Reklam
Reklam
Prof.Dr.Ayşe İLKER

Prof.Dr.Ayşe İLKER

ayseinceilker@gmail.com

Olanlar İsyan İse Gereği Nedir?

09 Eylül 2015 - 10:53

Dağlıca ve Iğdır Şehitlerine...
Türk Milletinin, akıllarını ve şuurlarını hiçbir yabancı güce  ve  emel sahibine teslim etmemiş evlatları yıllardan beri haykırdı ve haykırmaya devam ediyor: Ortada barış süreci falan yok, allanıp pullanarak, paravanaların arkalarına saklanarak yürütülen şey  bir ihanet süreci. Bunun ihanet süreci olduğunu görmek için Mehmetlerimizin, yarbaylarımızın,  polislerimizin ve onlarca sivilin canını vermesi  mi gerekiyordu?
Şimdi zurnanın geldiği son notadayız. Mızrak çuvallardan karakollara, zırhlı askerî kamyonlara, surlara, taburlara değmeye başladı.
Savaşta mıyız yoksa ülkenin bir bölümünde başlatılan ve büyük şehirlerde devam ettirilmek istenen bir  isyan  karşısında mıyız?
Savaşta olsaydık, görüşmeler buzdolabına kaldırılmazdı; demek ki  bütün barış görüşmeleri süresince verilen sözler vardı ve bunlar ortalık kan gölüne çevrilince beklemeye alındı, donduruldu.
O halde bu savaş değil!  Ülkenin bir bölümünde Suriye benzeri kanton yapılanmaları kurmak isteyenler, özerkliklerini  ilan edip kendi öz yönetimlerini oluşturmak  isteyenler var. Türkiye Cumhuriyeti  Devleti adına da görünen ve görünmeyen birçok müzakere yapılmış.
Şimdi ne diyorlar?
Sözünüzde durun ve kantonlarımızı, özerkliklerimizi,  öz yönetimlerimizi oluşturalım! Yoksa kötü olur!
Olacak olan o kötü başladı ve istedikleri veril(e)meyince isyan çıktı!
Sözün ve olanların açık  seçik hükmü şudur: Kürt siyasi hareketi, şu anda Türk Devletine isyan etmektedir.
Kandil dahil bütün dış örümcek ağları, Türk ordusuna ve Türk Milletine verdirilebilecek en büyük zayiatları verdirmek için paçaları sıvamıştır.
O halde Türk Devleti bu isyanı bastırmak için kolları sıvamak mecburiyetindir.
Devlet, zafiyet ve  cıvık bir merhametle yönetilen;  olanları  durmadan başka başka tevil eden  bir anlayışla işleyen aygıt değildir. Bugün söylenen, yarın geçerli değildir; yarın söyleyeceğimiz de zaman boşluğuna düşecek anlayışı, devlet adamlığıyla bağdaşmayan bir anlayıştır.  Devlet yönetimi yap-boz oyunu değildir.
Anlaşıldı, yap-bozlar çoğalıyor; ama kimsenin şehitlerin kanından  istikrar tahvili elde etmeye hakkı yoktur, bu çok ucuz bir kağıt olur.
Hiçbir medenî devlet, başına musallat olan isyana müsamaha göstermez. Batı böyle yapıyor. Amerika böyle yapıyor, bütün isyanları dallanıp budaklanmadan, kimsenin gözünün yaşına bakmadan bastırıyorlar.
Bu isyanı,  yeni yetme çocukların gelip geçici bir haşarılığı olarak görmek belki Sosyalist ve Marksist cepheden bakınca mümkündür. Ama Türk Milletinin ve Devletinin bekası cephesinden bakılırsa,  her isyan bastırılır. Devletimizin ve milletimizin gücü buna yeter.
 Yeter ki Türk Milletine doğrular anlatılsın. Milletin sessizliği, büyük ölçüde kafa karışıklığından gelmektedir. Öylesine  yanlış yorumlar ve çeldirici tutumlarla karşı karşıya kalınmakta  ki olup biteni anlamak ve algılamakta Türk halkı zorluk çekmektedir.
Artık anlamayı ve öğrenmeyi  örten perdeler yırtılmıştır. Keşke Türk Milleti,  gerçeği şehitlerimizin kanı üstünden anlamak zorunda kalmasaydı!

Bu yazı 2074 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum