Anılarım-70

Doç.Dr.İbrahim KOÇ 49ibkoc@gmail.com

YARDIMCI DOÇENTLİK
Yurt dışından geldikten sonra bir taraftan derslere devam ederken bir taraftan da İsviçre’de iken öğrenmeye başladığım Almanca bilgimi geliştirmek için Beyoğlu Tünel’de bulunan Goethe Enstitüsü’nde Almanca kurslarına başladım. Kurslara mesai saati bitiminden sonra gidiyordum. Kurs saat 18 de başlıyordu. Haftada üç gün 2 saatlik kurslara iki yıla yakın devam ettim.
Almanca kursları üç seviyede (temel, orta ve üst) işleniyordu. Ben bunlardan ilk iki seviyesini tamamladım. Yabancı dil, bir bilim insanının mesleğinde kendini geliştirmesinin temel taşlarından biridir. O nedenle sürekli çalışmayı gerektirir.
Yabancı dil öğrenimi, bir binanın inşaatındaki tuğla üstüne tuğla koymaya benzer. Her dalda olduğu gibi, yabancı dil öğrenimi sabırla çalışmayı zorunlu kılar. Çünkü “Mermeri delen damlanın gücü değil sürekliliğidir” diye anlamlı bir söz, sabırla çalışmanın başarı getireceğini vurgular. Yabancı dil öğrenimi de sabır işidir. Ayrıca kariyer atlamada yabacı dili iyi derece ile başarmak gerekmektedir.
Harita mühendisliği konusunda Alman bilim insanları çok güzel eserler üretmişlerdir. İnsan, bu kitapları açıp incelediğinde yazılanları hemen okuyup anlamak ve öğrendiğini de öğrencileri ile paylaşmayı arzular. Bu yüzden mesleğimle ilgili Almanca kitapları daha iyi anlama düşüncesiyle bu kurslara devam ettim.
1979 yılında doktor unvanını almıştım. 1982 yılında yurt dışı deneyimimi tamamladım. Daha sonra yardımcı doçentliğin gerektirdiği sınavları başararak 1983 yılında yardımcı doçent oldum. Bu unvan ile artık bağımsız olarak ders verme imkânı elde edilmiş oluyordu. Böylece bir dersin her türlü sorumluluğu bu unvanı alan öğretim üyesine resmen devredilebiliyor. Yardımcı doçent, üzerine aldığı derslerin öğrencilere anlatılması, ödev verilmesi, ödevlere not verilmesi, sınavların yapılması, soruların hazırlanması, sınav kağıtlarının değerlendirilmesi ve her bir öğrencinin notlarının kaydedilmesi işlerini noksansız olarak yerine getirmek zorundadır.
AYRI BİR EVE ÇIKIŞ
Yardımcı doçent olduktan sonra hem derslerimi yürüttüm hem de Almanca kurslarına düzenli olarak devam ettim. Çünkü doçent olabilmek için Türkiye genelinde merkezi sistemle yapılan yabancı dil test sınavından iyi derecede bir not almak gerekiyordu. Devam etmekte olduğum Almaca kursunun böyle bir amacı da vardı.
Kayın biraderimle ortak olarak kaldığımız evde neredeyse bir buçuk yıl geçirmiştik. Artık kendimize ait bir evimiz olsun onlar da biraz sakin yaşasınlar diye kiralık ev aramaya başladık. Fakat hemen bulamadık. Nihayet, yurt dışına gitmezden önce kaldığımız Gül Apartmanı’nda bir daire bulduk. Bu dairenin bulunmasında daha önce kiracısı olduğumuz ev sahibimiz yardımcı oldu. Çünkü kendisi bizden memnundu. Kiramızı hiç aksatmadan ödüyorduk. Eski ev sahibimizin araya girmesi ile bu sorunu kolayca çözmüş olduk.
Evi kiraladıktan sonra hemen taşındık. Yeni evimize yerleştik. Komşuları önceden tanıdığımız için çevreye uyum kolay oldu. Evimiz sobalıydı. Böylece iki yıl aradan sonra tekrar aynı   binada başka bir daire bulup oraya taşındık. Bu evden yine üniversiteye yürüyerek gidip gelebiliyordum.