (iki kıta) benim de ilk ezberlediğim şiirlerdendir:
Ne hasta bekler sabahı.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan bir günahı.
Seni beklediğim kadar.
Bir “bekleyiş” ancak bu kadar güzel anlatılabilir.
Şair ilk kıta da sevdiğini ne kadar çok beklediğini müthiş benzetmelerle anlatırken son kıtada, bu bekleyişten vazgeçtiğini belirtir: Gelme artık neye yarar!
Beklemek zordur. Hele bazı bekleyişler, soğumalara sebep olur. Hani bir söz vardır: Bekleyen şeyler soğur ve acılaşır, tıpkı çay gibi. O yüzden fazla bekletmeye gelmez bazı şeyler.
Toplum olarak şiirden, edebiyattan, sanattan yıllar önce koptuk. Edebiyat derslerinde o kadar yazar, şair tanımamıza rağmen ne kitaplarını okuduk yazarların ne de şairlerin şiirlerini ezberledik. Bazen çevremde gördüğüm gençlere soruyorum. “Ezbere bildiğiniz bir şiir var mı?” diye. “Hayır” cevabını alıyorum. Bir öğrenciye bir şiir ezberletememiş isek daha ne konuşabiliriz ki?
Suç sadece eğitim sistemine ya da öğretmenlere atmak istemiyorum. Öğrenciler de isteksiz. Teknoloji çağında yaşıyoruz. İnternet ve sosyal medya bağımlığı bizleri güzel işlerden kopardı. Bir telefonla, bir tabletle, oyun konsollarıyla gençlerimizin ömrü geçiyor.
Bir yarışma sorusu, bir şairin şiiri, teknoloji bağımlılığı, toplumun yozlaşması, şiirden, edebiyattan kopması belki de hiç ısınamaması…Nereden nerelere geldik. Sahi, ne konuşuyorduk?
Sağlıcakla kalın…
YORUMLAR