Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-52

20 Nisan 2019 - 17:40

 Anadolu'nun muhtelif köşelerinde alevlenen isyan ateşi, bütün memleketi yakıyor, hıyanet, cehalet, kin ve taassup dumanları bütün vatan semasını yoğun karanlıklar içinde bırakıyordu. İsyan dalgaları, Ankara'yı dahi tehdit eder duruma gelmişti. Doğuda ve Batıda birçok birliğimiz bu isyanları bastırmakla uğraşırken, 1920 Haziran'ının 22'nci günü Yunanlılar Batı Anadolu'da genel bir saldırıya geçiyorlardı. Saldırı, Fevzi Paşa'nın tahminine uygun olarak Saruhanlı-Akhisar yönünde başladı. 13.Yunan Tümeni, Marmara Gölü'nün batısından taarruz ederek Kanboğazı'nı ele geçirdi. Kanboğazı geçidini tutanlar, çetin çatışmalardan sonra Gölmarmara'ya çekildiler. Yunan topçusunun Gölmarmara'yı da hedef alması üzerine Milisler, Gördes yönünde çekilerek dağlarda mevzi aldılar. Sabah saatlerinde Yunanlılar Gölmarmara'ya giriyorlardı. Yunanlıların İzmir Tümeni'nin 28. ve 30. Alayları da Saruhanlı, Adiloba ve Hocalıköy yönünde ilerliyorlardı. Bu cephede bulunan Akhisar Millî Müfrezesi ile Türk Çeteleri, şiddetli direniş gösterdilerse de, Yunanlıların Saruhanlı'ya girmelerine mani olamadılar. Bir yıl sonra Saruhanlı yeniden Yunan işgali altına giriyordu. Millî Kuvvetler, Akhisar'a doğru çekilmeye başladı. Yunan Ordusu da kısa süre sonra Akhisar önlerine geldi. Akhisar önlerinde de kuvvetlerimiz şiddetli direniş gösterdiler. Ancak Yunan ordusu çok kalabalıktı. Çatışmalar, Akhisar içinde de devam etti. Düşmana birçok kayıp verdirildiği halde, kuvvetlerimiz şehri terk ederek, Süleymanlı- Mehmetbey yönünde çekilmek zorunda kaldılar. Böylece, bir yıl sonra Akhisar da tekrar Yunan işgali altına giriyordu. Bir gün sonra, Yunan Ordusu'nun Adalar Tümeni de,  Soma ve Kırkağaç yönünde, dört grup halinde hücuma başladı. Kuvvetlerimiz, gün boyunca direnerek düşmanı Soma'ya sokmadılar. Ancak, Yunan ordusunun sürekli takviye edilmesi ve artan baskısı karşısında, akşama doğru, daha fazla zayiat vermemek için, Balıkesir'e çekilmek zorunda kaldılar.
               Gördes Kuva-yı Millîye Cemiyeti, gelişmeleri büyük bir kaygı içinde izliyordu. Bir anda düşman kapıya dayanıvermişti. Ya Salihli'ye de girerse' Ondan sonrası ne olur? Hacı Ethem Bey, geniş odayı dolduran ve büyük bir endişe ve merakla kendisine bakan kalabalığın içinde koltuğuna çökmüş, gözleri her an çalmasını beklediği telefonda. Odayı koyu bir sessizlik bürümüş, hiç kimse konuşmuyor, Salihli'den gelecek haberi bekliyorlar'
               Nihayet, telefon büyük bir gürültüyle çaldı. Hacı Ethem Bey, hemen ahizeyi alarak dinlemeye başladı.
               -Evet! Evet!.. Ya! Evet!.. Tamam... Haydi, size de'
               Telefonu usulca kapatan Hacı Ethem Bey, bir süre gözlerini kalabalık üzerinde gezdirdi. Yüzü değişmiş, hüzünlü bir hâl almıştı. Sonra yüksek sesle konuşmaya başladı:
               -Bintepeler mıntıkasındaki birliklerimiz, Kula'ya doğru çekiliyorlarmış' Adala'yı tutan kuvvetlerimiz de, Borlu'ya doğru çekilmektelermiş' Gediz nehrinin şimali, Yunanlıların eline geçmiş' Yunan Ordusu, Sart Mustafa üzerinden büyük bir taarruz başlatmış'
               Hacı Ethem Bey daha fazla konuşamadı, sustu. Odada çıt çıkmıyordu. Herkes derin bir düşünceye dalmıştı. Nice sonra Hacı Ethem Bey:
               -Sabah ola hayrola! Şu anda yapabileceğimiz bir şey yok! Dua edelim! Millî kuvvetlerimiz, canla başla mücadele veriyor' Durdu, sesini biraz daha yükselterek:
               -Sakın ola evlerinize gittiğinizde çoluk çocuklarınıza fena haber söylemeyin. Yarına kadar bakarsınız her şey değişiverir, hayırlı haberler alırız. Şimdilik konuştuklarımız mahrem kalsın. Hepinize hayırlı geceler' diyerek ayağa kalktı. Onunla birlikte herkes kalkarak gruplar halinde cemiyetten ayrıldılar'
               Sabah olmuş, minarelerden birbiri ardınca ezan sesleri yükseliyordu. Hacı Ethem Bey, o gece uyuyamamış tekrar Cemiyet'e giderek haber beklemişti. Sabaha karşı gelen haberler hiç de iyi değildi. Cemiyetten çıkıp yavaş adımlarla Ulu Camii'n yolunu tuttu. Namazdan sonra etrafında toplananlar bir haber gelip gelmediğini sordular. Hacı Ethem Bey titrek bir sesle:
               -Evet, var, dedi, herkes merakla ona bakıyordu.
               -Birliklerimiz, akşama kadar direndikten sonra gece yürüyüşü ile Salihli'nin doğusuna çekilmişler, artık savaş Salihli'nin doğusunda oluyormuş'
               Bir anda kalabalıktan feryada benzer sesler yükseldi:
               -Yani! ' Yani? ...
               -Yani; Yunan Salihli'ye de girmiş!
               Bir anda diller tutuldu. Gözler bir noktada takılı kaldı. Suratlar asıldı. Nefesler kesildi'
 Hacı Ethem Bey devam etti:
               -Sabah saatlerinde Kırkağaç'ta işgal edilmiş, Doğudan ve batıdan büyük bir Yunan ordusu Soma'ya doğru ilerliyormuş'
               Ne söylenebilirdi. Herkes birbirine baktı. Çaresiz, herkes yavaş yavaş evinin yolunu tuttu.
               Hacı Ethem Bey arkalarından seslendi:
               -Sakın ha! Panik yapmayın! Konuştuklarımız mahrem kalsın!

Bu yazı 873 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum