Ahmet İNCE

Ahmet İNCE

gordesgazetesi@gmail.com

Divan Camisinin Kapısı

24 Haziran 2016 - 15:54

50'li yılların başından itibaren Gördes halkı, şehrin eskisinden yenisine taşınmaya başlar. Kahırlı ve mecburi bir taşınmadır bu. Heyelan şehrin eskisini oturulamaz hale getirmiştir.
            Bir şehrin eskisini bırakıp, yenisine taşınmak o kadar kolay bir iş değildir. Bir mazi geride bırakılacak ve sıfırdan yepyeni bir şehir inşa edilecektir. Devletin önemli katkıları vardır. Ancak halkın büyük kesimi, kendi imkânları ile bu işe koyulur.
            Gördes'in yenisi inşa edilirken, halk bir yandan başını sokacak ev yapma derdine düşer, bir yandan da okul, hastane ve cami gibi temel ihtiyaçlarını giderecek binaları kurmanın kaygısını yaşar.
            Bugünkü Divan Camisi, eskisinden gelen malzemeyle geçici olarak inşa edilir. Eski Divan Camisinin tüm kereste malzemesi ve hatta kiremitleri, yenisine taşınarak kullanılır. Çocukluğumun Divan Camisi, ahşap özellikleri ile dikkatimi çekerdi. Üst katta namaz kılınırken çatır çatır öterdi.
            Bir güzel insan, o ahşap caminin yıllarca müezzinliğini yaptı. Gördesliler ona hep ‘Molla Dayı' derdi. Aynı makamda uzatmadan, gevelemeden yanık sesiyle yıllarca ezan okudu. Bir gün bile vakti ihmal etmedi. Gördeslilerin Molla dayısı Hüseyin Özsarı idi o. Bu vesileyle kendisini buradan rahmet ve minnetle anıyorum.
            Gördes halkı şehrin yenisini kurarken, anlatması zor bir fedakârlık ve dayanışma örneği gösterdi. Evini tamamlamadan camisini, okulunu ve hastanesini yaptı. Şehir merkezine, bugün altında keyifle oturduğumuz çınar ağaçlarını dikti.
            60'lı yılların sonuna doğru, mevcut Divan Camisinin artık kullanılamaz hale geldiği görüldü. Yıkalım ve yenisini yapalım dendi. Bir altın nesildir o. Buradan hangi birisini sayayım.
            Divan Camisinin eskisi söküldü ve yenisine başlandı. Aynı günlerde, bir başka ihtiyaç daha doğdu Gördes için. Bir lisemiz yoktu. Aynı anda iki büyük inşaatı nasıl götürürdü bu halk. Fakat müthiş bir azim vardı. Yaparız dediler ve Lise inşaatına da başlandı.
            Gördes halkının yükü ağırdı. Hem Divan Camisi ve hem Gördes Lisesi inşaatı altından kolay kalkılacak işler değildi. Cami inşaatında, o yıllarda mekanik aletler yoktu. Tenekelerle sırtta harç taşınırdı. Mükemmel bir imece vardı. Yaşlısıyla genciyle Gördesliler, inşaatta sırtında harç taşımıştır. 15 yaşlanırdaydım, bir gün akşama kadar sırtımda teneke ile harç taşımıştım.
            O yıllarda Gördes'in şansı olan bir adam vardı. Belediye Başkanı merhum Mübin Sarıoğlu. Kabına sığmayan bir enerji ve dizgin tanımayan bir kabiliyetti. Belediye olarak bu dev inşaatlara katkı veriyor, fakat yine de yetemiyordu.
            Sarıoğlu bir gün gazeteleri karıştırırken, ilginç bir ilan gözüne takıldı. İstanbul'da bir firma salyangoz ihraç ediyor ve talepte bulunuyordu. Beyninde şimşekler çaktı başkan Sarıoğlu'nun. Hemen Lise ve Cami dernek yöneticilerini topladı.
            Kısaca konuyu açtı. Esik Gördes kabristanında bol miktarda salyangoz vardı. Bunları toplayıp İstanbul'a gönderebiliriz, Cami ve Lise inşaatına katkı sağlayabiliriz dedi.
            İlgili firmayı aradı ve gerekli bağlantıları yaptı. Salyangoz toplanacaktı mezardan amma nasıl? Sarıoğlu için bu iş basitti. Bir kampanya başlattı şehirde. Halk gönüllü olarak kabristana koştu. Herkes salyangoz topluyordu. Tam bir ay sürdü bu iş.
            Peki, nakliye nasıl olacaktı? Eh o da basitti. Gördes'in namlı kamyoncuları devreye girdi. Kayacıklı Kara Mehmet, Tarık Tuncay, Kafadarın Hüseyin ve diğerleri yüreklerini ortaya koydu. Salyangoz nakliyatı bize ait dediler.
            Neticede o salyangoz paralarıyla, hem Divan Camisinin ve hem Gördes Lisesinin inşaatı tamamlandı. O yiğit insanları rahmet ve minnetle anmayı, bir Gördesli olarak borç biliyorum.
            Sonraki yıllarda, Divan camisinde garip eklemeler meydana geldi. Camilerin bakımı ve sorumluluğu boşta bırakıldı. Hayır yapacağım diyen insanlar, garip işlerle camilerin estetiğini bozmaya başladı.
            Divan Camisinin önüne revak yerine lamerna örtüler, girişine plastikten kapılar yapıldı.
            Mimar Sinan'ın çocukları, onu isyan ettirecek gariplikler sergiledi Gördes'te. Yıllarca sinir harbi yaşadım. Estetikten, mimariden anlamayan insanların camilere müdahalesi beni çıldırttı.
            Sonunda Gördes Belediyesinin öncülüğünde hayırseverler bu garabete el koydu. Caminin giriş bölümündeki lamernaları kaldırıldı ve daha şık bir örtü inşa edildi. Cümle kapısı dekoratif bir güzellikte yerine kondu.

            En önemlisi; caminin giriş kapısı, tarihi mimarimize ve estetiğimize uygun, ahşap yapıyla dizayn edildi. İç giriş kapısı da yakında yapılacak. Merhum Nazife Uçak tarafından yaptırılan şadırvan yeni yerine taşındı.
            Abdestlik, tuvaletler, bayan tuvaletleri gurur duyacağımız temizlikte ve özellikte hizmete sokuldu. Gördes Belediyesinin katkıları takdire şayandır. Bu arada yeni yapılanmaya büyük katkı koyan Nedim Esen'e, ayrıca teşekkür etmek zorundayım. Anne ve babasının ismini,  bu güzel eserde yaşatma fazileti göstermiştir.
            Yeni yapılanmada Başkan Akyol ve teknik heyetine görüşlerimi söyledim. Son derece rasyonel bir plan uygulayarak, Caminin mazisine ve emeğine layık yenilikleri gerçekleştirdiler.
            Bu vesileyle Belediye Başkanı Muhammet Akyol'a teşekkürlerimi sunuyorum. Katkı sağlayan hamiyetli insanlara da teşekkür ediyorum.
            O cami inşaatında; sırtımda taşıdığım harcın tatlı yorgunluğu, ömrüm boyunca bir keyif ve haz duygusu oluşturdu bende. Ancak o garabet kapılar ve eklemeler bir o kadar sinir etkisi yaptı yıllarca.
            Bugün bu yanlışlık ve o garabet sona erdi. Harç tenekesinin ağırlığı sırtımda, yine keyif ve haz veriyor bana.

Bu yazı 3761 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum