Evliya Gördes'te

Yaşar ATLI

Bu yazıyı hazırlama sebebim kısa bir süre önce Eski Gördes'teki Pazar Yeri Camiinin kitabesini okuma zarureti oldu. Araştırabildiğim kadarıyla Eski Gördes tarihi hakkındaki en derli toplu ve en eski bilgilere Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde rastladım. Evliya Çelebi 1682 yılında vefat etmiş bir Osmanlı seyyahıdır. Rivayet edilir ki Evliya Çelebi rüyasında Hz. Peygamberi görür, heyecandan 'şefaat ya Rasulallah' diyeceği yerde 'seyahat ya rasulallah' der ve bunun üzerine yollara düşer, seyyah olur ve günün birinde yolunu Gördes'e düşürür.
Evliya Çelebi Ulu Caminin kapısı üzerinde kitabe olmadığını ve Yukarı Mahalle'deki Ramazan b. Şaban tarafından yapılan caminin kitabesinde ise caminin 1041 tarihinde yapıldığının yazılı olduğunu söyler. Hicri 1041 yılı miladi 1631 yılına tekabül etmektedir. Şu anda Pazar Camisinin girişindeki kitabede iki tarih yazmaktadır. 1338 ve 1341. Bu tarihler de miladi 1920–23 yıllarına tekabül etmektedir.
Bir Zamanlar Gördes isimli kitapta Gördes'in 21 Mayıs 1921'de Yunanlılar tarafından tamamen yakıldığı yazmaktadır. Demek ki hali hazırdaki kitabe tamir kitabesidir. Cami, Kurtuluş Savaşında zarar görünce tamir edilmiş. Kitabedeki yazı, okuyabildiğimiz kadarıyla bir kudsi hadistir ve mealen şöyle demektedir: 'Benim yeryüzündeki evlerim mescitlerdir. Kimler temizlenir, evimi ve beni ziyarete gelirse onlar benim misafirlerimdir. Misafirlere ikram etmek de ev sahibinin boynunun borcudur'.' Metnin manası bu olmakla beraber en son cümleyi tam olarak çözemediğimiz için son cümleye mana veremedik. (Araştırmacı yazar Yurdun Güvenen'in 2010 tarihinde Gördes Gazetesinde Eski Gördes Camileriyle ile ilgili yazılarını da burada zikretmeliyim. Fakat Pazar Camisinin kitabesinin okunuşunda bazı sehivler yaptığını da ifade etmeliyim.)
Ayrıca Caminin doğu tarafına bakan kapısının üzerinde de bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabede de okuyabildiğimiz kadarıyla 'bu camii şerif ashabu'hayrat ve eşraf tarafından 1289 yılında '..' şeklinde yazmaktadır ki bu tarih miladi 1872 tarihine tekabül etmektedir. Demek ki bu tarihte de cami tamir görmüş. Şimdi Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinin Gördes ile ilgili bölümüne gelebiliriz.
Oradan yine batıya bir ulu sahra içinde Gediz akar ki ta Alaşehir ile Sart Şehri arasından beri gelir. Hakir bu nehri atlar ile geçip Çomaklı Yaylası'nda biraz dinlendim. Orada Çomaklı Sultan'ı ziyaret edip abıhayatlar içip mamur köyleri geçerek 9 saatte (Gördüs'e vardım.)
Gördüs [Gördes] Kalesi, yani Koritoz şehrinin özellikleri
Büyük İskender tarihinden sonra Yanko Kral'ın oğullarından Koritoz adlı kralın elinden Saruhan oğlu Yakub Han fethidir, Ulubaş Bey eliyle. Yakub Şah, Osmanoğlu'na bir kızını nikâhla verince bu şehri de çeyiz yoluyla verip Yıldırım Han eline girmiştir. Zağanos Paşa, bu Gördüslü olduğundan Celali Karayazıcı girip saklanmasın diye padişah fermanı getirip kaleyi yer yer yıkmıştır. Dizdarı ve neferleri yoktur. Hala burçları ve kuleleri bellidir. Bu kale şehrin doğu tarafı ucunda bir killi kaya üzerine yapılmış, eski zamanda gayet sarp ve sağlam kale imiş. Kütahya Eyaleti'nde Saruhan Sancağı'nda 150 akçe kazadır.
Nahiyesi 78 parça köydür. Şehri yüksek bir dağın eteğinde birbiri üzere Tokat Şehri'nin evleri gibi kat kat yapılmış evlerdir. Sokakları gayet iniş yokuştur. Ve toplam 2.200 toprak örtülü duvarlarının temelinden yarısına dek taş, ondan yukarısı kerpiç duvarlı Türkistan evleridir.
