Kasabanın Üç Hikayesi

Ahmet İNCE gordesgazetesi@gmail.com

Kasabanın varlıklı bir ismiydi. Köklü ve kadim bir aileden geliyordu. Büyük dedeleri, babası ve kardeşleri hep tacirdi. Hem para kazanırlar, hem kasabalıyı gözetirlerdi. En büyük özellikleri, yenilikleri ve gelişmeleri herkesten önce takip etmeleriydi.
            Çok eski yıllardı. Himmet ağa, kamyon almaya karar verdi. Aylarca bekledi Thames kamyon için. Kasaba halkı; gelinceye kadar kamyon muhabbetiyle yatıp kalktı.  Çünkü ilk defa, bir kamyon göreceklerdi.
            Şatafatlı oldu kamyonun kasabaya girişi. Halk sokaklara döküldü. Kimisi çiçek attı, kimisi çuvallarla buğday ve bulgur serpti kamyona.
            Kamyonu kim kullanacaktı. Koca kasabada belediye ehliyetli sadece üç isim vardı.
            Himmet ağa yakın dostlarıyla istişare etti. Üç isimden ikisini eledi. Geriye Beşir kaldı. Dostları onun için ruhsat verdi. Bileği güçlüdür, direksiyon hâkimiyeti tamdır. Üstelik namazında niyazındadır. Dürüsttür, emniyetlidir dediler.
            Haftada üç gün, vilayete sefer yapmaya başladı kamyon. Kasabanın yüklerini taşırken, kasabalı da yük üstünde vilayete gidip gelmeye başladı. Hayvanla gitmekten, yaya yürümekten kurtulmuşlardı.
            İlk yıllar işler tıkırında gitti. Himmet ağa memnundu. Kasabayı kamyonla tanıştırmış, üstelik daha çok kazanmaya başlamıştı.
            Beşir, kasabalının gözünde bir devdi. Yola çıkarken uğurlanıyor, dönüşünde ağırlanıyordu. Kolay mı bu, koca kamyonu kullanıyordu. Evine giderken, herkes selam vermek için yolunu bekliyordu.
            Beşir'de bir müddet sonra, garip haller görülür oldu. Sahip olduğu konum ve aşırı ilgi, onu sersemletmeye başladı.
            Bir gün acı haber tez geldi. Vilayet yolunda kamyon devrilmiş, aracın kasasında bulunan yolculardan birisi hayatını kaybetmişti. Kasaba halkı; böyle bir şoförün kaza yapmasını akıllarına sığdıramıyor ve bu işe şeytan karışmış diyordu.
            O yılların imkânları içerisinde Himmet ağa, gerekeni yaparak kamyonu tamir ettirmiş ve yeniden kasabaya getirmişti. Beşir, sahibine kazayı anlatmış ve kendisinin hiçbir hatası olmadığını söylemişti. Söylediğine göre, sağ ön lastik patlamış, bu yüzden devrilmeye engel olamamıştı.
            Beşir namazında niyazında bir şofördü. Yalan söyleyecek değildi. Himmet ağa, büyük bir tevekkülle ‘devam et Beşir oğlum' dedi.
            Aradan iki yıl geçti. Beşir kamyona tomruk yükleyerek, üstünde de bir sürü yolcu ile kasabadan yola çıktı. Kavaklı geçit denilen yerde, virajı alamayarak kamyonu yan devirdi. Yine can pazarı yaşandı. Bu defa ölen olmadı. Birkaç yolcu yaralandı. Fakat araç büyük hasar gördü.
            Himmet ağa ne yapsın? Hasarlı kamyonu vilayete gönderdi. Ağır masraflar yaparak tamir ettirdi.
            Beşir, Himmet ağaya yine mazeret sıralamaya başladı. Tomruğu yükleyen sarıcılar hata yapmış, yükü sağ tarafa fazla vermişler. Ben tecrübemi kullanmasaydım, kamyon tepetaklak giderdi dedi.
            Ne yapsın Himmet ağa? Beşir namazında niyazında bir şofördü, yalan söyleyecek hali yoktu.
            Kasaba halkı ne yapsın. İkidir kamyon devriliyor. Beşir, aynı Beşir. Kasabada olup olanı bir kamyon var. O olmasa yaya kalacaklar.
            KASABANIN İKİNCİ HİKÂYESİ
            Ataları, sözü senet kabul edilen isimlerdi. Kasaba halkı, uzun yıllar kendilerine hürmet gösterdi. Böylesi köklü bir aileden geldi. Eşi, üç oğlu, gelinleri, kızı ve damadı aynı çatı altında yaşıyorlardı. Çalışkan ve üretken insanlardı.
            Kasabalı ona, Servet Bey diyordu. Fazla konuşmaz, elalem içine pek girmez, genelde sükût ederdi. Aile fertleri çok çalışır, gayret eder üretirdi. Onlar çalışırken, Servet bey ziyadesiyle beylik hayatı sürerdi.
            Aile bütün fertleriyle, bunu dert edinmezdi. Nede olsa köklü bir geçmişleri vardı ve itibarlarına laf söyletmezlerdi.
            Zamanla Servet beyin ketum tutum ve davranışlarından dolayı, ailenin huzurunda sarsıntı baş gösterdi. Ailenin kazandığını, Servet bey olmayacak tercihlerle heder etmeye başladı. Ona buna borç vermeyi alışkanlık haline getirdi. Derken ailenin bütçesi sarsılmaya yüz tuttu.
            Önce oğlanlar itiraza başladı. Sonra kızı ve damadı derken, her geçen gün tartışma büyüdü. Fakat her seferinde Servet Bey, aile fertlerini azarlayıp durdu. Siz bilmezsiniz, benim bildiklerimi diyerek aile bağlarını sarstı.
            Mazinin hatırı var, elaleme rezil olmayalım diyen çocuklar biraz daha bekledi. Sonunda baktılar ki ailenin geçmişi, şerefi güme gidiyor. Baba sen kenara çekil, işi biz üstlenelim dediklerinde kıyamet koptu.
            Servet bey çocuklarına kapıyı gösterince, kaç yıllık çınar sallanmaya başladı.
Önce büyük oğlan, eşini çocuklarını alıp gitti. Sonra diğerleri takip etti onu. Kızı ve damadı baktılar olmayacak, çareyi evi terk etmekte buldular.
            Bir sürü ağır hakaretler etti çocuklarının arkasından. Evde yalnızca hanımı kaldı. Kadın, yüreğine taş basarak bekledi bunca zaman. En sonunda bu huysuzluk ve saçmalığa tahammül edemeyerek, gözyaşlarıyla ayrıldı evden.
            Servet bey için, bir şey ifade etmedi ailenin dağılışı. O, hala eski örfünü ve beylik saltanatını sürdürmeye devam etti. Yine burnundan kıl aldırmıyor, yakın çevresine 'Evin reisi benim' diyordu.
            Bu lafı o kadar çok tekrarlayıp durdu ki kasabanın ağırbaşlı adamlarından birisi, bir gün kendisine şöyle dedi:
            'Servet bey! Oğlanlar evi terk etti. Kız terk etti. Gelinler terk etti, damat terk etti. En sonunda hanımın terk etti.
            Evde kimse kalmadı. Sen hala evin reisi benim diyorsun. Hadi oradan''
            KASABANIN ÜÇÜNCÜ HİKÂYESİ
            Kamyonu iki kere deviren Beşir, pek rahat değildi artık. Himmet ağanın iyi niyeti ve Kasabalının mecburiyeti ile işine devam ediyordu. Ancak yorgundu. Kolay değildi, iki kaza geçirmişti.
            Allah beterinden korusun diyordu. Bir daha böyle bir şey olursa, halim nicedir diye kaygılanıyordu.
            Yanıma birini almalıyım diye düşündü. Ailesi dağılsa da, yine kökleri sağlamdır, etrafının da faydası olur diyerek, Servet beye teklif götürdü. Hanesi dağılmış Servet Bey, böyle itibarlı bir işe hayır diyemedi.
            Kamyon yükünü sarmıştı. Kasaba merkezine geldi. Üzerine yolcuları alacaktı.
            Kasabalılar şaştı kaldı gördüklerine. Servet bey, Beşir'in muavini olmuştu.
            Himmet ağanın Beşir, Kasabalının kamyon mecburiyeti, daha nereye kadar gidebilirdi.
            İki kere kaza yapmış Beşir, yanında hanesini dağıtmış Servet Beyle, vilayete doğru yola çıktı Kasabalılar.
            Kamyonun tepesinde birbirlerine şunu söylediler. 'Şu vilayete bir gidip gelelim; Beşirle Servet bey meselesini, Himmet ağayla enine boyuna bir konuşalım'.'