Ray!

Ahmet İNCE gordesgazetesi@gmail.com

Afganistan'da, 27 Nisan 1978 devriminden sonra Halk Demokrat Partisi iktidara geldi. Öldürülen devlet başkanı Hafizullah Amin’in yerine, Babrak Karmal devlet başkanı oldu. Yıl 1979, Babrak Karmal Sovyet yanlısı bir adamdı.
            Sovyetlerle Afganistan arasında, hemen dostluk anlaşması imzalandı.
            Dostluğun nişanesi olarak, Sovyetler dev bir demiryolu projesini hemen hayata geçirdi. Kabil-Tirmiz arasındaki bu demir yolu, iki ülkenin ulaşımında devasa bir rahatlama sağlayacaktı. Çalışmalar hemen başladı. Sovyetlerin bu fedakârlığı, Afganistan’da büyük bir sevinç yarattı.
            İlerleyen günlerde, Afgan milliyetçilerinden ciddi itirazlar gelmeye başladı. Demiryolu inşası, normal bir demiryoluna benzemiyordu. Raylar çok daha geniş boyutta döşeniyordu. Afgan milliyetçileri, bu durumdan kuşkulandılar ve seslerini yükseltmeye başladılar. Babrak Karmal hükümeti, onları hainlikle suçlayarak, yaptırımlar uygulamaya başladı. Çoğu tutuklandı, çoğu da işkence gördü.
            Neticede; Sovyetler Afganistan’ı işgal ederken, Kabil-Tirmiz arasındaki bu demiryolunu kullandı. Tüm mekanize birlikler, bu tren yolu sayesinde kolaylıkla Afganistan’a girmeyi başardı.
            Afgan milliyetçileri haklı çıkmış, ancak bu haklılık ülkelerinin kaderini değiştirememişti.
            20.yy’ın uluslararası siyasetinde ve emperyalist olaylarında hikâye aynıydı. Önce rayları döşeyeceksin, sonrada hedefine yürüyeceksin.
            Tarihin arka sayfalarında kalmış bu hikâyeyi, o yıllarda Necdet Sevinç kaleme aldı. Ateşli bir Türk milliyetçisiydi. Yazdığı yazılar yüzünden kaç kere kurşunlanmıştı. Bu hikâyeyi yazmasının sebebi vardı. Sovyet emelleri yüzünden, ülkemizde kan gövdeyi götürüyordu. Bir Türk milliyetçisi olarak, kaygıları ve korkuları vardı.
            Anadolu, tarihin bütün tortularının ve ihtilaflarının devam ettiği bir coğrafyadır. Emperyalist emel ve heveslerin de hiç tükenmediği bir coğrafyadır. Bu toprakları vatan edinmenin bedeli var. Dolayısıyla Anadolu; al gülüm ver gülüm, yiyelim içelim kam alalım dünyadan diyebileceğimiz, bir vatan toprağı değildir.
            Her daim dikkatli, her daim tetikte olmamız gerektiğini tarihi tecrübe bize göstermiştir. Varsa ray döşeyenler görmeliyiz. Varsa hesabı olanlar anında anlamalıyız. Biz Anadolu topraklarında varlığımızı sürdürdüğümüz müddetçe, bu hayâsızca taarruz devam edecektir.
            Son 150 yılın bakiyesine bir bakalım. 93 Harbi, ardından 1912 Balkan Faciası, ardından 1. Dünya harbi felaketi. Gelinen son nokta neydi? Sevr anlaşmasıydı. Bitmiş ve tükenmiştik. Yani teslim bayrağını çekmiştik.
            İtilaf devletleri, dört bir yandan Anadolu’yu işgal ettiler. Paylaşımı zaten yapmışlardı. Onlar açısından bu durum, tarihi bir hesaplaşmaydı. Ümitlerin kaybolduğu bir zaman dilimiydi. Allah bu millete acımış, Mustafa Kemal gibi bir önderi göndermişti.
            Sevr yırtıldı ve tarihin kaydettiği, emsali olmayan bir mucize gerçekleşti. Milli Mücadele kazanıldı ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Tapusu da Lozan’da alındı. Fakat müstevliler, bunu hiçbir zaman hazmedemedi.
            Akıllarınca ray döşemeye devam ettiler.
            Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, Menemen’de Kubilay olayı meydana geldi. Şeyh Sait ayaklanmasıyla, Seyit Rıza olayıyla ray döşemeye çalıştılar. Arkasında hep İngilizler vardı. 50’li yıllarda Ankara’da Ticani olayları patlak verdi. 60’lı yıllarda Sovyet yayılmacılığının ateşi sardı bizi. Sovyetlerin sıcak sulara inme hedefi, Brejnev doktrini ile harekete geçirildi. Tek engel Türkiye idi ve bu engel aşılmalıydı. Türkiye bu şiddetle sarsılırken, mezhep çatışmasını körüklediler. Nice canlar yandı, nice hüsranlar yaşandı.
            Türkiye bu yılları, büyük zorluklar sonucunda atlattı. Şak ardından 80’li yıllarda Ermeni meselesi ortaya çıktı. Yurt dışındaki diplomatlarımız, Ermeni Asala terör örgütü tarafından bir bir katledildi. Soykırım iddialarıyla başımıza ağrı soktular. Bu taarruz tam püskürtüldü derken, 1984 yılında şak PKK terör örgütü peydahlandı. Arkasında kimler vardı bu örgütün? Sevr’i yırtıp, suratlarına fırlattığımız müstevliler.
            Bir ray yetmezdi. Diğerini de devreye soktular. FETÖ’ye destek verip strateji belirlediler. Döşedikleri rayın ismi neydi? ‘hizmet hareketi.’ Halk destek verdi, siyasetçiler destek verdi. Adım adım yürüyerek, devletin ciğerlerine girdiler. O günlerde yaklaşan tehlikeyi görüp, sesini yükseltenlerin başına gelmedik kalmadı. 15 Temmuzda vatanseverler, tankların önüne yatıp kendini feda etmeseydi, emellerine ulaşacaklardı. Böylece döşenen rayın birisi bertaraf edildi.
             Ya PKK meselesi? Geride kalan 40 yıl, mücadeleyle ve fakat kafa karışıklığı ile geçti. PKK denince Kürt sorunu mu? Kürt sorunu denince PKK mı? İkilemde zorlanıp durduk. Ama şunu iyi biliyorduk. PKK sıradan bir terör örgütü değildi. Çok yönlü bir yapılanması vardı. Başta uyuşturucu olmak üzere, uluslararası suç örgütleriyle ilişki halindeydi. Yurt dışında temsilcileri ve örgütleri bulunuyordu. Dünyada hiçbir terör örgütü, böyle bir yapılanmaya sahip değildi. Dolayısıyla müstevliler, Anadolu Türklüğüne PKK eliyle ray döşüyordu.
            Çağrı yapıldı, PKK kendini fesh ettiğini açıkladı. Sürecin ne getireceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Fakat beni kaygılandıran, DEM parti sözcülerinin açıklamaları ve fesih maddelerindeki bazı bölümler oldu.
            DEM Parti bugüne kadar siyasetini, PKK’ya dayanarak yaptı. PKK fesih açıkladı, en çok onlar bayram ediyor. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Sanki bir şey kazanmışlar gibi, Lozan’ı ve Sevr’i gündeme getiriyorlar. Birinci şüphem bu.
            İkincisi; Ülkemin 40 yıldır başına bela olan bir terör örgütü; kendini fesh ettiğini açıkladı. Piyasalar hiçbir tepki vermedi. İmamoğlu olayıyla dolar yükseldi, Borsa iki kez kapalı devre yaptı. Merkez 50 milyar doları eritti. CDS puanımız yükseldi. Örgütün fesih kararı ise piyasada pozitif hiçbir etki yaratmadı.
            Her Türk milliyetçisi gibi ben de, PKK’nın fesih kararını ihtiyatla karşılıyorum. Yaşanmış tarihi tecrübelere dayanarak, bir ray döşeme var mı yok mu diye dikkat kesiliyorum..