Reklam
Reklam
Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Dua Edelim!

03 Aralık 2021 - 18:15 - Güncelleme: 03 Aralık 2021 - 18:16

Halk arasında, sıkça kullanılan bir deyim vardır. Bir temennidir aynı zamanda. Denir ki; “Allah düzen bozgunculuğu vermesin.” Kim bilir kaç türlü tecrübeden süzülerek, lisanımızda yerini almıştır bu deyim.
            Nedir insan için düzen? İşidir, aşıdır, eşidir.
            Ülkenin son 50 yılında, ticaretin ve piyasanın içinde oldum hep. Bugün ekonomik kriz dediğimiz ve aslında, düzen bozgunculuğu olan kaç devri yaşadım. Yaşarken, düzen bozgunculuğunun yani ekonomik krizlerin, ne kadar netameli işler olduğunu gördüm.
            5 Nisan 1994 yılındaki ekonomik krizde, dolar ikiye katladı. Banka faizleri anormal yükseldi. İnsanlar borçlarını ödeyemez hale geldi. İşini, aşını kaybedenlerin, ailevi düzenleri bozuldu. Ülkenin dört bir yanından, intihar haberleri gelmeye başladı. İlçemizde yaşanan intiharda, Gördes kıymetli bir evladını kaybetti.
            2001 krizinde de benzer tablo vardı. Yine döviz yine faiz sarmalında piyasalar alt üst olmuştu. Kredi borçları katlanmış, orta sınıf yere serilmişti. Çiftçi traktörüne mazot alamaz, tarlasını süremez hale gelmişti.
            2001 krizinin ilk günleriydi. Ortalık alev alevdi. Feryatlar ayyuka yükseliyordu. İşyerimin karşısındaki kahvehanede toplanan köylüler, perişanlık içerisindeydi. Borçları katlanmış, tarlasını ekemez duruma düşmüşlerdi. Öfkeyle bağırıp, adeta isyan ediyorlardı. Dayanamadım, yanlarına vardım.
            “Ne olacak bizim halimiz Ahmet Bey” diyenlerin sesi titriyordu. Kılcanlar ve Kürekçili köylülerdi bunlar. Hepsini de tanıyordum. Derken olayın hararetiyle, bağırarak konuşmaya başladım. Hızımı alamamış, sandalyenin üzerine çıkmışım. Haykırışımı duyan gelmiş. Bir ara birisi, paçamdan asılarak kulağıma eğildi. “Abi ne yapıyorsun hükümete küfrediyorsun.”
            Bırakın hükümeti, bırakın partiyi. Bu insanlar lazım bana diyerek tekrar haykırmaya başladım.
            O günleri hiç unutmam. Köylerden dostlarım var. Gelip ağlayanlar oldu. Bu borçları nasıl öderim diye, bunalıma girenler oldu. Bir depo mazot 50TL’ye doluyordu. Bu konuda kaç kişiye yardımcı oldum, hatırlamıyorum bile.
            İktisadi kriz, düzeni bozar. Düzen bozulunca iş bozulur. İş bozulunca aş bozulur. Aş bozulunca, aile bozulur.
            Hiçbir kriz, birkaç günde ortaya çıkmaz. Ekonomide yanlış işler birikir birikir ve bir an olur patlar. Ülke ekonomisi, son bir ay içerisinde büyük bir girdabın içerisine girdi. Döviz aldı başını gitti. Enflasyon değil, hiperenflasyon yaşanıyor adeta. İğneden ipliğe zamlanmayan mal yok. Ne fiyat istikrarı kalmış ne öngörü.
            Süt, ayçiçeği yağı, un gibi temel gıda maddelerinde anormal artışlar var. Simit fakirin yemeği olmaktan çıkmış. Çiftçi fahiş gübre fiyatları karşısında çaresiz. Akaryakıt fiyatları keza öyle.
            Böyle bir cenderede, en çok sıkışan kesim kim? Dar gelirliler, sabit gelirliler ve orta sınıf. Güven ortamının kalmadığı böyle bir durumda, neyi öngörebilirsiniz. Böyle nereye kadar sorusunun, cevabını vermek artık mümkün değil.
            Deniyor ki ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz.  Daha birkaç ay öncesi ne diyorduk? Ekonomimiz şahlanıyor. Peki, ne oldu da şahlanan ekonomi, birkaç ay içerisinde savaşır hale geldi. Bu soru sorulmuyor. Sorulsa bile cevabı yok.
            Ekonomide makas değiştirdik deniyor. Bunun anlamı, yeni bir metot uyguluyoruz demektir. Çerçevesi nedir, nasıldır, öngörüsü ne şekildedir açıklayan yok. Enflasyonun sebebi faizdir deniyor. Faizler düşürülüyor, döviz yükseliyor. Her açıklamada biraz daha yükseliyor. Her yükselişte, zamlar yağmur gibi yağıyor.
            Makas değişimiyle ifade edilen bu yeni modelde, amaç faizi düşürmek. Peki ne zamana kadar. 2023 Haziran ayına, yani seçime kadar. Piyasalar buna dayanabilir mi? Halk buna katlanabilir mi bilinmiyor.
            Ekonomide böyle bir makas değişiminin rasyonel olmadığı, ısrar etmenin felaket getireceğini, en kariyerli ekonomistler, maliyeciler dile getiriyor. Fakat onların uyarıları bir işe yaramıyor ve üstelik mandacılıkla suçlanıyorlar.
            Benim gördüğüm şu; hükümet makas değişiminde ısrarlı ve asla taviz vermiyor, eleştirileri kabul etmiyor. Dolayısıyla bekleyip görmekten başka bir çare kalmıyor. O zaman insanın aklına şu geliyor: Mutlaka bir bildikleri var.
            Bize düşen görev şu olmalı. Dünyada örneği olmayan bir model uyguluyor hükümet. Başarı ya da başarısızlık durumu için, tahmin yapmak mümkün değil.
            Türk halkı olarak, oturup dua edelim. Bu model başarılı olsun.
            Şayet başarısız olursa bu model, yaşanacakları düşünmek bile istemiyorum. Bu durumda, şunu iyi biliyorum ki artık dua bile işe yaramaz.     

Bu yazı 837 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum