Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-177

26 Eylül 2025 - 16:27 - Güncelleme: 26 Eylül 2025 - 16:27

ORTA AVRUPA SEYAHATİ
Çocukluğumdan itibaren farklı bir yer görme isteği içimde hissettiğim bir bir duygu idi. Gazete yazılarımdan 4 numaralı “Yaralı Baykuş” yazımda da belirtiğim gibi, Annem babam” Bu çocuğu Akhisar’a doktora götürelim kafasındaki yaralar bir an önce iyileşsin “dedikleri zaman duyduğum sevinci hala unutamam. Bu sevincim, belki yaralarımın iyileşmesi için olduğu kadar farklı bir yer görmek ve yolculuk yapmak için duyduğum heyecandan ileri geliyordu. Çünkü o zamana kadar Gördes dışına çıkmamıştım. Ne yazık ki Akhisar’a doktora yine gidemedik ve Akhisar’ı görme hevesi başka bir bahara kalmıştı.
Daha sonra büyüdükçe değişik okulların sınavlarına girmek için çok istediğim değişik yer görme arzusu gerçekleşmeye başladı. Ayrıca üniversitede öğretim üyesi olduktan sonra araştırma amacı ile İsviçre’de yedi ay araştırma imkânı bulmuştum. O zamanki anılarımı da gazetede okurlarıma anlatmıştım.  Nihayet emekliliğim gerçekleştikten sonra sadece gezme amaçlı olarak Avrupa seyahati yapma olanağına kavuştum. Bu istek gideceğimiz yerlerdeki insanların yaşantılarını, evlerini, yollarını, vb. gibi görmek kendi yaşadıklarımızla ve kültürümüzle karşılaştırma heyecanı idi. Çünkü insan gördüğü her şeyi kafasında değerlendirir ve yorumlar. İnsan beyninin bu özelliği gereği karşılaştığı güzel şeylerin kendi ülkesinde de olması için gayret sarf eder ve çevresine anlatır. Gördüğü kötü durumların olmaması için bir çaba içine girer. O nedenle seyahatler herkes için ve çevremiz için çok yararlıdır diye düşünüyorum. Gelelim seyahatimize.
Emekli olduktan iki hafta sonra bu seyahati yapmaya karar verdik. Bu seyahat, Viyana, Çesky Krumlov, Prag, Karlovy Vary, Budapeşte, Estergon Visegras, Szentendre , Dresden, Bratislava  şehir turlarını içine alıyordu. Seyahat 17 Mayıs 2016 günü başladı 24.05.2016 tarihinde tamamlandı. Beş ülke dört başkent programa dahildi. Bu başkentler; Viyana, Budapeşte, Prag, Bratislava idi. Ülkeler ise, Avusturya, Macaristan, Çekya, Slovakya, Almanya idi.
Viyana
17 Mayıs sabah saat 11:15 de İstanbul Atatürk Hava Limanı’ndan kalkan uçak ile Viyana’ya hareket ettik. Uçağımız sorunsuz bir şekilde 12:45 de Viyana hava alanına indi. Hava alanında tur şirketinin görevlileri karşıladı. Otobüse binerek Viyana şehir turu için hareket ettik. Yolda tur rehberimiz güvenliğimiz için önemli uyarılarda bulundu. Şehir turu esnasında çok dikkatli olmamızı ve kişisel eşyalarımızı ve cüzdanlarımızı korumakta en üstün dikkati göstermemizi vurguladı. Eğer kişisel eşya, kimlik, cüzdan çaldırılırsa büyük sıkıntılar yaşayabileceğimizi söyledi. Hatta bu konuda daha önce kendi grubundakilerin başından geçen olumsuz anılardan söz ederek olayın önemini pekiştirdi. Ayrıca bütün gruba hitaben “Otel giriş ve çıkışlarına azami dikkat etmelisiniz. Özellikle valizleri hotel lobisine bırakıp başka işlerle meşgul olma anları, hırsızlığa davetiye çıkarma anlamına geldiğini, zira tekrar valizleri koyduğunuz yere geldiğinizde yerinde görmemeniz büyük bir olasılıktır. Bu kısa aralıktan yararlanarak hırsızlar sizin eşyalarınızı çalmış olabilirler.” Diyerek uyarılarını tamamladı.
Tur boyunca, rehberimizin uyarıları benim hiç aklımdan çıkmadı ve gerekli önlemlerimi sürekli kontrol ederek seyahate devam ettim. Rehber eşliğinde Viyana’da arabadan inmeden bir şehir turu yaptık. Daha sonra rehberimiz, şehir merkezini daha yakından tanımamız amacı ile bize belli bir zaman tanıyarak grubu serbest bıraktı. Bize tanınan sürenin sonunda nerede toplanmamızı gerektiğini kararlaştırdıktan sonra dağıldık. Biz de eşimle birlikte Viyana’nın merkezini dolaşmaya başladık. Caddeler ve binaların görünümü mükemmeldi. Kiliselerin mimarisi, simetrik oluşu ve yüksekliği göz dolduruyordu. Yorgunluğumuzu gidermek için uygun bir yer bulup kahve içelim dedik. Orada kahvemizi içtik. Sağa sola bakarken, üzerinde değişik heykellerin bulunduğu yüksek bir yapıt dikkatimizi çekti. Bu sanat yapısı veba heykeli olup Viyana’nın şehir merkezindeki Graben semtindedir.
Bu yapıt on yedinci yüzyılda bütün Avrupa’yı kasıp kavuran veba hastalığından kurtulmanın anısına dikilmiş. Yersinia pestis bakterisinin sebep olduğu bu veba hastalığı, sinek ve farelerle hızla yayılmış ve çok sayıda insanın ölümüne neden olmuştur. Yapımına 1683 yılında başlanan bu sanat eseri, altı katlı bina yüksekliğindedir. Bitirilmesi on yıl sürmüş ve 1693 yılında tamamlanmıştır. Yapıtın tamamı mermerdendir. Hıristiyanlık inanışının sembolü olan kutsal üçlemeyi (Baba, Oğul, Kutsal Ruh)’ de göstermektedir. Yazının sonunda bu anıtın çekilmiş bir fotoğrafı bulunmaktadır.
Ayrıca Viyana’da bulunan opera, üniversite, tiyatro ve parlamento binalarını görerek şehir turumuzu tamamladık. Bu binaları her birisi çok güzel dizayn edilmiş ve heykellerle süslenmişler. Aslında her birisi zaman ayırıp dikkatlice incelenmesi gereken yapılardır. Ne yazık ki o kadar bol zaman olmadığı için her birisini hızla görüp geçtik. Daha sonra şehir merkezinden uzakta olan otelimize geldik. Oteldeki dinlenme molasından sonra akşam grup olarak Grinzig tepelerinde bir lokantaya giderek müzik eşliğinde akşam yemeğimizi yedik. Bu yemekte grup arkadaşlarımızı daha yakından tanıdık. O akşam neşeli ve espritüel arkadaşlarımızla çok iyi bir zaman geçirdik.
Seegrotte (Göl Mağarası)
Ertesi gün Viyana’dan yaklaşık 17 km uzaklıktaki Hinterbrühl kasabasındaki Seegrotte yer altı mağarasını görmek için ayrıldık. Yolda giderken yerleşim birimlerinde yol kenarlarında yüksek tahta perdeler bulunmaktaydı. Bunun sebebinin yol gürültüsünün civarda yaşayanlara zarar vermesini önlemek için olduğunu öğrendik. İnsana verilen değer dikkatimi çekti.
Seegrotte yer altı gölünün olduğu yere vardık. Rehberimizin ifadesine göre: Burası daha önce yer altı alçı taşı maden işletmesi olarak uzun yıllar hizmet vermiştir. 1912 de dinamit kullanılarak yapılan pir patlatmada galeriler çökmüş yer altı su kaynakları içeri dolarak büyük bir göl oluşmuştur. Gölün alanı 6200m2  dir.  Bu olaydan sonra maden işletmesi kapatılmış ve daha sonra 1930 lu yıllarda yer altı gölü ve mağara atmosferi turistik cazibe merkezi olarak olarak düzenlenmiştir. Ziyaretçiler gölde gezdirilmeye başlanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sı Seegrotte’yi uçak fabrikası haline dönüştürmüştür. Düşmanlarından bu fabrikayı gizlemek maksadı ile 1944-45de bu mağarada ilk savaş jet uçağı parçaları üretmeye başlamışlardır. Bu fabrikada savaş esirlerini çalıştırdıkları söylenmektedir. Burası şimdi turistik amaçla kullanılmakta tekne turu yapılmaktadır.

  Viyana'da Graben semtinde Veba Anıtı 2016

Viyana’da kaldığımızın ikinci akşamı gezi programına dahil olmayan müzik konserine gittik.

 

Bu yazı 313 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum