Anılarım-182
MONTMARTE VE SACRE COEUR KİLİSESİ
Bir başka uğrak yerlerinden biri de Montmartre olmuştur. Burayla ilgili gezi notlarına değinmeden önce kısa bir tarihçeye değinmek istiyorum.
Değerli okurlarım, Montmarte konusunda sizlere daha dişe dokunur bir bilgi sunmak için araştırma yaparken Paris Komünü kavramı ile karşılaştım. Bundan 150 yıl önce Prusya Almanya’nın birliğini kuvvetlendirmek amacıyla Güney Almanya devletlerini kendine bağlamak ister, Fransa kuzeyinde daha güçlü bir devlet kurulmasını istemez ve Prusya’ya savaş açar. Başlangıçta biraz ilerler fakat daha sonra güçlü Prusya ordusuna yenilir ve onlara savaş tazminatı ödemek zorunda kalır.
Ekonomik sıkıntılar insanların belini bükmektedir. Bu esnada Paris’te işçi örgütünü temsil eden ulusal muhafızlar işçi hükümetini kurarlar. Fakat ömrü sadece iki ay sürer. Bu kısa sürede en yüksek bürokratın maaşı usta bir işçinin maaşını geçmeyecek şekilde ayarlanır. Yargıçlar seçimle işe getirilir. Din işleri ile devlet işlerini ayırır. vb. gibi.
Fakat daha sonra Fransa hükümeti Prusya ile uzlaşır ve orduyu Paris Komünü üzerine yönlendirir. 21 Mayıs 1871 de komünün yıkıldığı kanlı haftaya girilir. Fransız ordusu iç savaşı başlatır. Bu günkü Montmartre tepesinde bulunan komüne ait topları almak isteyen Fransız ordusuna toplar verilmez. Bunun üzerine Fransız generali, topları vermek istemeyen ulusal muhafızların üzerine ateş açılmasını ister. Özellikle kadınlar baş roldedir. “Onlar bizim kardeşimiz bize niçin ateş etsinler diye bağırırlar” askerler komutanlarının sözünü dinlemez ve komüncülere katılırlar. Bu iki Fransız generali kendi askerleri tarafından öldürülür.
Fakat neticede Fransız ordusu Paris’te büyük bir katliama girişir ve yaklaşık 20000 civarında kişinin ölmesine yol açar. İşçi hükümeti iki ayın sonunda yıkılır. Montmartre tepesi böyle kanlı olaylara da sahne olur. Bu bilgiler için değişik kaynaklardan yararladım bir tanesini veriyorum. [*]
Sizler için bu yazıyı yazarken odaklandığım Paris Komünü gerçekten incelenmeye öğrenilmeye değer bir konudur. Ben de bu konu üzerinde tekrar durmaya ve öğrenmeye devam edeceğim. Tarihte neler olmuş? konusunu merak eden okurlarımı bu konuyu okuyup öğrenmelerini tavsiye ederim. Hatta internette bu konuyu çok iyi anlatan videolar bulunmaktadır.
Montmartre, Paris’in en yüksekte kurulan yerleşim birimidir. Bu tepenin aşağısında bulunan bir istasyonda fünikülere binilerek çıkılmaktadır. Yüksekliği nedeniyle şehri genel olarak izlemek isteyenlerin uğrak yeri olmuştur. Paris’in Panoramik manzarasını görmek isteyen turistlerin ve fotoğrafçıların uğrak yeri haline gelmiştir. Sanatçıların yoğun olarak yaşadığı ve çalıştığı bir yerdir. Sanatın merkezi sayılmaktadır. Picasso, Van Gogh, Renoir, Touluse – Lautrec, Madigliani burada çalışmışlardır. Bu tepenin bir diğer adı da ressamlar tepesidir. Burada portresini yaptırmak isteyenler için birçok ressam bulabilirsiniz. Gerçi biz yaptırmadık. Yine burada da birçok yeme içme mekânı ve hediyelik eşya satan dükkanlar çoktur.
Ressamlar bölgesinin hemen yanında Sacre Coeur (kutsal kalp veya kutsal yürek) kilisesi bulunmaktadır. Fransız Hükümeti Paris Komünü olayı ve iç savaşından dört yıl sonra iç savaşın acılarını hafifletmek ve ruhen toparlanmak için Montmartre tepesine kilise yapmaya karar verir. Yapımına 1875’te başlanmış, 1914 yılında bitirilmiş [34]. (erişim tarihi : 21.04.2023, Vikipedi).Yapımında beyaz taş kullanılmış bu yüzden beyaz kilise deniyor. Güzelliğinden dolayı Paris’in incisi denmektedir.
Lüksemburg bahçesi 30 hektarlık bir alandır. Lüksemburg sarayının bahçesidir. 1615- 1645 yılları arasında inşa edilmiştir. Napolyon’un ikamet ettiği yerlerden biridir. Paris’te ziyaret ettiğimiz yerlerden biri de Disneyland idi. Paris’e yaklaşık 32km mesafede bulunmaktadır. Disneyland daha çok çocukların eğlenebileceği şekilde dizayn edilmiştir. Fakat büyüklerin eğlenmesi için de yeterince aktiviteler vardır.
Disneyland’ın fikir babası, Walt Disney dir. İlk kurulduğu yer 1953 yılında Kaliforniya Anaheim dir. Roller coaster gösterileri çok heyecan vericidir. Ancak biz buna binmedik. Büyük cesaret ister. Motosiklet, araba ve arabalarla yapılan heyecan verici akrobasi gösterilerini izledik. Karayip Korsanları’nı temsil eden gösteri gemisine bindik. Heyecan verici, görünümü olan yerlerden geçtik. Paris gezisini tamamladıktan sonra karayolu ile Belçika’nın başkenti Brüksel’e doğru yola çıktık.
Belçika
Belçika 1830 yılında bağımsızlığına kavuşmuş olup bu ülkede üç dil konuşulmaktadır. Bu diller Felemenkçe, Fransızca ve Almanca dır. Yüz ölçümü 30528 km2, nüfusu 2019 yılı verilerine göre 11,5 milyondur. Brüksel Belçika’nın ve Avrupa Birliği’nin başkentidir. Brüksel’in nüfusu 1.200.000 civarındadır.
Ancak Brüksel’e gitmeden önce Belçika’nın bir diğer önemli şehirlerinden biri olan Brugge (Brüj) şehrine uğradık. Batı Flandra’nın başkentidir. UNESCO Dünya mirası listesinde yer almaktadır. Konuşulan dil Flemenkçe’dir. Paris Brüj arası yaklaşık 290 km civarındadır. Brugge (köprüler) anlamına gelmektedir. Reie Nehri’nin denize dökülmeden oluşturduğu bir çok kolu bulunmaktadır. Şehir bu kollar üzerine kurulduğu için oluşan kanallar üzerine bir çok köprü yapılmak zorunda kalınmıştır. Köprüler kemer köprü şeklindedir. Bu yüzden şehre kuzeyin Venedik’i denmektedir. Turizm yönünden çok gelişmiştir.
Genelde şehirdeki evler ve köprüler 12. ve 15. yüzyıldan beri değişmeden korunageldiğinden dolayı şehir bir orta çağ şehri özelliğini taşımakta ve bu haliyle masalsı bir görünüme sahiptir. 13-15. yüzyılda şehir Avrupa’nın en zengin liman kentlerinden biriydi.
İkinci dünya savaşında zarar görmemiştir. Şehrin en merkezi yeri olan Markt meydanında mola verdik. Rehberimizin dediğine göre bu meydanın çevresinde 364 satış mağazası bulunmaktadır. Yaklaşık iki saat kadar serbest zaman verildi. Önce meydanı inceledik. Yaklaşık on dönüm genişliğinde olan meydan tarihi yapılarla çevrilidir. Ortasında bir heykel bulunmaktadır. Turistik bir yer olduğu için meydanda değişik ülkelerden gelen turistler her tarafta göze çarpıyordu. Burada göz dolduran birkaç yapıdan söz etmek istiyorum.
Belediye binası ve belediye başkanlık konağı da bu meydanı çevreleyen binalardandır. Meydanda dikkat çeken en önemli yapı, Çan Kulesi (Belfry) idi. Rehberimizin söylediğine göre, bu kulenin yapımına 1282 yılında başlanmış. Kulenin üstünde bulunan sekizgen sahanlık 1482 yılında eklenmiştir. Yüksekliği 83 m ve tepesine çıkmak için 366 basamağı bulunmaktadır. Zaman darlığı nedeniyle tepesine çıkmadık. Yine bir gezgincinin anılarından okuduğum bilgiye göre; Kuleye çıktığının ertesi günü ayağının üstüne basmakta zorlanmış. Bu iki saatlik serbest zamanda eşimle birlikte meydan kenarlarında bulunan bir lokantada siyah bira ile patates kızartması yedik. Belçika zaten bira çeşitliliği bol bir ülkedir.
Daha sonra kanalları ile meşhur bir şehir olan Brüj’de yürüyerek biraz şehir turu yaptık. Turistler belli bir ücret karşılığında kanal turu yapabilmektedirler. Geziden edindiğim izlenime göre orta çağdan kalma binalarını olduğu gibi korumuşlar ve bu binaları kullanarak günümüze kadar getirmişlerdir. Avrupa’nın her tarafında gördüğüm tarihi yapılar gibi bu Brüj Meydanı’nı çevreleyen binalar da taş işçiliği çok güzel yapılmış estetik ve simetri özelliklerine sahip binalardı, Brüj gezimiz kısa sürdü. Eğer şehirde biraz daha kalabilseydik kanallarda tekne gezisi yaparak veya taş döşeli yollarda fayton gezisi yaparak bu masalsı şehrin evlerini ve çevresini daha iyi tanıyabilirdik. Orada konaklamadık. . Gezi esnasında bir parkta bir heykel dikkatimizi çekti. Bu heykelin fotoğrafını çektim. Heykelin kitabesinde Simon Stevin yazıyordu.
Brüj’de Markt Meydanı Temmuz 2016
[*] (Erişim tarihi, 21.10.202, En Kısa Özgürlük: Paris Komünü | BULB (bulbapp.io)
)