Doç.Dr.İbrahim KOÇ

Doç.Dr.İbrahim KOÇ

49ibkoc@gmail.com

Anılarım-157

14 Mayıs 2025 - 16:04 - Güncelleme: 14 Mayıs 2025 - 16:04

                                                                                                                                                
KONYA GEZİSİ
“Yolculuk – önce seni sözsüz bırakır sonra da iyi bir hikâye anlatıcısına dönüştürür.” – Ibn Battuta
Konya şehri, Anadolu Selçuklu Devleti’ne yaklaşık iki yüz yıl başkentlik yapmış çok önemli bir yerleşim birimidir. Bu nedenle şehrin her tarafı zarif ve estetik görünümlü Selçuklu eserleri ile bezenmiştir. Ülkemizin tahıl ambarıdır. Mevlâna diyarıdır. Tarih boyunca bu güzel diyarımızın çektiği badirelerden birkaçına değinmeden geçmek olmaz.

Haçlı ordularının Kudüs’e giderken geçtikleri uğrak yerlerinden biri olmuş ve bu yüzden çok acılar çekmiş bir şehrimizdir. Selçuklu sultanı I. Kılıç Arslan, 1097 yılında Eskişehir’de büyük darbe vurduğu haçlı ordusu, umduğundan çok daha güçlü ve sayıca üstün oldukları için geri çekilmek zorunda kalmıştır. Ancak Selçuklu ordusu Haçlıların geçeceği yerlerdeki kuyuları ve yaralanabilecekleri her şeyi tahrip etmiştir. Bu nedenle Haçlılar büyük susuzluk ve açlık çekerek yollarına devam etmek zorunda kalmışlardır. Konya halkı Haçlıların gelmekte olduğu haberini alınca yanlarında taşıyabilecekleri eşyaları ile şehri terk etmişlerdir. Ancak şehir kenarında olan Meram Bağlarındaki yeşilliklerini ve her türlü meyvelerini ve sebzelerini toplayamadan ayrılmak zorunda kalmışlardır.  Bundan dolayı haçlı ordusu susuzluktan ve açlıktan yorgun ve bitik halde o güzelim Meram bağlarına ulaşmış ve kendilerini sanki cennete kavuşmuş olarak hissetmişlerdir. Yeniden güçlenmek için burada birkaç gün kalırlar. Hasta ve yaralı olanlar burada iyileşmiş ve kendilerine gelmişlerdir. Buradan ayrılırken yeterli miktarda suyu yanlarında götürmüşlerdir. [*] Runciman, S.: Haçlı Seferleri Tarihi, Cilt I, s.145, 2007, Ankara

Keyfine ve zevkine düşkün Sultan II Gıyaseddin Keyhüsrev, 1243 yılı temmuz ayında Kösedağ savaşında Baycu Noyan komutasındaki Moğol Ordusu’na yenildikten sonra, Anadolu Selçuklu Devleti ve Başkent Konya halkı için huzurlu günler sona ermiş ve yavaş yavaş yıkıma doğru gitmiştir.
Görüldüğü gibi devlet yöneticilerinin daima ülkenin geleceğini nasıl garanti altına alabilirim düşüncesinde olmalı ve her zaman bunun gereklerini yerine getirmek zorunda olmalıdırlar.

Bu kısa tarihi geçmişten bahsettikten sonra Konya Gezimize değinebilirim. 24-26 Ekim 2007 yılında üç gün süren Ulusal Mühendislik Ölçmeleri Sempozyum’u sonrası, Selçuk üniversitesi Mühendislik Mimarlık Dekanı da olan meslektaşım Prof. Dr. Cevat İnal, Sempozyuma katkı veren bütün YTÜ Harita Mühendisliği bölümü elemanlarının, Konya’nın tarihi ve turistik yapılarını, yerlerini görmeleri için gerekli organizasyonu yaptı. Selçuk Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü’nden görevlendirilen öğretim üyesi, gezimizde bizlere çok yardımcı oldu. Gezdiğimiz yerler: Mevlâna Müzesi, Alaaddin Tepesi ve çevresi, İnce Minareli Medrese, Çatalhöyük, Zazadin Kervansarayı ve Sille idi. Böylece farklı tarihi dönemlerin kültürel izlerini taşıyan önemli tarihi yapılarını ve Konya ilimizi biraz daha yakından tanımış olduk.
Bu tarihi yerlerden birisi de Çatal Höyüktür.  Konya’nın Çumra ilçesinde bulunmaktadır. Konya Çumra arası 50 km dir. Görevlendirilen rehberin anlatımlarına göre; Bilim insanları, neolitik çağı (seramik sanatının başladığı çağ) M.Ö. (6250-5400) yılları arasında göstermektedir. Çatalhöyük’teki toplu yaşam da neolitik çağa uygun düşmektedir. Çatal höyük araştırmaları 1961-65 yılları arasında James Mellaart yönetiminde başlamıştır. Buluntularda çıkan çok sayıdaki objeler sergilenmektedir. Bir örnek vermek gerekirse çok sayıdaki buluntulardan, avlanma sahnelerini gösteren duvar resimleri sergilenen olaylardan biridir. Burada vahşi hayvanları nasıl avladıklarını tasvir etmektedirler. Değişik konulara ait çok sayıda buluntu, sergilenmiştir.
Alaaddin tepesindeki yapılar Selçuklular döneminin kültürünü yansıtmaktadır. Cemaat mahalli iki dönüm olan Alaaddin Camisi görülmeye değer. İnce Minare Medresesi taş ve ahşap işçiliği açısından insanı hayran bırakan özelliklere sahiptir. Giriş kapısı üzerine şerit şeklinde devam eden fetih ve yasin sureleri mermer oyularak yazılmıştır.
Selçuklu Belediyesi sınırları içinde bulunan Sille semti, tarihi özellikleri ile gezilmesi gereken yerlerden biridir. Burası Bizans döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Kral Konstantin’in annesi Aya Eleni’nin adını taşıyan bir kilise bulunmaktadır. Sille’de Selçuklu Belediyesi, etli pidesi ile meşhur bir Restoran’da hepimize bir öğle yemeği vermişti.
Yine Selçuklu döneminde ticaret kervanlarının mola verip dinlendikleri bir kervansaray olan Zazadin Han gördüğümüz eserlerden biridir. Zazadin Hanı, Konya şehir merkezinin 22 kilometre kadar kuzeydoğusunda, Konya-Ankara karayolunun ise 5 kilometre doğusundadır. Tömek köyü sınırları içinde yer alır. 1235-1236 yıllarında II Gıyaseddin Keyhüsrev’in veziri Sadeddin Köpek tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde ise, masraftan kaçınılmamış restore edilerek müze olarak kullanılmaktadır. Böylece insanlar deve kervanları ile ticaret yapanların konakladığı yerleri görerek tarihte bir yolculuğa çıkmaktadırlar.
Sadettin Köpek, ayrıca Beyşehir İçesine bağlı Gölyaka köyüne yakın olan Kubadabad sarayının da mimarıdır. Sultan I. Alaaddin Keykubad ve Sultan II Gıyaseddin Keyhüsrev dönemlerinde önemli görevlerde bulunmuştur. Alaaddin Keykubad’ın zehirlenmesinde rol oynadığı bildirilmektedir. II Gıyaseddin Keyhüsrev ise keyfine düşkün zayıf iradeli ve Kösedağ savaşını kaybeden bir Selçuklu sultanıdır. Beslediği vahşi bir hayvanın kendisine saldırması sonucu ölmüştür (1246) [**].
Bu gezide eşim de bana yoldaşlık etmişti. Konya Gezisinden sonra arkadaşlarımızla birlikte uçakla tekrar İstanbul’a döndük.
[**] Küçükdağ, Y., Arabacı, C.: Selçuklular ve Konya, Çizgi Kitabevi, Konya,2016
[*] Runciman, S.: Haçlı Seferleri Tarihi, Cilt I, s.145, 2007, Ankara

                                            Konya İnce Minareli Medrese giriş kapısı 1264
 

Bu yazı 117 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum