Mert AKAR

Mert AKAR

akarmert2015@gmail.com

Röportaj Serisi-5: Konuk = Prof. Dr. Nurettin Gülmez (Tarih)

13 Kasım 2025 - 21:49 - Güncelleme: 13 Kasım 2025 - 21:49

“11 Soru 11 Cevap” röportaj serimin beşinci konuğu, Manisa Celâl Bayar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Nurettin Gülmez olacak. Beni kırmayıp röportaj teklifimi kabul ettiği için kendisine teşekkür ediyorum. Hocam, izninizle sorularıma başlıyorum.  
Soru 1: Hocam, nasılsınız? Hayatınız ve akademik yolculuğunuz nasıl gidiyor? Gördes sizin için ne ifade ediyor?
Cevap 1: Böyle güzel bir söyleşide bana da Gördes gazetesindeki köşenizde yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Gördes, güzel memleketimin güzel köşelerinden birisidir. Sade, karışmamış bir nüfus yapısıyla güvenin, dostluğun, kardeşliğin ve asayişin sağlam olduğu yerlerdendir. Herkes birbirini tanır. Vilayet merkezlerine uzak olsa da, yollarının ulaşımı zor olsa da, yaz aylarındaki serinliği, kış aylarında içimizi titreten soğukluğu ve el değmemiş coğrafi güzellikleri ile şirin bir Anadolu şehridir. Milli Mücadele’de direniş merkezlerinden ve Demirci Akıncılarının konaklama yerlerinden olan bir Kuva-yı Milliye şehridir. Yunana karşı direnişi yüzünden iki defa yakılmıştır. Ancak direnişe yine de devam etmiştir. Vatanın kurtuluşu için kendilerini feda eden isimsiz kahramanların şehridir. Kadın kahraman Makbule’nin şehridir.
Soru 2: Demirci Halkevi üzerine yaptığınız çalışmada, yerel halkın Cumhuriyet reformlarına nasıl tepki verdiğini ve bu tepkilerin sosyo-kültürel yapıyı nasıl etkilediğini düşündünüz mü?
Cevap 2: Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Gördes’te bir halkevi vardı. İnşallah onu da çalışmak nasip olur. Demirci Halkevi üzerine yaptığım çalışma sırasında halkın reformlarla bir sorununun olmadığını gördüm. Halkevindeki etkinliklere, konferanslara, şiir ve müzik sunumlarına, meslek edindirme kurslarına katılırdı. Halkevleri, sosyal, siyasal ve kültürel hayatın gelişimine önemli katkı sağlamıştır. Ayrıca gündelik geçim işleriyle meşguldürler. Gördes, Demirci, Selendi, Kula gibi şehirlerde yaşayanlar, verimsiz toprakları dolayısıyla ekmeklerini taştan çıkarmakla meşguldür. Devletle sorun yaşamamışlar, sıkıntıları kendileri aşmaya çalışmış ve sızlanmamışlardır. Bulunduğu bölgenin iklimi sert olduğu gibi insanı da merttir.
Soru 3: İzmir’in işgali sırasında halkın gönderdiği telgrafları incelediğinizde, bu iletişim biçiminin halkın direniş bilincini ve ulusal birliği nasıl pekiştirdiğini gözlemlediniz mi?
Cevap 3: İzmir'in işgali Türk milletinin direnme gücünü harekete geçirmiştir. İzmir’in işgali sonrası eşraf, tüccarlar, ağalar, şeyhler, ulema, müftüler, müderrisler, öğretmenler, avukatlar, aydınlar ve geniş halk kesimleri, işin ciddiyetinin farkına varmışlardır. Böylece İzmir’in işgali, Milli Mücadele’nin halk tarafından anlaşılmasını ve desteklenmesini sağlamıştır. İşgal, tüm ülkede infial, şaşkınlık, korku ve heyecan yaratmıştır. Ülkenin her yerinden yapılan mitingler ve gönderilen protesto telgrafları, bu infialin yazıya ve söze dökülmüş şeklidir. İtilaf Devletlerinin hak, hukuk, insan hakları gibi değerleri politika malzemesi olarak kullandığı görülmüştür. Milletler Cemiyeti de görevini yapmamış, ABD Başkanı Wilson’dan sözünü tutması istenmiş ama karşılık bulmamıştır. Yani bugün Gazze'de yaşananlar, yüz yıl önce Anadolu’da yaşanmıştır.
Soru 4: Cumhuriyet dönemi yerel halk hareketlerinin, günümüz Türkiye’sindeki toplumsal hareketlerle benzerlikleri ve farklılıkları nelerdir?
Cevap 4: Milli Mücadele dönemindeki milli hareketler, kaynağını ve gücünü milletten alıyordu. Milletin istekleri doğrultusunda çıkmıştı. Milli hareketler, milletin diliydi, sesiydi, sözüydü, özüydü. Günümüzdeki toplumsal hareketler ise ya siyasal bir partiden ya da dış güçler tarafından yönlendiriliyor. Bu nedenle milletin değerleriyle ters düşüyor ve sonuç alamıyor. Çünkü bu hareketler milletin yüreğinden doğmuyor.
