Halı Dokuyan Kadınlar ve Şehit Makbule Hanım-4

Av.Cenap GÜVEN cenapguven41@gmail.com

İKİNCİ BÖLÜM
GÖRDES KIZI ŞEHİT MAKBULE HANIM
Açıklama       : (Makbule Hanım asker giysileriyle, silahlarını kuşanmış olarak göğsünden çıkardığı Türk bayrağını dalgalandırarak sahneye girer. Oyuncular, sahnedekiler ayakta alkışlarlar. Makbule Hanım seyircileri selamlar. Alkışlar, alkışlar… Sunucu anlatısını sürdürür.)
Sunucu: Bugün, günümüzde onun adı her yerde; Ege denizinde, Akdeniz’de!.. Teknelerin türkülerinde, şarkılarında, marşlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün adıyla birlikte “Gördesli Makbule”, “Gördes kızı Makbule” olarak anılıyor. Makbule Gördes’in onurudur, kıvancıdır… Az önce Elif, Şükûfe Nihal Hanımdan, onun Vatanım İçin romanından söz etti. Bu roman aynı zamanda Gördes’in Kurtuluş Şavaşı’ndaki romanıdır, Gördes kızı Makbule’nin romanıdır. Gazete sayfalarında unutulmuş bu romanı bulup ortaya çıkaran Yurdun Güvenen ile Feridun Bayram’a ve romanın Gördesliler Derneği adına kitap olarak basımını sağlayan İbrahim Balıklı’ya teşekkür ediyoruz. Yine çeşitli yazıları, öyküleri, romanları, kitaplarıyla Kurtuluş Savaşı’nda Gördes’i ve Makbule Hanımı yazıp anlatan tüm yazarları ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
            Makbule Hanım 1902’de doğdu, 1922’de 20 yaşında şehit oldu. Babası Ali Ustalar soyundan Abdullah Efendi, annesi Zeliha Hanım. Kardeşleri, ağabeyi Asım, Küçük kardeşi İbrahim ve Makbule’nin sağlığında 15 yaşında ölen kardeşi Zehra… Eşi, Makbule’den 2 ay sonra şehit olan Halil Efe…
            Akrabaları, ağabeyi Asım’ın oğlu Noter Mukbil Ertem. Mukbil Ertem’in oğulları Erbil Ertem, Bülent Ertem, Levent Ertem; kızı Makbule (Zehra) İnan. Bülent Bey Gördesli ve Makbule’yi yaşatmak için yıllardır çeşitli etkinliklerde bulunuyor… (Mikrofonu uzatarak)  Makbule Hanımı size kendisi anlatsın 

Makbule        : Kendimden söz etmek istemiyorum. Yalnız şu kadarını söyleyeyim. Ben de sizler gibi halı dokudum; sizler gibi sokaklarda oynadım, çocukluğumu, gençliğimi yaşadım. Yurdumuz, vatanımız işgale uğrayınca vatanım için dağlara çıktım, savaştım, şehit oldum. Oysa ben bütün insanların kardeş oldukları, sevgi, barış ve dostluk içindeki bir dünyada yaşamak isterdim. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta Barış Dünyada Barış…” Şu anda en büyük isteğim az sonra şu halı tezgâhına günlük giysilerimle oturup gençliğimdeki gibi halı dokumak… Şükûfe Nihal Hanım’ın sözünü ettiği kendi Güllü Halı’mı dokumak…
             Ancak bu arada büyük vatan şairimiz Nazım Hikmet’in “Davet” şiirinin okunmasını istiyorum. Daha sonra ben de onun bir başka şiirini, “Kız Çocuğu” şiirini okuyacağım…  Yalnız bundan da önce sizlere kısaca Yunanlıların Gördes’i yakmalarını; Gördes yangınını, bu yangında Gördeslilerin, Gördes’in ve bütün halkımızın çektiği acıları, uğradığı zulmü bilmenizi istiyorum. Bunun için yine kısaca Çerkez Ethem ayaklanmasına ve onun Yunanlılara sığınmasına değinmek gerekiyor. Bunları size Sunucumuz anlatsın. Biz şimdi (Eliyle halı dokuyan kadınları göstererek) ayrılıyoruz… Daha sonra gelip halımı dokuyacağım. (Makbule Hanım ve 3 kadın birlikte çıkarlar)  

Sunucu           :  (Kâğıttan okur) 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgali üzerine 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıkarak yurt çapında düşmana karşı gerekli mücadeleyi başlattı. 1919 Haziranında da Gördes’te Hacı Ethem Büke başkanlığında “Kuvayi Milliye Cemiyeti” direniş örgütü kuruldu. Gördes, 16 - 25 1919 Ağustos tarihlerindeki ulusal Alaşehir Kongresi’ne Müftü İsmail Hakkı Efendi’yi temsilci gönderdi. Bu dönemde Çerkez Ethem çete örgütlenmesiyle Manisa - Balıkesir yöresinde Yunana karşı başarılı oluyor ve kendisini önemli bir güç olarak görüyordu. O kadar ki Düzce ve Yozgat İsyanlarını bastırmakla görevlendirildiğinde ortada artık kendisinden başka bir kuvvet bulunmadığı kanısıyla Ankara Valisini Yozgat İsyanı konusunda kendi Divanı Harbinde yargılamak istemiş, bütün memleket işlerini düzeltmekle kendisini yetkili görmeye başlamıştır.
            Kuvayı Seyyare olarak adlandırılan güçleri 2000 piyade, 1000 süvariden oluşmaktadır. Çetesine tek başına asker toplamakta, Ankara Hükümetinin emir ve uyarılarına karşı gelmekte, düzenli ordunun düşmanı yenemeyeceği düşüncesi ve inancıyla çete örgütlenmesini düzenli ordunun üstünde görmektedir.   
            İsmet Paşanın Batı Cephesi Komutanlığına getirilmesi sonrası Çerkez Ethem Hükümet güçleriyle tam bir çatışma içine girmiştir. O kadar ki Hükümet güçleri 1. İnönü ve 2. İnönü savaşları süresince bir yanda Yunanlılarla savaşırken aynı anda Çerkez Ethem güçleriyle çatışmak, uğraşmak zorunda kalmıştır. Ethem’in bu şekildeki hareketlerinde ağabeyi Tevfik Bey’in büyük rolü ve etkinliği olmuştur.
            Sonuçta Yunana sığınmayı seçen Ethem Hükümet güçlerinin ısrarlı takiplerinden kurtulmak için Simav - Kula yöresinden Demirci ve Gördes’e doğru çekilmeye başlıyor. 18-19 Ocak’ta Demirci’dedir. Ordu birliklerinin Demirci’ye doğru geldiklerini örenince Gördes’e hareket ediyor. Ancak ordunun takibini sürdürmesi üzerine 21 Ocak’ta Gördes’ten Kayacık’a gidiyor. Bu arada çetesi dağılmış, yanında kendisine sadık Çerkezler ile Parti Pehlivan müfrezesi kalmıştır. Kayacık’ta Parti Pehlivan da kendisini terk ediyor ve Ethem yaklaşık 300 süvarisiyle Gördes’in Kıhra (Çiçekli) köyü ile Sındırgı ve Bigadiç üzerinden geçerek Susurluk’ta Yunanlılara teslim oluyor. Parti Pehlivan ise yanındaki Halil Efe ve Sarı Mehmet’i Kütahya’ya, orduya gönderip kendisi 15 adamıyla Gördes’e geliyor ve Hükümet güçleri yanında yerini alıyor. (Sunucu kâğıttan okumaya devam ediyor)                                                                                                  (Devamı haftaya)