Atatürk'ün Emaneti: Cumhuriyet ve Geleceğin Işığı

Yıllar boyunca sınıflarda, tebeşir tozlarının arasında, bir idealin izinde çocuklar yetiştirdim…
Ben bir emekli öğretmenim; Atatürk’ün izinde, Cumhuriyet’in ışığında, vatanına ve milletine gönülden bağlı “Atatürk çocukları”nı hayata hazırlamanın onurunu taşıyorum.
Her bir öğrencimin gözlerinde aynı pırıltıyı görürdüm:
Sorgulayan, düşünen, üreten, çözüm odaklı, ülkesine gönül vermiş gençlerin pırıltısı…
O pırıltı, yıllar geçse de sönmeyen bir umut gibiydi. Çünkü o ışığın kaynağı, bize “Ey Türk gençliği!” diye seslenen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Atamızın o sarsılmaz inancı hâlâ yüreklerimizde yeşermekte:
“Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
Bu sözler sadece bir hitap değildir; bir ömür boyu taşıyacağımız bir görev, bir sorumluluk, bir yemin gibidir.
Cumhuriyet, bize armağan edilen en kıymetli mirastır.
O mirası korumak, yaşatmak ve daha da yüceltmek; her birimizin, her gencin, her öğretmenin görevidir.
Bugün ülkemizin dört bir yanında görev alan o eski öğrencilerim, mühendis, doktor, öğretmen, sanatçı, asker, anne-baba olmuşlar… Ama hepsinin ortak bir özelliği var: Vatan ve bayrak sevgisini yüreklerinde taşıyorlar.
İşte o zaman anlıyorum ki, Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesli yaşamaya devam ediyor.
Cumhuriyet; sadece bir yönetim biçimi değil, bir yaşam biçimidir.
Kadınlara, gençlere, çocuklara verilen değerin, emeğin, adaletin, bilimin ve özgürlüğün adıdır.
Bu değerlere sahip çıkmak, geçmişimize duyduğumuz saygının ve geleceğimize olan inancımızın göstergesidir.
Cumhuriyetimizin 102. yılında kalbimde aynı heyecanla söylüyorum:
Atamızın emaneti emin ellerdedir.
Biz, onun yolunda, onun ışığında yürümeye devam edeceğiz.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!
Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk!