Yangın-21

Kazım GERMİYANOĞLU kgermiyanoglu@hotmail.com

Hacim Bey, sözlerini bitirince Müftü İsmail Hakkı Efendi'ye baktı ve başıyla işaret etti. Bu işaret üzerine Müftü İsmail Hakkı Efendi konuşmaya başladı:
            - Kazamızı şereflendiren muhterem misafirimiz Hacim Bey! Muhterem hemşerilerim!  Yirmi beş günlük hasretten sonra beni, tekrar sizlerle buluşturan Cenâb-ı Hakk'a hamd ü sanalar olsun. Hacim Bey, gayet tatminkâr bir şekilde kongre hakkında lüzumlu olan bütün malûmatı verdi. Müsaade ederseniz; ben de sizlere, Alaşehir'deki coşkudan ve yollarda gördüklerimden söz etmek istiyorum. Kuva-yı Seyyare'den ve Çerkez Ethem'den bahsedeceğim. Alaşehir'e gelen bütün delegeler, aşk ü şevkle temsil ettikleri belde ahalisinin halet-i ruhiyesini gayet güzel bir şekilde kongrede dile getirdiler. Ayrıca, Alaşehir ahalisinin alakası, coşku ve heyecanı da görülmeye değerdi. Gelenlerle birlikte bütün Alaşehir şahlanmış, dörtnala koşmaya hazır bir küheylan gibiydi. Bu arada Kuva-yı Seyyare'yi de yakından görme ve tanıma imkânını buldum. Ethem Bey'in kuvvetleri çığ gibi büyüyor. Düşmanın korkulu rüyası haline gelmiş. Vatan savunması için dağlara çıkmış birçok çete ve gözü pek efeler hep onun etrafında toplanmışlar. O da, onları mıntıka mıntıka dağıtmış. Bizim buralara da lüzumu halinde müdahalede bulunmak üzere Parti Pehlivan Ağa ile Halil Efe adında iki yiğit efeyi vazifelendirmiş. Sarı Efe'yi ve Kürt Ali Efe' yi de Parti Pehlivan Ağa'nın emrine vermiş. Yollarda bu saydığım efelerle tanışma fırsatı buldum. Hepsi de cesur, vatan aşkıyla dolu, mesuliyetini bilen yiğit cengâverler. Dağlarda yabancı kuş uçurtmuyorlar. Sanki düşmana karşı çelikten bir set oluşturmuşlar. Moralleri de çok yüksek. Mıntıkalarındaki ahaliyle de iyice kaynaşmış durumdalar. Yakında Gördes'i de ziyaret edeceklerini söylediler. Ben de sizin adınıza onları davet ettim.
            - Çok iyi etmişsin Müftü Efendi. Biz de onları çok merak ediyorduk, gelsinler, konuşup tanışalım, dedi Hacı Ethem Bey.
            Nalbantların Hüseyin Efendi:
            -  Gördes Kuvvası'nın kuvvetlenmesi lâzım. Gelmeleri iyi olur. Ahalinin morali de yükselir.
            - Hüseyin Efendi çok doğru söyler, Yunan gelip kapıya dayanmadan biz lüzum eden her türlü tedbiri alalım, dedi arkalarda oturan Hacı Ayânların Ali Efendi.
            Salonda bir uğultu başladı. Herkes yanındakiyle konuşuyor ve fikir beyan ediyordu. Hacı Ethem Bey, Hacim Bey ve Müftü Efendi de kendi aralarında konuşuyorlardı. Bir süre bu böyle devam etti. Sonra ön sıralarda oturan Kıyıcıların Hacı Mustafa Efendi ayağa kalkarak seslerin kesilmesini bekledi. Konuşanlar bir bir sustular. Sükûnet sağlanınca:
            - Kıymetli misafirimiz Hacim Bey'e ve Müftü Efendi'ye verdikleri malûmatlardan ötürü çok teşekkür ederiz. Ağızlarına, bedenlerine sağlık. Vakit bir hayli ilerledi. Hacim Bey kaç gün misafirimiz olacak bilmiyorum. Ama biz gelmişken biraz kalmasını arzu ederiz. Zat-ı Âlilerini aramızda görmek bizi ziyadesiyle mesut etti.
            - Kısmetse yarın aranızdan ayrılıyorum kardeşlerim. Gerek şahsıma ve gerekse kutsî davamıza karşı göstermiş olduğunuz samimi alâkadan dolayı ben de çok teşekkür ederim. Rabbim ulvî mücadelemizde bizleri muzaffer eylesin. Cenâb-ı Hakk'ın izni keremiyle daha çok görüşeceğiz. Beni Karesi'de dört gözle bekliyorlar. Bir an evvel gidip onlara da müjdeli haberlerimi vereyim, sevinsinler. Hepinizi hürmet ve muhabbetlerimle selâmlıyorum. Allah'a emanet olunuz kardeşlerim!..
            - Güle! Güle!
- Yolun açık olsun!
            - Bizleri unutma Hacim Bey!
            - Tekrar bekleriz!
            - Allah'a emanet ol! Sesleri arasında Hacim Bey, Hacı Ethem Bey ve Müftü Efendi salonu terk ettiler. Salonda bulunanlar da birer ikişer dağıldılar.
            Ertesi gün kuşluk vakti tahta köprünün önünde toplanan büyük bir kalabalık, Hacim Bey'i Gördes Kuva-yı Millîyesi'nden yirmi atlı milisin refakatinde Balıkesir'e uğurladı.
                                                           ***                                                     (Devam edecek)