Siyaset Anıları-25

Av.Cenap GÜVEN cenapguven41@gmail.com

Kaymakamlar-2
Bekir Sıtkı Hanlıoğlu: (1983-1986) Resmi san, şan, unvan ve makam sahibi kişilerden olup da arkadaşlığından, dostluğundan zevk aldığım kişilerin en başta gelenlerinden, başat kişilerinden birisi de Sayın Hanlıoğlu'dur. Resmi makam ve unvan sahibi kişilerle arkadaşlığın her iki yan için de çeşitli güçlükleri, sakıncaları, rahatsızlıkları olabilir, vardır. Ben Sıtkı Hanlıoğlu ile her zaman, her koşulda büyük bir rahatlık ve huzur içinde arkadaşlık ve dostluk ilişkimi sürdürebilmişimdir. Sıtkı Hanlıoğlu yalnız benimle değil,  memurlarla, halkla, özellikle öğretmenlerle de aynı rahatlık içinde birlikte olabilmiş ve arkadaşlık, dostluk ve birlikteliğinde saygınlığını hep korumasını bilmiştir.
            Hanlıoğlu'nun eşi Hülya Hanım da saygın bir kişidir. Mesleği eczacı olmakla Gördes'te bulunduğu süre içinde eczane açmış ve bu nedenle de halkla yoğun ilişki içinde olmuştur. Kendileriyle ailecek görüşüyorduk. Her ikisi de çağdaş, aydın kişilerdi. Her ikisi de de Gördes halkı tarafından seviliyorlardı. Yakın bir zamanda arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Sıtkı Bey'den söz edildiğinde üç kişi ayrı ayrı: 'Gördes'te kumarı bitiren kaymakamdır!  Gece gündüz demeden kumar oynanan bütün yerlere kimi zaman tek başına baskınlar yaparak kumarın kökünü kurutmuştur'' diyerek kendisini hayırla andılar.
            Ne yazık ki, Gördes'ten ayrılmalarından sonra ilişkilerimiz kesildi, arkadaşlığımızı sürdüremedik. Kendilerini her zaman saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
             Ömer Faruk Günay: Bir kaymakam, bir bürokrat olarak tam anlamıyla yetkin bir idarecidir. Güvenilir, sağlam bir kişiliği vardır. Politika ile ilgiliydi. Sosyal demokrat görüşlüydü. Okuyup yazan aydın bir kişiydi. 1999 yılında yayınlanmış bir kitabı vardır: 'Vali Atamalarına İlişkin Yeni Bir Model' En önemli özelliklerinden birisi görevini yaparken tam bir yansızlık ve adaletle hareket etmesi, hep halkı düşünmesi, onların yanında yer almış olmasıdır. Eşi Mürüvvet İnsel Günay Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Gördes İlçe Müdürlüğü'nde Ziraat Mühendisi olarak görev yaptı. Faruk Bey eşinin de katkılarıyla diğer hizmetlerinin yanında zeytincilik ve meyvecilik alanlarında da Gördes'e hizmette bulundu. 
            Mürüvvet Hanım da eşi gibi aydın bir kişiydi. En önemlisi de bir yazardı. Mürüvvet Hanım'la ortak bir kitap hazırlama maceramız olmuştu. 1997 yılında Türkiye İş Bankası 'Çocuk Edebiyatı (Hikâye – Roman)' dalında bir yarışma açmıştı. Bu yarışmaya ikimizin 10'ar öyküsüyle ortaklaşa 20 öykülük bir dosya/kitapla katılmış ve yalnızca tek dosya/kitaba verilecek ödülü alamamıştık. Mürüvvet Hanım'ın bu çok güzel öyküleri şimdi Gördesliler Derneği'nin çıkardığı Düğüm Dergisi'nde yayınlanıyor.
             Erdoğan Beypınar: (2004-2006) Erdoğan Bey'le köklü bir arkadaşlığımız yoktu. Kendisi şimdi Gördes Belediyesi'nin işlettiği, o dönemde Emin ve İdris Çakıcı kardeşler tarafından işletilen Park kahvesine gelir ve orada Yurdun Güvenen, Hasan Türker, Mehmet Arat, Selami Karaüzüm, Ali Altuncu'nun da içlerinde bulunduğu bir grupla felsefi, siyasal, sosyal, sanatsal konuşma ve sohbet toplantıları yaparlardı. Ben bu toplantılara katılmadım. Ancak benim de bu kahvenin müdavimlerinden olmam dolayısıyla Erdoğan Bey'le bir tanışıklığımız olmuş, yüzeysel de olsa bir arkadaşlığımız oluşmuştu. İşte benim ancak bu kadarcık tanıdığım Erdoğan Bey bana göre ve bütün Gördeslilerin her zaman belirttiği gibi Gördes'e en büyük hizmeti yapmış bir idarecidir.
            Gördes'in en önemli iki gelir kaynağı halıcılık ve tütüncülüktü. Ancak belki 20-30 yıl oluyor bu iki gelir kaynağı yok olup gitmiştir. Bunların yerine az da olsa zeytincilik, seracılık, meyvecilik ve tarım gelişmiştir. Dört bir yanı ormanla çevrili olsa da orman sanayisi de başka sanayisi, fabrikası vs. de yoktur. İşte bu durumdaki, böylesine imkânsızlıklar içindeki Gördes, Gördes halkı bir mucize yarattı. Kendi olanaklarıyla, halkın aşından ekmeğinden keserek yaptığı bağışlarıyla, ücret almaksızın çalışan kamyoncusu, nakliyecisi, şoförleriyle; marangozu, demircisiyle, tüm esnafıyla; işçisi, köylüsü, memuruyla; genciyle, yaşlısıyla; kadını, erkeğiyle dört dörtlük bir Yüksek Okul (Dershaneleri, Konferans ve Spor Salonları, İdareci Odaları, Yemekhanesi) yarattı. Bu Yüksekokul Gördes'in çehresini değiştirmiştir. Ekonomisine, sosyal yaşamına, kültürüne büyük katkı yapmıştır. Gördes'e bir Gördes daha katmıştır.
            İşte bu Yüksekokulun baş mimarı Erdoğan Beypınar'dır. Beypınar bu okul inşaatının yapılması için toplantı üstüne toplantı düzenleyerek Gördes halkını harekete geçirdi. Atıl durumdaki Yüksek Okul Yaptırma Derneği'ni çalışır duruma getirdi. Gördes Belediyesi ile yakın işbirliği yaparak büyük güç topladı. Okulun birinci baş mimarı Erdoğan Bey ise ikinci baş mimarı da dönemin Belediye Başkanı İbrahim Emre'dir. İbrahim Emre bu okul için bütün belediye güç ve olanaklarını seferber etti. Okulun hayat bulmasında bir üçüncü güç büyük özveriyle çalışan dernek yönetimidir. Son olarak Ahmet İnce yönetimindeki Gördes Gazetesi'nin bu konudaki basın desteğini dördüncü güç olarak belirtmek gerekir.
            Erdoğan Bey'in okulun yapımı için düzenlediği toplantılara ben de katıldım. Bütün Gördeslilerin ortak kanısı, Erdoğan Bey olmasaydı bu okulun yapılmasının imkânsız olduğudur. Gördes kendisine minnettardır.