Ülkemizin yetiştirdiği çok değerli hocalarımızdan, biyokimya ve moleküler biyoloji alanında duayen, bilim dünyasına yaptığı katkılarla hem Türkiye'nin hem de dünyanın gurur duyduğu, beni kırmayıp bu röportaj için zaman ayıran, şu anda Kuzey Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya ve Biyofizik Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yapan Sayın Prof. Dr. Aziz Sancar, 11 Soru 11 Cevap serimin ilk konuğu olacak. Öncelikle, kırmadığınız için şahsım adına çok teşekkür ederim. İzninizle sorularıma başlıyorum,
Soru 1: Sayın Aziz Hocam, öncelikle nasılsınız? Hayatınız şu anda nasıl geçiyor, günlük rutininiz ve hobileriniz neler? Akademik yolculuğunuz boyunca sizi en çok etkileyen veya dönüştüren deneyimler neler oldu?
Cevap 1: Teşekkür ederim, çok iyiyim. Hayatımın büyük kısmı laboratuvar ve araştırma ile geçiyor ama aileme ve okumaya da zaman ayırmaya çalışıyorum. Hobilerim arasında klasik müzik dinlemek, tarih kitapları okumak ve doğada yürüyüş yapmak var. Akademik yolculuğum boyunca beni en çok dönüştüren deneyimlerden biri, genç yaşta ABD’ye gelerek farklı kültür ve bilim ortamlarını deneyimlemek oldu. Bu süreç, bilimsel bakış açımı genişletti ve araştırmalarda disiplinler arası düşünmenin önemini kavrama mı sağladı.
Soru 2: Hocam, uzun yıllar boyunca bilimsel çalışmalarınızda pek çok zorluğu deneyimlediniz. Aylarca süren emek ve sabır, bazen sadece tek bir deneye bağlı olarak tüm süreci şekillendirebiliyor; siz bunu çok daha iyi bilirsiniz. Bu tür belirsizlikler ve yoğun odaklanma gerektiren dönemler, sizin kendi yaşamınıza, değerlerinize ve insan olmanın anlamına bakışınızı nasıl etkiledi? Bu süreçte edindiğiniz içgörüler, hem bilime yaklaşımınızı hem de kişisel yaşam felsefenizi nasıl şekillendirdi?
Cevap 2: Bu sorunun cevabı oldukça derin. Bilim bana sabrı, metaneti ve azmi öğretti. Uzun süren çalışmalar, sadece bilimsel başarıyı değil, insanı derinlemesine düşündürüyor ve farkındalığını artırıyor. Bu farkındalık, hem bilime yaklaşımımı hem de günlük hayatımı etkiledi. Daha dikkatli, daha planlı ve daha bilinçli kararlar alıyorum; başarıyı yalnızca sonuçla değil, sürecin kendisiyle ölçmeyi öğrendim.
Soru 3: Nobel ödülü kazanmanız, hem Türkiye’de hem de dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Bu ödülü almanızın sizin için anlamı nedir ve bilim dünyasına nasıl bir mesaj vermek istediniz?
Cevap 3: Nobel ödülü elbette büyük bir onur, ama benim için asıl önemlisi bilimin insanlığa hizmet etmesidir. Ödül, genç bilim insanlarına, çalışmaları ne kadar küçük veya başlangıçta önemsiz görünse de, doğru yaklaşımla büyük katkılar sağlayabileceğini gösteren bir mesajdır.
Soru 4: Genç araştırmacılara tavsiyeleriniz nelerdir? Özellikle Türkiye’de bilim yapmak isteyenler için ne gibi zorluklar ve fırsatlar görüyorsunuz?
Cevap 4: Sabırlı olmalarını, meraklarını kaybetmemelerini ve disiplinli çalışmayı önermeliyim. Türkiye’de araştırma yapmak zor ama imkansız değil; uluslararası işbirlikleri ve kendi alanlarında derinleşmek çok önemli. Ayrıca genç bilim insanlarının risk almayı ve yeni fikirleri takip etmeyi öğrenmeleri gerekir.
Soru 5: Nobel dışında da birçok başarınız var fakat bunların içinde hayatınızda sizi daha fazla gururlandıran bilimsel veya kişisel bir olay var mı?
Cevap 5: Elbette. Özellikle öğrencilerimin ve ekip arkadaşlarımın başarılı çalışmalara imza atması, benim için büyük bir gurur kaynağıdır. Bilim, tek kişinin değil, ekibin başarısıyla büyüyen bir alan.
Soru 6: DNA onarım mekanizmaları ve genetik çalışmalardaki keşiflerinizin gelecek 10–20 yıl içinde hangi alanlarda daha fazla kullanılacağını düşünüyorsunuz?
Cevap 6: Özellikle kanser tedavisi, yaşlanma araştırmaları ve kişiselleştirilmiş tıp alanlarında büyük etkileri olacak. Ayrıca genetik hastalıkların tanı ve tedavisinde DNA onarım mekanizmalarını hedef alan yeni ilaçların geliştirilmesi mümkün.
Soru 7: Bilimsel çalışmalarda başarının yanı sıra, başarısızlıklar da önemli dersler içerir. Sizin kariyerinizde unutamadığınız bir başarısızlık veya zor bir dönem oldu mu?
Cevap 7: Evet, laboratuvar deneylerinde defalarca başarısız olduğum zamanlar oldu. Bu dönemler sabrı öğretti ve deneme-yanılma yoluyla öğrenmenin önemini gösterdi. Asıl kritik olan, başarısızlığı bir son değil, yeni bir başlangıç olarak görmek.
Soru 8: Bilim insanı olarak etik ve sorumluluklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Araştırmaların topluma etkisi üzerine nasıl bir bakış açısına sahipsiniz?
Cevap 8: Bilimsel etik, her araştırmacının en temel sorumluluğudur. Sonuçlarımız toplum üzerinde doğrudan etkiler yaratabilir. Bu yüzden araştırmaların güvenilir, şeffaf ve faydalı olmasına özen göstermek çok önemlidir.
Soru 9: Türkiye'deki bilim ortamını ve genç araştırmacıların potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi alanlarda daha fazla yatırım yapılmalı?
Cevap 9: Türkiye’de çok yetenekli genç araştırmacılar var, ama imkanlar sınırlı. Temel bilimlere ve araştırma altyapısına yatırım yapmak kritik. Ayrıca uluslararası işbirlikleri ve burs programları, yetenekli gençleri desteklemek için çok değerli.
Soru 10: Bilime olan tutkunuz çocukluğunuzdan mı geliyor, yoksa üniversite yıllarınızda mı gelişti?
Cevap 10: Merakım çocukluğumdan geliyor, ama bilimsel disiplin ve tutku üniversite yıllarında şekillendi. Laboratuvar deneyleri ve akademik ortam, bu merakı odaklanmış bir bilimsel enerjiye dönüştürdü.
Soru 11: Son olarak, okuyucularımıza eklemek istediğiniz bir mesaj veya öğüt var mı?
Cevap 11: Merak edin, araştırın ve sabırlı olun. Bilim insanı olmak sadece bilgi birikimi değil, aynı zamanda yaşam boyu öğrenme ve insanlığa katkı yolculuğudur. Herkes kendi ilgi alanında küçük adımlar atarak büyük farklar yaratabilir.
Beni kırmadığı için, hasbihal tarzında röportaj serime ilk konuk olduğu için bıraktığı bu değerli anısı için; saygıyı sonuna kadar hak ettiğini; sadece başarılarıyla değil, kişisel hayatıyla da örnek olduğunu bizlere bir kez daha gösterdiği için, tekrar ve tekrar minnetlerimizi ve teşekkürlerimizi çok değerli hocamıza, Gördes Gazetesi ailesi olarak sunuyoruz.Kendi adıma tekrar çok teşekkür ederim. Sağlığınız daim olsun, değerli hocam.Saygılar.
YORUMLAR