Ben Sude Nur!

Hüseyin TUNÇAY htuncay45@gmail.com

            “Ben Sude Nur Duran... Yozgat Bozok Üniversitesi 1. sınıf öğrencisiydim... 6 Şubat depreminden 120 gün sonra Adıyaman’da cansız bedenime ulaşıldı...”
***
            Unutmayın!!!
***
            Ebru Yıldırır... Gaziantep Islahiye Cumhuriyet İlkokulu sınıf öğretmeni...
***
            Burak Mert Binici... Hatay Antakya’da özel eğitim öğretmeni...
***
            Azra Şeker... 9 yaşında, Adıyaman Yavuz Selim İlkokulu 4. sınıf öğrencisi...
***
            Hasan Bilgen... Gazimağusa Türk Maarif Koleji 8. sınf öğrencisi... Adıyaman İsias Hotel’de yaşamını yitirdi...
***
            Hacettepe Üniversitesi Fizik öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Aybüke Cemre Zorlu...
***
            Hevin Özmen...  Fatih Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencisi...
***
            Muhammed Şükrü İzci... Adıyaman Mesleki Eğitim Merkezi 11. sınıf öğrencisi...
***
            Mustafa Kemal Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü mezunu Beyza Aladağ... Vefatından 15 gün sonra tayini çıkmıştı...
***
            Nisa Beren Yapıcı... Mehmet Akif Ersoy İlkokulu 4.sınıf öğrencisi...
***
            Melisa Menteş... 4 yaşında...
***
            Şerafettin Akdağ... Adıyaman Anadolu Lisesi biyoloji öğretmeni...
***
            Deniz Kuzu... Yakındoğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu...
***
            Hava Harp Okulu 2. sınıf öğrencisi Ahmet Çağlar... Hatay Kırıkhan’da vefat etti...
***
            Yusuf Arda Yel... Henüz 3 yaşındaydı...
***
            Türkhan Bozkurt... Sınıf öğretmeni... Oğlu Ozan ve eşi Aziz Bozkurt’la beraber vefat etti...
***
            Berat Görkem Damla... Gülhane Tıp Fakültesinden 6 ay sonra mezun olup şifa dağıtacaktı...
            ...
            Unuttuk... Fakat acılar hâlâ taptaze...
            “Hayat vedalardan ibaret gibi. Sevdiklerine veda edersin hep. Ama geri dönemeyeceğini bilerek çok sevdiğin evine el sallayıp onu avuçlarında öpmek ve elini açıp artık ölmüş geçmişine Fatiha okumak veda etmenin çok ötesinde bir şey. Annem ve babam depremden 62 gün sonra enkazda bıraktıkları hayatlarına son kez baktılar. Artık yıllarca verilen emeklerin bir gecede yok oluşu karşısında sadece boşluğa küçük bir buse ve göklere dua gönderen anne ve babamı görünce; hayatı şuan olduğundan farklı yaşamak gerektiğini tekrar idrak ettim.” (1)
            “Babacım, babalar günün kutlu olsun en çok da senin kutlu olsun... Varlığın o kadar kıymetliydi ki yokluğun çok büyük bir boşluk. Bana hep, ‘Canım kızım bu kadar duygusal olma, yürüyenin yolunu açarlar.. Yolda olmaya başarılarınla devam et.’ derdin... Yolum sensiz ve buruk meleğim...” (2)
            Bilimler Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, 6 Şubat 2023 depreminden önce olduğu gibi uyarmaya ve bilgilendirmeye devam ediyor! “Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasının yüzde 60’ına denk bir üretimi olan bölge. Yani Marmara Bölgesi’nin ekonomisi durduğu an, çarkları durduğu an, emin olun bütün Türkiye’nin ekonomik olarak diz üstü çökmesi kaçınılmazdır. Onun için deprem gerçek beka sorunudur.” (3)
            Televizyon kanallarında, halkımızı ve çocuklarımızı aydınlatmak için niçin birkaç dakikalık uyarı spotları, animasyonlar, çizgi filmler yayımlayamıyoruz, eğitim seminerleri, paneller düzenlemiyoruz? Belediyelerimiz, mimar ve mühendislerimiz neden iş birliği yaparak depreme karşı alacağımız tedbirle yapılaşma sürecine önderlik yapmazlar ve her binanın kimlik kartını çıkarmazlar?
            Bu konuda elinde yetki bulunduranlara karşı neden talepkâr değiliz?
            Yıkılan on binlerce binayı tekrar yapabilir, depreme dayanıklı şehirler kurabiliriz. Fakat kaybettiğimiz on binlerce insanımızın, çok mühim beşerî kaynağımızın eksikliğini devamlı hissedeceğiz.
            Hepsini rahmetle anıyorum... Umarım tarih tekerrür etmez...
1) @avukataozdemir, 18.6.2023
2) @mervebborta, 18.6.2023
3) https://www.gazetepencere.com/prof-dr-naci-gorur-gercek-beka-sorunu-depremdir-marmara-bolgesinin-ekonomisi-durdugu-an-turkiyenin-diz-ustu-cokmesi-kacinilmazdir/
4) @HatayMedeniyeti, @kisacakimdir