Gülruh DEMİREL

Gülruh DEMİREL

gulruhdemirel123@gmail.com

Gördes'te Eski Ramazanlar

31 Mart 2023 - 19:11 - Güncelleme: 31 Mart 2023 - 19:12

Zamanı geriye sarıp tekrar Gördes’imdeki eski ramazanları yaşamak isterdim. Ramazan öncesi yapılan hazırlıklar ne de güzeldi. Komşularla birlikte yufkalar açılır, mutfağın bir köşesine üst üste yığılırdı. Gördes'e has olan un, soğan, kıyma karışımından oluşan "Ramazan köftesi" küçük parçalar halinde kızartılır, çinko tencerelere yerleştirilir, tel dolaplara konulurdu. Tatları öyle güzeldi ki! Avucuma aldığım bu köfteleri hep arkadaşlarımla paylaşırdım.
Biz çocukların bile heyecanla beklediği Ramazan ayı çok farklı geçerdi. Oruç tuttuğumuz günlerin verdiği haz ve iftar yemeklerimizin lezzeti hâlâ hafızalarımızda saklı... Ailece gece yarısı sahura kalkmak, kapıdaki davulcunun manilerini dinlemek öyle güzeldi ki!
Babamın teravih namazına gidişi ve namaz sonrası Cevdet Dayımın kahvesindeki  sohbetlerinin yankılanışını duymak... Huzuru, sevgiyi paylaşmanın önemini fark etmek çok değerliydi.
Eski ramazanlarda evin hanımı ramazanın 15. günü sahurda pilav pişirir, ortasına kaşığı dik olarak yerleştirir, üzüm hoşafıyla birlikte sunardı. Yüzlerdeki gülümsemeyle sahur yemeği yenirdi. Ertesi gün, evin beyi hanımına "Her gece kalkıp kurduğun bu sahur sofraları ve tüm emeklerin için" diyerek almış olduğu terlik, kumaş, başörtüsü gibi bir hediye verirdi. Ne kadar ince davranış... Samimi bir minnet duygusunu böyle sunabilmek ne kadar da kıymetli...
İftar yemekleri de özenle hazırlanırdı. İftara Gördes'imin hünerli kadınlarının elleriyle hazırladığı soğanlı yağlı tarhana çorbasıyla başlanırdı. Bu lezzeti, yanında turşu ve ev ekmeğiyle yemeğe doyamazdık. Abdullah ağabeyimizin fırınında yaptırdığımız peynirli ve tahanlı pideler sofralarımızın vazgeçilmezleriydi. Yere serilen bir sofra bezinin üzerinde, bir kasnağın taşıdığı bakır tepsinin üstündeki nimetler için iştahla sofraya otururduk.
Bizim evde top atılmasını beklerken annem tövbe duasına başlar, bizler de duanın şehadet kısmına eşlik ederdik. Kenan'ın Halil'in su deposundan topu patlatması ve ezanın okunmasıyla duamızı eder orucumuzu su ve hurma ile açardık. Bütün gün aç kalan midemiz nimetlerle, ruhumuz da huzurla doyardı.
Ramazanda komşular birbirini ziyaret eder, ismine de  "Ramazan ziyareti" derlerdi. Bu ziyaretlerde “Orucunuzu açarsınız” denerek şeker ikram edilirdi. Kuran-ı Kerim’i göğüs hizasında tutan, mukabeleye yetişeyim diyen başörtülü kadınları hatırlıyorum. Onlar, Kuran-ı Kerim’i baştan sona her gün belirlenen bir evde sesli olarak okuyarak ramazanı hatim duasıyla sonlandırırlardı.
Ramazanın güzelliği ve onun yaşamın bir parçası olduğu gerçeği; arada bir sahura kaldırılarak biz çocuklara da hissettirilirdi. İftar yemeğine yalnız yaşayan kadınlar davet edilir, hep beraber açılan oruçlar onların da yalnızlığını bir nebze hafifletirdi. Birlikte yenen yemek, dua edilerek kalkılan sofra ne de güzeldi! Yemeğin arkasından çayla ikram edilen ‘Gelin Kız Helvası’, evdeki gelinin pabucunu dama atarak her yıl bir ay ağızlarımızı tatlandırırdı. Teravihe giden kadın ve erkekler, evlerde kılınan namazlar ve yapılan sohbetler, gece hepimize huzur verirdi. Ağırlamak da memnun ederdi, ağırlanmak da… İhtiyacı olanlara yardım edilir, sevgiyle onların gönülleri alınırdı.
Ramazan ayı tüm bereketiyle ve paylaşımıyla bizlere sunulan en değerli aydı. Ruhumuza ‘gerçek’, ‘güzel’, ‘iyi’ ne varsa sunan; mutluluğun anlamını, sevginin içtenliğini, paylaşmanın önemini hissettiren; tüm insani değerleri yansıtan ramazan ayınızı en içten dileklerimle kutlarım tüm sevdiklerim...

Bu yazı 533 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum