Sesler

Prof.Dr.Süleyman Sami İLKER ssamiilker@gmail.com

Hay Allah, yine kapıyı tırmalıyor. Bu dördüncü defadır yatağımdan doğrulup oda kapımızı açıveriyorum. Ama bu sonuncuda biraz asabım bozuldu. Uykumu dört kez böldü çünkü. Her gece, sabaha karşı bunu yapar. Bazen bir, bazen de böyle dört. Kedimiz Tarçın'ın huyu bu. Başka -sevimsiz- huyları da var ama, haydi onları söylemeyeyim. Genelde hep sevimlidir çünkü. Nimet külfet meselesi, malum.
Kapıyı biraz aralık bırakın madem, mi dediniz. Sesiniz biraz zayıf geldi. Haklısınız, rahatsız etmek istemiyorsunuz. Öyle yapıyorduk çoğu zaman. Ama misafirimiz var yan odada. Sese karşı biraz hassas. Bazen horlarmışım. O sebeple kapatıyoruz kapıyı bir süredir. Ancak bu sefer Tarçın'ın keyfi talepleri uykumu bölüyor. Uykumu almam, dinlenmem lâzım. Gün içinde çok hasta randevum var.
Bu sonuncu kalkışımda, yağmurun giriş kapımızın üstündeki sundurmadan çıkardığı tıpırtıları duyuyorum. Yağmur başlamış. Hızlı da yağıyor. Görmüyorum ama tıpırtıların sesi çok ve güçlü. Ayrıca, bir müzik gibi de ahenkli. Biraz daha uyusam derken, odamdaki çalar saatin tik takı kulağıma geliyor. Bu da nerden çıktı diyor beynim ama saat ve ses her zaman var aslında odamda. Sonra sözünü geri alıyor beynim, bir şey diyemiyorum. İdrakimin, algılarımın, dikkatimin kapıları aralandı demek ki.
O arada, saat kaç diye camdan sızan az ışıkla, kolumdaki saati okumaya çalışıyorum gözlüksüz. Malum, alanın hekimi de olsanız, gözlüğünü takmazsanız yakını zor görürsünüz. Saat altı. Zor da olsa okuyor veya tahmin ediyorum. Daha imsak bile olmamış. Ama mesai sekizde başlıyor. Haydi, biraz daha uyumaya çalışayım, diyorum ama olmuyor.
Aklıma, bir ara misafirimiz olan, kayınvalidemin Özbekistanlı bakıcısının doğuştan sağır gencecik oğlu geliyor, İhlas. Hayatta hiç ses duymamış, duyamamış. Sesin sağladığı pek çok nimetten mahrum. Okuma yazma (özel eğitim almış), eğitim, iş hayatı, evlilik, güvenlik, müzik, yağmur sesi, kedinin miyavlaması veya kapıyı tırmalama sesi, hatta horlama sesi. İyilerle başladın, ama horlamayla bitirdin mi dediniz. Yine haklısınız.
Bu akıl veya beyin nice bir şeydir. Birkaç hafta önce gittiğimiz bir yeşil mekànda gördüğümüz pek sevimli bembeyaz, göz renkleri farklı bir Van kedisi arzı endam ediyor zihnimde. Sahibi, sağırdır duymaz deyince, hem şaşırmış hem de merakımıza mucip olmuştu.
En iyisi mesai saati yaklaşırken; kedi sakinleşmiş, yağmur sesi durmuşken; sessizlikte varlığından haberdar eden tiz hafif kulak çınlamam kendini unutturmuşken, bunları not edeyim diyorum.
Az sonra, yakınımızdaki camiden sabah ezanı okunmaya başlıyor. Saba makamında okunan manevi müziği, mesajı dinlemeye, anlamını bildiğim sözlerini de düşünmeye çalışıyorum. Hepsi bir arada. Düşünüyorum, işitiyorum, görüyorum, yazıyorum, hissediyorum, oturabiliyorum. Aman Allah'ım, ne büyük nimetler.
Mutluyum.