Ve 6 mahalle ve 11 mihraptır. Bunlardan, aşağı çarşı içinde Ulu Cami bir şirin ve sanatlı uzun minaresi var, toprak örtülü, eski tarz camidir. Ve yüksek çınarlarla süslenmiş avlusu var ama kapısı üzerinde tarihi yoktur. Yukarı mahallede Hacı Ramazan Camii kapısı üzerinde yazılan tarihi budur: "Sahibü'l-hayrât ve'l-hasenât el-hâc Ramazan bin Şa'bân tamâmet camiü'ş-şerif, sene ihdâ ve erbaîn ve elf" [1041]yazılmıştır.
Ve tamamı 3 camidir, gerisi mescitlerdir. Ve 4 kargir minare vardır. Bütün evleri kıble tarafına, ovaya bakmaktadır. Şehrin altında akan Çomaklı Nehri yine Çomaklı Yaylasından inip Gediz Nehri'ne karışır.
Bu Çomaklı Nehri üzerinde şehir kenarında bir göz köprü vardır. Usta, çam direklerinden iki taraftan kırlangıç kanadı gibi birbiri üzere kalyon sütunları gibi uzun direkleri bir acayip sanat etmiş ki zamanımızın ustaları ona hayran olurlar, öyle bir seyirlik ve sanatlı ahşap köprüdür. Bu ibretlik köprünün benzeri Rumeli'nde Hersek Vilayeti'nde Foça Şehri'nde Dirin Nehri üzerinde Sokullu Mehmed Paşa'nın ağaç köprüsüdür. Ama bu Gordus Köprüsü ondan enlidir ve sanatlıdır. Bir başından bir başına tam 500 adımdır ki gökkuşağını andırır.
Bu paragrafın orijinal ifadesi yeni harflerle parantez içindeki gibidir.
(Ve bu Çomaklı nehri üzre şehir kenârında bir göz cisir vardır. Çam direklerinden üstâd-ı kâmil iki tarafdan kırlankıc kanadı-misâl birbiri üzre galyon sütûnları gibi serâmed direkleri bir san'at-ı acîbe etmiş kim zamânımızın üstâdları ana hayran olurlar, eyle bir vâcibü's-seyr cisr-i haşeb-i musanna'dır. Bu cisr-i ibret-nümânın misli Rûmeli'nde Hersek vilâyetinde Foça nehrinde nehr-i Dirin üzre Sokollu Mehemmed Paşa'nın ağaç cisridir. Ammâ bu Gördüs cisri andan enlidir ve musanna'dır. Bir başından bir başına kâmil beş yüz adımdır kim kavs-i kuzahdan nişân verir kantaradır.)
Bu şehir içinde 50 dükkân, 1 han ve 1 hamam, hepsi bu köprünün evkafıdır ki geliri köprünün tamirine harcanır. Başka 1 hamam, 1 medrese, 2 tekke, 9 mektep, 3 han ve 6 hayat suyu çeşme vardır. Bütün halkının kârları ve kazançları bağ ve bahçesi cihanı süslemiştir. Üzümü gayet suludur ve lezzetli üzüm kurusu olup ekin ocağı olmamakla Kütahya ve Karahisar'dan ve diğer nahiyelerden nice bin deve yükü buğday gelip üzüm ile değişirler. Bu şehrin pazarı günü acayip bir kalabalık olup nice bin adam toplanır. Halkı tamamen Etrak'tir (Türk'tür.) Konuşmalarında özel lehçeleri beyan olunur:
Etrak Lehçesi
Bazı lügatleri bu sözlerdir.
Evvela:
azık=ekmek, tahıl=buğday, dehle=gözet, zıbar=yat, ün=avaz, ketmec=kız, kızan=oğlan, cıbar= arık,  göblez= köpek yavrusu, çomar= koyun köpeği, mastı=fino köpek, saplıca kızıl=kiraz, ballıdan=incir, kelem= lahana, kızılağaç =havuç, yelli saz=turp,  oğlan pabucu=armut kurusu, beğ aşı=yumurta.
Nice bin bu gibi kelimeleri var ki duyanın aklı perişan olur. Gerçi baba ve dedelerimizin dilleridir, ama bizim dedelerimizin oturduğu Kütahya içinde ve Demirci Şehri'nde bu gibi sözler yoktur. Bu şehrin halkı garipleri severler ve nimetleri fakirlere boldur. Hanemiz sahibi Hacı Veli, hanedan sahibi, Tanrı eri ve cömert kimsedir.
Bir Zamanlar Gördes kitabında Evliya Çelebi'nin 1670'lerde Gördes'e geldiği yazmaktadır.
İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar; diyor, Yahya Kemal. Eski Gördes uzunca bir devrin anılarını, hayallerini, ruhunu bağrında saklıyor. Sadece hayal etmek için bile ziyaret edilmeli Eski Gördes. Huşu ile'