ATİNA GEZİSİ
Delfi gezimizden sonra Ossios Lucas’a hareket edildi. Burada bulunan Bizans Manastırı gezildi. Bu manastırın gezilmesinden sonra Livadya Thiva üzerinden Atina’ya varılıp otele yerleşildi. Akşam yemeğimiz Pire Limanındaydı. Yemeğimizi Türkçe şarkı ve türkülerimizi dinleyerek yedik. Restoran’lar gelen grubun milliyetine göre jest mahiyetinde konuklarına kendi müziklerinden örnekler dinletiyorlardı.
Ertesi gün yani 25 Mart 1993 günü Yunanistan’da milli bayram olması nedeniyle grubumuza serbestlik tanındı. Herkes kendine göre bir program yapabilecekti. Eşimle birlikte Atina sokaklarında bir tur attık.
Korint- Mycenea(Miken)- Epidavros Gezisi
26 Mart günü Atina- Korint-Mycenea- Epidavros- Atina turu yapıldı. Korint Kanalı’nı gördük. Korint Kanalı’nın inşaatına 1881 yılında başlanmış ve 1893 yılında bitirilmiştir. Uzunluğu 6,3 km dir. Korint Körfezi ile Saronik Körfezini birbirine bağlar. Kaynakların belirttiğine göre, Adriyatik ve Ege Denizi arasında seyredecek gemiler için yaklaşık 400 km tasarruf sağlamaktadır. Korint kanalını gördükten sonra, Korint şehir merkezindeki müzeyi ziyaret ettik. Daha sonra Korint şehrinden 42 km uzaklıktaki Miken uygarlığının oluştuğu topraklara vardık. Buradaki harabeleri grubumuzla gezdik. Agamemnon’un anıt mezarını ziyaret ettik.
Bu mezar yığma taştan yapılmış olup mimarlar bu yapının arı kovanı biçimli olduğunu söylemektedir. Görkemli bir girişi ve kapısı bulunmaktadır. Mezarın tabanı daireseldir ve çapı 14,5m yüksekliği 13,5 m dir. Yapı yukarı doğru yükseldikçe daralmakta ve tepede birleşmektedir. Bir mühendislik harikasıdır. Bu anıt mezarın giriş kapısının önünde çektirdiğim bir fotoğraf yazının sonunda görülüyor.
Değişik tarihi kaynaklardan derlediğim bilgilere göre: Agamemnon Miken kralıdır ve Truva savaşına katılan önemli komutanlardan biridir. Truva savaşı, yaklaşık MÖ.12. veya 13.yüzyıl civarında olmuş ve Akalar bu savaşta Truvalıları yenmişlerdir. O nedenle Agamemnon bizim tarihimiz açısından önemli bir şahsiyettir. İngiltere’nin Çanakkale Savaşı’nda kullandığı savaş gemilerinden birinin adı da Agamemnon dur. Truva savaşına katılarak Truvalıları yenen komutan ile Çanakkale savaşına katılan savaş gemisinin adının ayni olması ne kadar manidar değil mi? Nitekim bu savaş gemisi Agamemnon, 18 Mart 1915 Çanakkale Savaşı’nda boğazı geçmek isterken Mehmetçiğin attığı top mermilerinden yara almış ve savaş dışı kalmıştır. 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğunu tarih sahnesinden silecek olan Mondros anlaşması Yunanistan’a ait olan Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda demirli olan Agamemnon Zırhlısında imzalanmıştır. Bu tutumları ile itilaf devletleri Osmanlı devletine “Akaların komutanı Agamemnon nasıl Truva’yı yendi ise bizde Akaların mirasçısı olarak, Truvalıların mirasçısı olan Osmanlı Devleti’ne Agamemnon Zırhlısında yenilgilerini kabul ettirdik ve Türklerin Çanakkale zaferinin öcünü aldık” demek istemişlerdir. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın sonunda “Truvalı Hektor’un intikamını aldık” diyerek gerekli cevabı Yunanlılara vermiştir.
Agamemon’un yaşadığı topraklardaki, Miken harabelerini gezdikten sonra yaklaşık 45 km uzaklıktaki Epidavros antik şehrini görmek üzere yola çıktık. Rehberin gruba açıkladığı bilgilere göre; “Burası antik çağda bir kültür, sağlık ve dinlenme merkezi idi. Epidavros açık hava tiyatrosu, 14000 oturma koltuğuna sahiptir. Akustiği mükemmeldir. Orkestranın küçük bir kâğıt hışırtısı bile izleyicilerin hepsi tarafından duyulabilir. Orkestra veya oyun sahnesi 20,30m çapında yuvarlak bir daire olup zemin hala sağlamdır. “
Epidavros bu haliyle bizdeki Bergama antik kenti ile ayni işleve sahiptir. Tarihi kaynaklar bu görüşü doğrulamaktadır. Çünkü Bergama zenginlerinden birinin oğlu olan Arkhias burada tedavi olmuş ve iyileşmiştir. Antik çağda sağlık merkezi idi. Başka yerlerde sağlık merkezi açılmasına Epidavros Asklepionu karar veriyordu. Arkhias Bergama’da sağlık merkezi açılması için Epidavros Asklepion’una başvurur. Sağlık merkezi açılması izni ile birlikte Bergama’ya döner. Daha sonra Bergama antik kentinde de Asklepion açılır [*]. Epidavros gezisi tamamlandıktan sonra tekrar yaklaşık 140 km lik mesafe deki konaklama yerimiz olan Atina’ya geldik. Ertesi gün Atina turumuzu yaptık. Akropol ve Parthenon ve ardından Atina Arkeoloji müzesi gezildi. Daha sonra Atina’dan hareketle akşam Kavala ’ya varıp otele yerleştik.
Ertesi gün, Büyük İskender’in babası Philip’in kendi adını verdiği Philippi antik şehrini görmeye gittik. Burası Kavala’ya yakın bir yerdeydi. Philippi’deki tarihi harabeleri gezip Türkiye’ye doğru gelmek üzere Dedeağaç’a doğru yöneldik. Dedeağaç’tan sonra İpsala sınır kapısı üzerinden geçerek akşam geç saatlerde İstanbul’a ulaştık. [*] Bayatlı, O.: Bergama Tarihinde Asklepion, Bergama Belediyesi Kültür Yayınları No:5, İzmir,1993
YORUMLAR