Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Gazeteci Nasıl Dövülür?

02 Ekim 2015 - 16:23

Mesleğiniz gazetecilik ise ilk sahip olacağınız özellik korkmamaktır. Çünkü halkın haber alma hakkını, siz yerine getirisiniz. Her türlü haberin muhatabı vardır. Bu yüzden sizin haber ve yorumlarınız, onları memnun etmeyebilir. Tehditler alırsınız, yaptırımlarla karşılaşırsınız, buna rağmen korkmadan mesleğinizi yaparsanız gazeteci olabilirsiniz.
            Gazetecilerden en çok şikâyetçi olan ve rahatsızlanan kesim siyasetçilerdir. Hele iktidar sahipleri, daha fazla mustariptir gazetecilerden. Çünkü iktidarlar eleştiriyi sevmez, yanlışların ortaya çıkmasını istemez.
            Demokratik bir düzende gözü kör, kulağı duymayan bir gazetecilik olsun ister siyasetçiler.
            Onun için gerçek gazetecilik zor iştir.
            Son yıllarda, garip ve tehlikeli bir anaforun içindeyiz toplum olarak. İktidar ve güç duygusu, bütün mukaddesleri zehirler hale geldi. Ruhen ve vicdanen bölündük. Neyin aslı yerinde kaldı ki gazeteciliğin haysiyeti olsun.
            Demokratik bir ülkede, bir düşünün güç ve iktidar duygusu her şeyin üstündedir. Böyle bir şey olabilir mi? Evet, oluyor işte. Hukuk nizamı işlemiyor, yürütme her değerin, her teamülün üstüne bağdaş kurup oturuyor.
            Böyle bir hengâmede, gazeteci yazar Ahmet Hakan'a saldırı düzenleniyor. Gece yarısı evine girerken, 4 kişi tarafından darp ediliyor. Burnu ve kaburga kemikleri kırılıyor.
            30 yıldır gazeteciliği gazeteci gibi yapan, birçok tehdide maruz kalan ve hiç birisine aldırmayan bir meslek sevdalısı olarak, Ahmet Hakan'a yapılan menfur saldırıyı kendime yapılmış gibi kabul ediyorum.
            Niye mi?
            Çünkü bu menfur saldırının geldiği nokta, kendisinden daha vahimdir.
            Bir müddettir Hürriyet gazetesine karşı yürütülen bir karalama kampanyası var. Aklı donduran ithamlarla, siyaset erbabı yeni bir ‘düşman kuvvet' icat ediyor bu ülkede. Hiçbir somut delile, davaya ve fiile dayanmadan yapıyor bunu. Bir gazete ve personeli yasa dışına çıkarsa, karşısında yargıyı bulmalı. Demokratik bir düzende; kürsülerden, ekranlardan mahkûmiyet kararı nasıl verilir.
İtham et yeter. Söylenenler tamamen dedim dedin formatına dönüştürülüyor. Gazetecilikten başka her türlü özelliği olan isimler, köşelerinden devreye girerek tehditlere başlıyor.
            Eylül ayında Hürriyet, iki kere baskına uğruyor. Baskıncıların başında iktidar partisinin bir milletvekili var. Polis olaylar karşısında lütfen kabilinden hareket ediyor.
            Ahmet Hakan yaşananlara sert tepkiler veriyor. Üslubunda, tespitlerinde asla yasa dışına çıkmıyor.
            Bu defa bütün taarruzlar, Ahmet Hakan'a yöneliyor. İktidar partisinin milletvekili Abdürrahim Boynukalın tehditler savuruyor. Evinin önüne gelip, kendisini dövmekten bahsediyor.
            Star gazetesinden Cem Küçük, sanki ülkenin tek hâkimi. Bu ülkede yargı yok, polis yok, hükümet yok ve sadece kendisi var. Ezer geçerim, çiğnerim seni diyor yazısında. Bugüne kadar merhamet ettiğimiz için yaşıyorsun, demeye getiriyor.
            Ahmet Hakan CNN'deki Tarafsız Bölge programında, bu gelişmelerle ilgili olarak savcılara suç duyurusunda bulunuyor. Bu arada koruma talebi oluyor.
            Her şey boşa çıkıyor ve 30 Eylül gece yarısı, Ahmet Hakan evinin önünde 4 kişi tarafından dövülüyor.
            Nerede vicdan, nerede insanlık, nerede hukuk, nerede hükümet, nerede polis demeye hiç mi ama hiç gerek yok.
            Güç ve iktidar duygusu bütün mukaddesleri zehirliyor. Kurumlar, kuruluşlar, bürokratlar ve herkes bundan nasibini alıyor.
            Vakıa, bütün dertlerden daha tehlikeli bir hale geldi.
             Ülkede her gün oluk oluk kan akarken, fidanlar toprağa düşerken, analar babalar feryat ederken, çocuklar gözyaşı dökerken; kahrolsun Hürriyet öyle mi? Dövün, ağzını burnunu kırın Ahmet Hakanın öyle mi?
            Korkmadan, şunun bunun adamı olmadan, sadece gerçekleri yazan Ahmet Hakan'a geçmiş olsun diyorum.
            Sadece ona değil, onun gibi gazetecilik yapan bütün meslektaşlarımıza da geçmiş olsun'.

Bu yazı 1201 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum