Anılarım-167
Doç. Dr. İbrahim Koç
İznik Gezisi
Savaşı kazanacak kadar kuvvetli, savaştan kaçacak kadar akıllı olmalıyız. -Krezüs
Şemaki evi ziyaretinden sonra yaklaşık yarım saatte iznik’e vardık. İznik kenti, ayni adı taşıyan İznik Gölünün yanındadır. 44000 civarında bir nüfusu vardır. İznik, tarih öncesi çağlardan beri bir yerleşim yeri olduğu yöredeki kazılardan anlaşılmaktadır.
İznik, Büyük İskender’in komutanlarından Antigonos Monoftalmos tarafından M.Ö. 316 da kurulmuştur. Bundan dolayı adı “Antigonia” olmuştur. İskender’in iki generali Antigonos ve Lisimahos imparatorluğu ele geçirmek için yaptıkları savaşta Antigonos yenildi. Bunun üzerine Lisimahos, “Antigonia” adını değiştirerek şehre sevgilisi “Nikaia” adını verdi. Daha sonra şehrin adı “Nicaia” oldu.
M.S. 476 da Nicaia Doğu ROMA İmparatorluğu’nun yani Bizans’ın egemenliği altına girdi. Bu dönemde şehir büyük imar faaliyetlerine sahne olur. 1075 yılında Selçuklu Devletinin kurucusu Kutalmış Oğlu Süleyman Şah Nicaea’yı aldı. 1080 yılında bu şehri Selçuklu Devleti’nin başkenti yaptı. Adını da İznik koydu.
İznik Kalesi, Ayasofya Camisi, MS.200 de İmparator Traianaus döneminde yapılan Roma Tiyatrosu görülmeye değer eserlerdir. Ayrıca, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde başkent olarak da hizmet vermiş ve şehir bu dönemlerin her birinden izler taşımaktadır.
Haçlı Seferlerinde İznik
Değerli okurlarım, üzerinde yaşadığımız bu toprakların ve şehirlerin başından neler geçtiğini hep merak ederiz. Eğer şehirlerin tarihini bilirsek gezinin tadını daha iyi çıkarırız. Bu amaçla gezdiğim ve gördüğüm yerlerin güncel değerlerinin yanında tarihini de araştırarak öğrendiklerimi okurlarımla paylaşmayı çok seviyorum. Genel olarak gezilen yerlerin geçmişinde yaşanan tarihi olaylar bilinirse, yapılan gezi ve arkadaşlarla paylaşılan bilgiler geziyi daha cazip hale getirir diye düşünüyorum. Gezi esnasında bilmesem bile, duyduğum okuduğum, gördüğüm bir bilgiyi not ederek daha sonra değişik kaynaklardan araştırarak öğrenmeyi ve öğrendiklerimi paylaşmayı seviyorum. Umarım sizlerde bana hak verirsiniz. Bu bağlamda Haçlı Seferlerinin çok küçük bir kesitini içeren tarihsel bir savaşı aşağıda vermek istiyorum.
Drakon savaşı
Yaklaşık iki yüz yıl süren haçlı seferlerini incelerken ayrıntıda boğulmamak için bu seferlerin esas amacını şu şekilde ifade etmek mümkündür: Avrupa dünyasının, Selçuklu Devleti’nin içine düştüğü iç karışıklıkları fırsat bilerek “Kutsal toprakları kurtarmak” sloganıyla Türkleri Anadolu’dan atmak ve Anadolu ile birlikte bütün Yakındoğu’yu kendi ellerine geçirmek maksadıyla düzenleyip giriştiği siyasi amaçlı askeri bir harekettir.
Bu amaçlarını gerçekleştirmek için kullandıkları araçlar kiliseye bağlı din adamlarıdır. Bunlar köy köy dolaşarak vaazları ile insanları, doğudaki din kardeşlerini Müslümanların egemenliğinden kurtarmak için Haç yolunda savaşmaya ikna etmişler ve taraftar toplamışlardır. Bunların en ünlülerinden biri de keşiş Piyer Lermit’dir. Kralların ve İmparatorların katılmadığı bu sefere Halkın Haçlı Seferi denmektedir. Sefere katılan 200.000 kişinin arasında köylüler, şehirliler hırsızlar, eşkıyalar ve katiller de bulunmaktaydı.
İznik, Haçlı ordularının Kudüs’e giderken, uğradıkları yol üstü duraklarından biridir. Bu yüzden buranın insanları çok acı çekmiş, zulme uğramış, can vermişlerdir. İnsanlıktan nasibini almamış bu kalabalık “cahil, disiplinsiz” insan kümesi, 1096 ağustos ayında Yalova yakınlarında Kibotos’da karargâh kurdu. Haçlılar ganimet ve günlük ihtiyaçları için bu karargâhtan sağa sola çıkıp yağma yapıp çevreye ve insanlara zarar veriyorlardı. Bu sefere çıkarken yeme içmesini geçtiği yerlerden gasp ederek elde edeceğini bilerek zaten yola çıktıkları, yaptıkları hareketler göstermektedir. Haçlı ordusunun geçtiği yerleri kasıp kavurduğu adeta çöle çevireceği bir gerçektir. Kserigordon Kalesi’ni ( İznik ile Yalova arasında olduğu tahmin ediliyor) işgal edip yağmalamışlar ve burayı üs edinmişlerdi. I. Kılıçarslan, İlhan unvanlı komutanı Muhammed’i bir askeri birlikle kaleyi geri almak için gönderdi. Kalede her şey vardır ama su yoktur. Kalenin su ihtiyacı surlar dışındaki bir vadiden karşılanıyordu. Bunu bilen Selçuklu komutanı, kaleyi kuşattı ve su kaynaklarını ele geçirip beklemeye başladılar. İçerdeki haçlılar ancak sekiz gün dayanabildiler. En sonunda haçlı komutanı Rainaldus ve bazıları Müslümanlığı kabul ederek canlarını kurtardılar. Diğerleri kılıçtan geçirildi.
Türkler, casusları vasıtası ile Kibotos’ta bulunan haçlı karargahında asparagas haber uydurup, Almanların ele geçirdikleri ganimetleri aralarında paylaşmakta olduğunu ve hatta İznik’i işgal ettiği haberlerini yaydılar. Bu defa karargahtaki Haçlılar da ganimetten pay kapma hırsı ile sevinmeye ve bir an önce İznik’e gitmeye karar verdiler. Bu arada gerçek haber karargâha geldi. Hatta Türklerin Kibotos’a gelmekte olduğu haberi karargâha ulaştı. Bunun üzerine, sevinç yerini paniğe bıraktı. En sonunda Haçlılar Türklerden intikam almak için Kibotos’tan 20000 kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Bu yol, bugün Altınova, Soğuksu, Yalakdere üzerinden Boyalıca’da İznik Gölü kıyısına ulaşan güzergâh olmalıdır.
Haçlı ordusu, önde atlı şövalyeler ve arkada yayalar olmak üzere yürüyüşe geçtiler. Ordu, yolun ormanlarla kaplı Drakon Vadisi’ne girdiği yerde pusuda bekleyen Türklerin hücumuna uğradı. Her taraftan ok yağmuru geliyordu. Türk kuvvetleri öncelikle atları hedef almıştı. Yaralanan atlar, üstündeki süvarileri sırtından atarak geriye yayaların üzerine doğru gelmeye, yayalar da paniğe kapılıp gerisin geriye karargâha doğru kaçmaya başlar. Türkler de onları arkalarından kovalayıp kılıçtan geçiriyor ve öldürüyordu. Bu şekilde Türk kuvvetleri, Haçlıları karargahlarına kadar takip etti ve karargâhta da önlerine gelenleri etkisiz hale getirdiler. Haçlılardan çok azı ormanlara kaçarak kendilerini kurtardılar. Böylece Piere I’Ermit’in Haçlı seferi son buldu ([*], s.17-18).
Bu zafer I. Kılıç Arslan’ın haçlıları küçümsemesine yol açacak ve daha sonra meydana gelecek olan savaşta I. Kılıç Arslan ordusunu yok olmaktan kurtarmak için savaşı terk etmek zorunda kalacaktır.
[*] Demirkent, I., Haçlı Seferleri, s.61-72, Dünya Yayıncılık, İstanbul 1997.
İznik Kalesi’nin dört kapısından biri
YORUMLAR