Yeni Yılınız Kutlu Olsun

Gülruh DEMİREL gulruhdemirel123@gmail.com

Yeni yılın hepimize mutluluk, sağlık, huzur getirmesi dileklerimle; geçmişin dostlukları ile dolu, küçük şeylerden keyif aldığımız, birlikte paylaşılan bir yılbaşı gecesinin unutulmayan anlarından bahsedeceğim.
    Televizyonun olmadığı, sohbetlerin çok olduğu, akraba ve dostlarımızla geçirilen mütevazi bir yılbaşı gecesi...
    Yılbaşı gecesini kimlerle nerede geçireceğimiz önceden belirlenirdi. Genelde, Ahmet Bağcı dayımlarla birlikte bizim evde geçirirdik.
    Gördes pazarına canlı olarak getirilen tavuk, veya hindi alınır, evde kesilir, sıcak suda tüyleri yolunurdu. Bir hayli meşakkatli bir süreçten sonra pirinç biraz tereyağı, maydanoz, karabiber ve tuzla çok az su ilave edilerek kavrulurdu. İçi doldurulan tavuk veya hindi dikilerek tencerede suyla pişirilir, sonra tavada tereyağında kızartılarak sofraya getirilirdi. Harika bir lezzeti olurdu. En çok, lades kemiğini bulan sevinirdi. “Lades kemiği bana geldi, kim benimle lades tutuşacak?” denilir ve seçilen kişiyle lades kemiği kırılır, “Aklımda!” denilerek ve nesine yarışmaya girildiği belirlenerek süreç başlardı. Lades tutuştuğun kişiye bir şey verdiğinde onun da “Aklımda” demesi gerekirdi. Tutuştuğun kişiye  "Şu tepsideki çayları dağıtır mısın? Ben mutfaktan şekeri getireyim." sözünden sonra, onun da “Aklımda” demeden tepsiyi alması ve “Lades!” deyivermek öyle güzel olurdu ki... Tutuşurken söz verilen hediyeyi almak ayrıca bir heyecan verirdi. Bizler işte böyle küçük şeylerden mutlu olurduk.
    Yılbaşı sofrası bir hayli zengin olurdu.
     Yere sofra bezi serilir, ortasına konulan kasnağın üzerine bakır veya alüminyum büyük siniye konulan yemekler birlikte ortadan yenirdi. Menü genellikle tavuk suyuna pirinç çorbası, tavuk, veya hindi dolması, zeytinyağlı fasulye, kızartma, mantı, yengemin yapıp getirdiği puf böreği (kabartma) ile yanında üzüm hoşafı ve kadayıf tatlısı, bal kabağı tatlısından oluşurdu. Yemek sonrasında çaylar kahveler içilir; çerez, Gördes ayvası ve meyve yenirdi.
     Televizyon evlere girinceye kadar yılbaşı eğlencelerinin en önemlisi, bir evde toplanarak oynanan tombala idi. Tombala her evde bulunurdu. Eksik rakamı var mı diye mutlaka önceden kontrol edilir, eksikler bozuk paralarla tamamlanırdı. Gazete kağıtları küçük kare şeklinde makasla kesilir, küçük tepsiye konulur, tombaladan çıkan rakamların üzerine yapıştırılırdı.
      Babamla dayım arasındaki tatlı atışmalar gecemize renk katardı. Tombala oynarken dayımın, rakamı kartında olmadığı halde aklında tutup “Çinko!” diye seslenişi... Babamın “Rakamları oku dayı.” diye kontrol edişiyle ortaya çıkan yanlış, bizi çok güldürürdü.
Birlikte saat gece 12’ye kadar yapılan sohbetlerin yüzümüze yansıyan gülümsemeleri, kahkahalarla geçen bir zaman dilimi…
     Eskiden yaşanılan hikayeler de geceye renk katardı. Babamın dayıma “Dayı hani sen telefonla Hakkı Peker ile nasıl konuşmuştun?” sorusu üzerine dayımın “Aman Mustafa, sen de hiçbir şeyi unutmazsın.” sözleri ve hafif gülümsemesiyle hikayeyi anlatması öylesine güzeldi ki... Hikaye de şöyle: İzmir'e yerleşen Hakkı Peker, Ahmet Bağcı dayıma telefon ediyor. “Nasılsın Ahmet, iyi misin? Öf ne çok sarımsak kokuyorsun!” sözleriyle dayım irkiliyor. Acaba akşam yemekte ne yedim diye düşünmeye başlıyor. Hakkı Peker'in “Ta buralara geldi sarımsak kokusu. Akşam mantı mı yedin?” sözleriyle kahkahası birbirine karışıyor. Dayım da o anda şakanın farkına varıyor. Bu hikâye bizi hep güldürürdü.
     Radyoda Zeki Müren'in İstanbul lehçesiyle “Çok değerli gönül dostlarım, yeni yılınızı en içten dileklerimle kutluyorum efendim.” deyişi bizleri sevindirirdi. Radyonun sesini biraz daha açar Zeki Müren'in Türk Sanat Müziği eserlerini dinlerdik.
     Herkeste huzur vardı. Olanla yetinilen, şükrün çok olduğu güzel günlerdi.
O yıllarda bizim mahallede milli piyangodan 125 bin lira çıkan komşumuzun o günden sonra yaşamı ve lakabı değişmiş ,'Yüzyirmi beşbinlik 'diye anılmaya başlanmıştı. Gördes'lime çıkan piyango bileti ile zengin olan aile gibi bize de çıkabilir umuduyla bilet alanlar da çoğalmıştı.
     Milli Piyango sonuçları, tam gece yarısında, yeni yıla girerken radyodan açıklanırdı.
O sırada telaşla ceketin cebinden çıkarılan Milli Piyango bileti ile radyodan gelen anonslara dikkat kesilir; ev, araba, eşya alma, bankaya para koyup gelecek için bekletme hayalleriyle pür dikkat radyo dinlenirdi. Ertesi gün gazetede çıkan sonuçlara tekrar bakılarak bilete piyango çıkıp çıkmadığı öğrenilir, “Nerede bizde o şans… Amorti bile çıkmadı!” denilerek, umutlar bir sonraki seneye bırakılırdı.
     Eskiden yeni yılda insanlar birbirine yılbaşı kartı gönderirdi. Simli ve parıltılı kartların üzerinde kardan adamlar, karlı evler ve sokakların resimleri olurdu. İçine yazılan “Yeni yılınız kutlu olsun.” mesajları ise gönlümüzü süslerdi. Duvardaki asılı saatli maarif takviminin son 31 Aralık gününü koparıp yeni aldığımız takvimi iyi dileklerle yerine asarak yeni yıla umutla başlardık.
Güzel dostluklarla, huzurlu, sağlıklı, saygı ve sevginin paylaşıldığı güzel bir yıl olmasını diliyorum...
Tüm Sevdiklerim...