Soru 5: Araştırmalarınızda, yerel tarih çalışmalarının Türkiye Cumhuriyeti’nin genel tarih anlayışına katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap 5: Türkiye haritasına bakarsak, sınırlar dikkatimizi çeker. Hâlbuki bu sınırlar içinde iller, ilçeler ve köyler vardır. Bu köyler, ilçeler ve iller Türkiye’yi oluşturur. Yerel tarih çalışmaları, milli tarihin bir alt parçasıdır. Yerel çalışmalar bir araya gelince milli tarihi oluşturur ve bu da dünya tarihinin yazılmasına veri sağlar. Yerel tarih çalışmalarını anlamadan, milli tarihi ve dünya tarihini doğru anlamak zordur. Eksik bir parça, bütünü eksik gösterir. Bu yüzden yerel tarih çalışmaları mutlaka yapılmalıdır.
Soru 6: Erken Cumhuriyet yıllarındaki sosyal ve siyasal gelişmelerin, günümüz Türkiye’sindeki toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğini düşünüyorsunuz?
Cevap 6: Cumhuriyet, bir kuruluş sürecinin ilk adımıdır. Bu dönemdeki siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel değişim, yeniden inşanın adıdır. Bugün Türkiye’yi çevresindeki ülkelerden ayıran ve fark oluşturan unsur, dünyaya akıl ve mantık perspektifinden bakmayı öğrenmesidir. Bu sayede milli ve üniter devlet mantığını yakalayabilmiştir.
Soru 7: Atatürk’ün reformlarının yerel düzeydeki yansımalarını araştırırken, halkın bu reformlara adaptasyon sürecinde karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Cevap 7: Kılık kıyafet ve dini konular hariç, köylerde Atatürk reformlarına uyum konusunda sıkıntı yaşanmamıştır. Çocukları okula gönderme konusunda başlangıçta ekonomik nedenlerle bazı zorluklar yaşanmıştır. Çünkü çocuklar iş gücünde faydalı oluyordu. Tarım ve hayvancılıkla geçinen bir toplumda, makineleşme yoksa her şey insan gücüyle yapılır. Türkiye’de tarımda makineleşme 1950 sonrası başlamıştır. Ekonomi önemlidir; insanların karnı açıksa diğer şeylerin önemi kalmaz.
Soru 8: Cumhuriyet dönemi yerel yönetimlerinin, halkla olan ilişkilerinde hangi yöntemleri benimsediğini ve bu yöntemlerin etkinliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap 8: Atatürk, “Köylü milletin efendisidir” demiştir. Ancak yerel yönetimler bürokratik bir anlayışla hareket etmiş, memur devleti olmuştur. Atatürk’ün gösterdiği hedeften uzaklaşıldı. Gitmediğin köy, duymadığın ses, kullanmadığın yol, çıkmadığın dağ, içinde kalmadığın ev bizim değildir. Her yere gidilmeli, yol yapılmalı, insanların sesine kulak verilmeli, dağını taşını, ovasını imar etmeli, evlerde kalınmalı ve yatılmalıdır. Çünkü her şeye anlam katan insandır.
Soru 9: Erken Cumhuriyet yıllarındaki eğitim reformlarının, yerel halkın kültürel ve entelektüel gelişimine olan etkilerini nasıl gözlemlediniz?
Cevap 9: Atatürk şöyle diyor: “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” Eğitim reformları, aydınlanma dönemini başlatmıştır. Okuyan, düşünen, soru soran, araştıran ve sorgulayan bir toplum bu sayede ortaya çıkmıştır.
Soru 10: Cumhuriyet dönemi yerel tarih çalışmalarının, bugünün tarih yazımına katkılarını ve önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap 10: Yerel tarih çalışmaları uzun yıllar ihmal edilmiştir. Yeni yeni değer görmeye ve destek almaya başlamıştır. Parçalar elinizde yoksa bütünü oluşturamazsınız. Eksik veya temelsiz bir çalışma, okuyucunun kafasını karıştırır ve güvenilmez olur.
Soru 11: Son olarak, araştırmalarınızda yerel halkın tarihsel olaylara bakış açısını anlamak için hangi yöntemleri tercih ediyorsunuz?
Cevap 11: Bunun en önemli ve en zor yolu, birebir görüşmek, konuşmak, ses ve görüntü kayıtları almaktır. Bu kayıtları yazıya dökmek, makale, kitap, gazete köşe yazısı veya haber olarak yayımlamak gerekir. Söz uçar, yazı kalır. Bu anlamda “Çarşının Öyküsü Manisa” ve “Esnafın Öyküsü Manisa” kitaplarını Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle yayımladık. Tarihe not düştük. Benzer çalışmaların bütün ilçelerimiz için de yapılması gerekir. Bütün okuyucularınızı ve Gördes halkını saygıyla selamlarım.
 Sayın Hocam, değerli vaktinizi ayırdığınız için asıl biz çok teşekkür ederiz. Çalışmalarınızı, anladığım kadarıyla ihtimam ile takip edeceğim. Sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yaşam diliyorum. İşlerinizde kolaylıklar diler, saygı ve sevgilerimi sunarım.  

Bu yazı 131 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum