Yeni Bir Yıl Yeni Bir Umut

Kazım GERMİYANOĞLU kgermiyanoglu@hotmail.com

Yeni bir eğitim ve öğretim yılına daha hayırlısıyla başlamış bulunuyoruz. Yeni yılın, eğitimde özlediğimiz hedeflere ulaşmada bir umut yılı olmasını canı gönülden diliyorum.
Eğitimin, bir millet için hayati önem taşıdığı, yerli ve yabancı birçok düşünce adamı tarafından dile getirilmiştir.  Ancak, ülkemiz eğitiminin de maalesef iyi bir yerde olmadığı hepimizin malûmudur. Millet olarak layık olduğumuz çağdaş eğitim seviyesine ulaşmak hedefi doğrultusunda yıllardan beri yapılan çalışmalar maalesef yetersiz kalmış istenilen hedefe bir türlü ulaşılamamıştır.  
Bilindiği gibi, eğitim sistemimizin temel görevi; öğrencilerimize bilginin yanında, değer, tutum ve beceri de kazandırmaktır. Bu nedenle, eğitim sistemimiz; öğrencilerimizin psikolojik olarak sağlıklı, karakteri gelişmiş, temel insani değerleri kazanmış, iyi insan, iyi vatandaş olarak yetişmelerini sağlamak görevini üstlenmiştir. Ancak, eğitim sistemimiz yüklendiği ve üstlendiği bu sorumlulukları ne derecede yerine getirebilmiş ve getirebilmektedir?
Yıllarca eğitimin içinde bulunmuş ve emek vermiş birisi olarak bu kutsal mesleğe gönül vermiş ve ekmeğini bu meslekten çıkaran genç öğretmen arkadaşlarıma bazı tavsiyelerde bulunmayı kendime görev addediyorum.
Kültür ve inançlarımızda öğretmenin ve cehaleti ortadan kaldırmaya çalışanların ulaşılamaz bir yeri ve saygısı vardır. 'Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.' Sözü bunun en büyük delilidir.
Öğretmen idealist, dürüst, yüksek ahlâk sahibi, kişilikli, fedakâr ve cefakâr olmalı. Maddî hırslardan uzak, devlet ve millet menfaatlerini gözeten, iyi donanımlı, ne yaptığını bilen, adil, fazilet sahibi, hak hukuk gözeten, öğrencisini ödüllendiren, cömert ve gelişimci bir kişiliğe sahip olmalıdır.
Şahsiyetli insanları, şahsiyetli insanlar yetiştirir. Tarihe baktığımızda; tarihe yön veren ve adını tarihe altın harflerle yazdıran büyük şahsiyetlerin arkasında yine büyük şahsiyetleri görürüz. Bu büyük şahsiyetlerin yaşadıkları çağda yönetim, hukuk, adalet, eğitim- öğretim, din ve kültür alanında da tutarlı politikalar takip ettiklerini ve hakkaniyet ölçülerine büyük önem verdiklerini görürüz. Büyük devlet ve ferah toplum olmanın sırlarını da bu özelliklerinde aramamız gerekir. 'İdaren altında bulunanlara iyilik etmek istersen onları eğitmeye çalış.' diyor Hz. Ali Efendimiz.
İyi bir eğitimci ne yaptığını bilmelidir. Rüzgârın önünde sürüklenen bir kuru yaprak olmamalıdır. Unutulmamalıdır ki; sık sık değişen eğitim modelleri (sistemleri), yönetmelikler, emirler, talimatlar, gündelik işler şiddetli birer rüzgârdır.
Öğretmen sınıfın en çalışkan öğrencisi olmalı, bunun için derslerine mutlaka iyi bir ön hazırlık yaparak (planlı ve programlı) girmeli, derste aktif olmalı ve ders bitiminde de mutlaka konunun tekrarını (değerlendirmesini) yapmalıdır. Öğretmen, derse ilgisi, gayreti, çalışkanlığı ve verimliliği ile öğrencilere örnek (model) olmalı, tutum ve davranışlarıyla onları teşvik etmelidir. (sözle değil).
Bunlar, idareciler için de geçerlidir. Genellikle idareciler, herhangi bir plan ve program yapmadan okula gelirler ve günün (olayların) akışına göre vazifelerini yapmaya çalışırlar ve pek tabiidir ki çok değerli günlerini (zamanlarını ) harcarlar.
İdareci de, öğretmen gibi mutlaka ön hazırlık yaparak planlı ve programlı bir şekilde güne başlamalıdır. O gün katılacağı toplantılarda hangi konularda söz alacağını, hangi görüşleri sunacağını, hangi işleri planlayacağını, hangi sınıf ve öğrencilerle ilgileneceğini, hangi teneffüste öğretmenler odasını ziyaret edeceğini, hangi konuları paylaşacağını çok iyi planlamalıdır. (Tabii ki olağanüstü durumlar hariç.)
Öğretmen, sadece  okuma –yazma öğreten bir memur değildir. O, geniş bir kültür ve engin bir insan sevgisi, sabır, fedakârlık ve cesaret isteyen kısacası;'insanı insan etme sanatıdır'.O, hem terbiyeci, hem de 'örnek insan' dır. Toplumun her an muhtaç olduğu manevi doktorudur. Milletleri varlığı ile nura, yokluğu ile karanlığa götüren mukaddes varlıktır.'
Dersler öğretmenler tarafından cazip hale getirilmeli, monotonluktan ve sıkıcılıktan kurtarılmalıdır. Öğretmenin sınıfta duruma göre hikâye ya da fıkra anlattığı bir köşesi olmalı, öğretmen bu köşeye geçtiğinde öğrenciler rahatlamalı ve kendiliğinden susmalıdırlar. Bu uygulama, öğretmenin işini de kolaylaştıracaktır.
Öğretmenler, dramatizasyon yöntemini de sıkça kullanmalıdırlar. Bu yöntem, öğrencileri canlı tutacak, aktif olarak derse katılmalarını sağlayacaktır.
Ders dışı eğitim yani egzersiz çalışmaları oldukça önemlidir. Ancak, bu çalışmaları branş farkı gözetmeksizin bütün öğretmenlerin yapmaları ve yararlanmaları sağlanmalıdır. Ancak, hiçbir öğretmenin bu çalışmaları suiistimal ederek haksız kazanç sağlamalarına fırsat verilmemeli, sıkı bir denetim altında tutulmalıdır. Bir öğretmenin aynı gün ve saatlerde birden fazla egzersiz çalışması yaparak usulsüz ve haksız kazanç sağlanması önlenmelidir. ( Okulun yanında halk eğitim, belediye vs. gibi yerlerde de çalışma yapılması gibi.)
Beden Eğitimi derslerinin mutlaka amaçları doğrultusunda işlenmesi ve top oynama dersi olmaktan çıkarılması, bu derslerin diğer derslerin akışını bozacak ara saatlere konulmaması, bunun yerine sabahtan öğleye kadar bilgi ve kültür dersleri, öğleden sonraları ise uygulamalı (etkinlik) dersleri konularak daha sağlıklı ve verimli işlenmeleri sağlanmalıdır. (Misal: 08.30- 13.00 teorik dersler, 14.00-16.00 uygulamalı dersler olacak şekilde ders programları düzenlenmelidir.)
            Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi öğretmenlerimiz ise namaz, oruç, hac gibi ibadet kurallarının üzerinde durdukları kadar adalet, merhamet, hakkaniyet, dürüstlük ve cömertlik gibi en fazla ihtiyaç duyduğumuz insanî kuralları da öğrencilerine en iyi şekilde vermekle yükümlü olduklarını asla unutmamalıdırlar.

'Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.'


                                                                                              Mustafa Kemal ATATÜRK
            Başarılı bir yıl dileğiyle'