Reklam
Reklam
Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Mehmet Sezgin!!

24 Haziran 2020 - 13:16

Pandemi sürecinin tüm etkileri hayatımızda iken vefat etti. Kaygı ve çekincelerin zirve yaptığı bir zaman dilimiydi. Buna rağmen, cenazesinde muazzam bir kalabalık vardı. Manisa'nın merkezinden ve ilçelerinden yüzlerce insan, her şeye rağmen diyerek, onu son yolculuğunda yalnız bırakmadı.
            Cenaze namazı sonrası imam helallik istediğinde, dikkatimi bir şey çekti. Bahçeye sığmayan cemaat, çok gür bir sesle haykırdı: 'Helal Olsun'
            Bugüne kadar duymadığım yüksek bir sesti bu. Bu tablo, aslında Mehmet Sezgin'i anlatıyordu.
            Bu şehrin yaşanmış yarım asırlık hikâyesinde, hep var olmuş bir isimdi o. Karakteri ile fedakârlığı ile memleketçiliği ile bu yarım asra damga vurdu. Bu yüzden de hep vazgeçilmez oldu.
            CHP'de siyaset yaptı. Yalnızca Gördes'te değil, Manisa genelinde siyasi bir itibarın sahibiydi. Dalavere bilmez, arkadan konuşmaz, adamlığına halel getirmezdi. Dürüsttü, harbiydi, tok sözlüydü. En son söyleyeceğini, ilk önce söyler duruşunu gösterirdi.
            Bir dönem milletvekili adayı oldu, kıl payı seçilemedi. Bir dönem Manisa İl Genel Meclisi üyesi seçildi, önemli hizmetlere önderlik etti. Partisinin ilçe başkanlığı dâhil, her kademesinde görev aldı.
            Cemiyetçi ve memleketçi Mehmet Sezgin'le uzun yıllar beraber oldum.
            60'lı yılların sonuna doğru, bir güzel işe önderlik etti. Ziraat Bankasının karşısındaki park, o yıllarda voleybol sahası olarak kullanılırdı. Öğretmenleri, memurları, esnafları voleybol oynamaya teşvik eder, güçlü organizasyonlar düzenlerdi.
            Yaz günlerinde ikindi sonrası, bu sahada voleybol maçları yapılırdı. Mesaisini bitiren, gömlek pantolon gelirdi. Henüz eşofmanla tanışmamıştık. Sahayı çevreleyen duvarlar, salkım saçak insanla dolardı.
            Mehmet Sezgin müthiş smaç ustasıydı. Top ona servis yapıldığında, tüm çocuklar tezahürata başlardı: Hooop, gümmm!!
            70'li yılların başında Gördesspor'un başkanıydı. Ne yapıp etmiş, takımı Manisa amatör kümeye sokmuştu. Fırtınalar estiren efsane bir takım yaratmıştı. Maçlarımız Akhisar'da oynanıyor, topraklı Gördes-Akhisar yolunu tepip gelen yüzlerce Gördesli, Akhisar şehir stadını birbirine katıyordu.
            Bankacı Ercan, Babaların Necdet, Eşref Bitek, Jipci Özcan, Mehmet Sürgit, Altay ve Göztepe'nin peşinden koştuğu Tanju, kaptan Osman Meşin, o efsane takımın unutulmaz isimleriydi.
            Her kazanılan maç sonrası başkan Mehmet Sezgin, adres olarak Mobili (bugünkü BP) gösterirdi. Yaylanın çocukları, ovanın en güzel mekânında yemek yerdi. Bu Mehmet Sezgin'in felsefesiydi ve paraları cebinden öderdi.
            Sonra o takım dağıldı, Gördes Spor olayı çöktü. 10 yıl sonra dayanamadı ve tekrar harekete geçti Mehmet Sezgin. Yeniden derlenip toparlanıldı. Recai hocayla başlayan süreç, uzun yıllar büyük başarılarla geçti.
            Gördes Mal Müdürlüğünde çalıştı. Sonra 40 yılı aşkın muhasebeci olarak hayatına devam etti. Meslek camiasında ismi hep bir marka olarak kaldı. Manisa Mali Müşavirler Odasının bir dönem Danışma Kurulu başkanlığı görevinde de bulundu. Buna rağmen memleket işleri, cemiyet meselelerinden hiçbir zaman kopmadı. Bu onun için bir karakterdi.
            Gördes Devlet Hastanesini halk yapmıştı. İhtiyaçlar bitmiyordu. Tek başına dernek kurdu. Yıllarca bu derneği taşıdı. 90'lı yıllarda çağırdı beni. 'Gel artık görev al' dedi. Haklıydı. Hastane Derneğinde onunla çalışmaya başladım. Ne işler ve ne hikâyeler yaşadık. Rahmetli Behzat Akçiçek ile büyük imkânlar yakaladık. Hastaneyi yeniden restore ettirerek geliştirdik.
            Zorluklara bakmazdı ve yorulmazdı. İmkânsızlıklara aldırmazdı. Hep çıkış yolu arar ve sonunda bulurdu.
            15 yıl önce Yüksekokul Derneğinde bir araya geldik. İnşaat için büyük bir hamle başlattık. Ali Dedeler, Muzaffer Akdoğan, Hikmet Gülcan, Mehmet Sezgin ve ben ahenkli bir beşli oluşturduk. Onun tecrübesi, kararlılığı bugüne gelinmesinde en önemli rolü oynadı.
            Keyifle çalıştık, arzuyla koştuk. Yorgunluk ve bıkkınlık bilmedik. O hep motive etti, en güç şartlarda aklını ve becerisini ve dahi kariyerini ortaya koydu. Bu beraberliğimiz, 15 yıl devam etti.
            Ölüm haberini aldığımda, içimde bir parçalanmışlık, bir göçük hissettim.
            Mazi olanca heybetiyle ruhumu kapladı. Mehmet Sezgin mi öldü? Yoksa bu şehrin bir ulu çınarı mı devrildi?
            Bu şehri sahiplenen; fedakârlık, memleketçilik adına tarihe kayıt düşülecek hikâyeler yazan bir neslin son temsilcileri, birer birer göçüp gidiyor bu dünyadan.
            Onu rahmetle ve minnetle yadediyorum.

Bu yazı 2923 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum